HAMİDE HANGÜL
Jeopolitik riskler, FETÖ’nün hain darbe girişimi ve terör olaylarının yaşandığı zorlu 2016 yılında Türk halkı, mutluluğunu ve geleceğe yönelik umutlarını kimsenin bozmasına izin vermedi. Mutlu olduğunu beyan eden bireylerin oranı yükseldi. Dünya listesinde ise 156 ülke arasında iki basamak gerileyerek 78’inci sıraya gerileyen Türkiye’de, en fazla mutluluk yaş gruplarına göre 18-24 yaş arası gençlerde görüldü.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2016 yılına ilişkin “Yaşam Memnuniyeti Araştırması” sonuçlarını açıkladı. Buna göre, 2015 yılında yüzde 56,6 olan oran, 2016 yılı sonunda 61,3’e yükseldi. Mutsuz olduğunu beyan edenlerin oranı ise yüzde 11,4’ten yüzde 10,4’e düştü. Kadınlarda bu oran, 2015’te yüzde 60,2 olurken, 2016’da yüzde 64,5’e çıktı. Erkeklerde ise yüzde 52,9’dan yüzde 58,1’e ulaştı. Son bir yılda ekonomik gelişmelerin bireyler üzerine etkisi incelendiğinde, daha ucuz ürün tüketmeye başlayanların oranı 2015’te yüzde 61,1 olurken, 2016 yılında yüzde 54,5’e geriledi.
Söz konusu dönemde borçlananların oranı yüzde 37,2’den yüzde 32,4’e düşerken, eğlence ve tatil masrafını kısan bireyler yüzde 27,8’den yüzde 28’e yükseldi. Borçlarını ödeyenlerin oranı yüzde 26’dan yüzde 23’e gerilerken, tasarruflarında azalma olduğunu beyan edenlerin oranı yüzde 21,7’den yüzde 19’a düştü.
Geliri azaldığını beyan edenler yüzde 20,7’den yüzde 18,7’ye gerilerken, geliri artanların oranı yüzde 19,3’ten yüzde 21,1’e ulaştı. Söz konusu geçen yıl, işini kaybeden bireylerde bir azalış görülmesine karşın, işe girenlerin oranı azaldı. Buna göre, 2015’te işe girenlerin oranı yüzde 11,8 olurken, 2016 yılında yüzde 10,2’de kaldı. İşini kaybedenlerin oranı yüzde 7,6’dan yüzde 7,4’e geriledi. Otomobilini satanlar yüzde 4,9 ile aynı kaldı. Ev, arsa ve yazlık alanlar yüzde 3’den yüzde 2,1’e gerilerken, satanların oranı yüzde 1,4’ten yüzde 1,1’e düştü. Göç edenler yüzde 2,8’den yüzde 2,6’e geriledi. Yeni iş yeri açanlar yüzde 0,9’dan yüzde 1’e çıkarken, iflas edenler yüzde 0,6’dan yüzde 0,7’ye çıktı.
OKUL BİTİRMEYENDE FAZLA
Yaş gruplarına göre mutluluk düzeyine bakıldığında, en yüksek mutluluk oranı yüzde 65,1 ile 18-24, en düşük mutluluk oranı ise yüzde 58,2 ile 35-44 yaş grubunda gerçekleşti. Evlilerin, evli olmayanlara göre daha mutlu olduğu görüldü. Geçen yıl evlilerin yüzde 64,7’si mutlu olduğunu belirtirken, evli olmayanlarda bu oran yüzde 53,5 oldu. Kendilerini en çok ailelerinin mutlu ettiğini ifade edenlerin oranı yüzde 70,2 olurken bunu sırasıyla yüzde 15,1 ile çocuklar, yüzde 4,7 ile eş, yüzde 3,6 ile anne/baba izledi. Bir okul bitirmeyenlerde mutluluk oranı yüzde 63,5 iken bunu sırasıyla yüzde 62,9 ile ilkokul, yüzde 61,4 ile ilköğretim veya ortaokul, yüzde 60,2 ile yükseköğretim, yüzde 57,8 ile lise ve dengi okul mezunları takip etti.
BİREYLERİN UMUDU YÜKSEK
Geçen yıl en yüksek memnuniyet oranı yüzde 78,4 ile ulaştırma hizmetlerinde gerçekleşirken, bunu sırasıyla yüzde 75,7 ile asayiş, yüzde 75,4 ile sağlık, yüzde 67,9 ile Sosyal Güvenlik Kurumu, yüzde 65,1 ile eğitim ve yüzde 57,9 ile adli hizmetlerden memnuniyet takip etti. Geleceklerinden umutlu olduğunu beyan edenlerin oranı 2015’te yüzde 74,4 iken 2016’da yüzde 76,8’e yükseldi. Kadınlarında bu oran ise yüzde 74’ten yüzde 76,7’ye, erkeklerde ise yüzde 74,7’den yüzde 77’ye çıktı.
ÜCRETLİ ‘ÇOK ZOR’LANMADI
Asgari ücrete kadar geliri olan grupta, ihtiyaçların karşılanmasında “çok zorlananların” oranı 2015’te yüzde 18,8 olurken, 2016’da yüzde 17,7’ye düştü. “Zor” diyenler de yüzde 47,3’den yüzde 43,8’e geriledi. Bu durum, en düşük gelir grubunda, aile ihtiyaçlarının karşılamasında bir iyileşme olduğunu gösterdi. Söz konusu grupta, ihtiyaçlarının karşılanması “çok zor” diyenlerin oranı 2003’te yüzde 51,9’du. Bu oran, 2008’de yüzde 50,4 olmuş, ilerleyen yıllarda düşüş göstermemişti. Geçen yıl ise yüzde 17,7’ye gerilemesi dikkat çekti.
NÜFUS ARTTIKÇA GEÇİM ZORLAŞIYOR
* Türkiye’nin üyesi olduğu OECD raporlarında mutluluk, güçlü sosyal güvenlik, düşük nüfusu dikkate alınırken, gelir vergisine ağırlık veriliyor.
* Buna göre Danimarka’da, hem gelir üzerindeki vergi yükü hem mutluluk seviyesinde OECD ülkeleri arasında birinci sırada. Ülke, milli gelirin yaklaşık yüzde 51’ini vergi olarak devlete ödüyor.
* Türkiye’de gelir vergi yüzde 35, vatandaşların ödediği dolaylı vergiler yüzde 65 seviyesinde.
* Öte yandan, kişi sayısı 7 ve üzerinde olan hanelerin ihtiyaçlarını karşılamakta çok zorlandığı görülürken, daha küçük ailelerde bu zorluğun azaldığı görülüyor.
* Kalabalık ailelerde ihtiyacını karşılamakta çok zorlananların oranı 20,6’dan yüzde 23,’ye yükseldi. Çekirdek ailelerde bu oran yüzde 5,4.
* ‘Zor’ diyenlerin oranı ise yıllık yüzde 35,9’dan yüzde 31,3’e geriledi.
* Kolay diyenlerin oranı yüzde 14’ten yüzde 18,4 seviyesine ulaşırken, çok kolay diyenler hafif bir yükselişle yüzde 1,5’den yüzde 1,9’a çıktı.
* Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) hizmetlerinden memnuniyet 9,2 puan artış gösterdi.
* 2016’da en yüksek memnuniyet yüzde 78,4 ile ulaştırma hizmetlerinde gerçekleşirken, bunu sırasıyla yüzde 75,7 ile asayiş, yüzde 75,4 ile sağlık izledi.
* Geleceklerinden umutlu olduğunu beyan edenlerin oranı 2015’te yüzde 74,4 olurken, 2016’da yüzde 76,8’e yükseldi. Kadınlarında bu oran ise yüzde 74’ten yüzde 76,7’ye, erkeklerde ise yüzde 74,7’den yüzde 77’ye çıktı.
KAZANCIMIZDAN MEMNUNUZ
İşte elde edilen kazançta “çok memnun” olanların oranı, 2015 yılında yüzde 2,4 olurken, 2016’da yüzde 1,6’ya geriledi. Memnun olanlar da, son bir yılda yüzde 42,1’den yüzde 46,7’ye yükselerek hızlı bir artış gösterdi. Oysa, işten kazanılan gelirden memnuniyet 2008-2009 krizinde yüzde 24,2’ye kadar düşüş göstermişti. 2013 yılında yüzde 44,2’ye çıkan bu oran, adeta 2003 yılından bu yana zirve oturmuş oldu. Söz konusu 2003 yılında bu oran yüzde 16,17 seviyesindeydi. 2014 yılına gelindiğinde ise işte kazanç memnuniyeti yüzde 40,8’e düşmüş ve ardından yeniden yükselerek 2015’de yüzde 42,1’e çıkmıştı. 2016 yılında yüzde 46,7’ye çıkarak adeta hesaplamanın yapıldığı 2003 yılından bu yana en yüksek seviyeye çıkmış oldu.
ERKEKLER İŞTE DAHA MUTLU
İşyeri ilişkilerinden memnuniyette erkeklerin oranı hızla artarken, kadınlarda benzer artış gözlemlenmedi. Örneğin 2014 yılında erkeklerin memnuniyet oranı yüzde 81,4’den 2016 yılında yüzde 85,4’e çıktı. Ancak, aynı dönemde kadınların işyeri ilişkilerinden memnuniyet oranında gerileme yaşandı. 2015 yılında, kadınların işyeri ilişkilerinden memnuniyeti yüzde 81,1 olurken, 2016 yılında yüzde 80,6’ya geriledi.
Kadınların işyeri ilişkilerinde “çok memnuniyet” oranı 2014 de yüzde 6,5 olurken, 2016’da yüzde 8,4 e yükseldi. Bu durum, kadınların “memnuniyetinde” düzelme yaşanmamasına karşın, “çok memnun” olan azınlıkta bir artış yaşandığını ortaya koydu.
İŞÇİLER MESUT PATRONLAR ÜZGÜN
Ücretli çalışanların memnuniyeti artarken, işverenlerin memnuniyeti 2016 yılında çok hızlı düşüş gösterdi.
* İşverenlerin memnuniyeti, yüzde 79,7’den yüzde 73,8’e geriledi. İşverenlerin en memnun olduğu yıl, yüzde 88,8 ile 2011 oldu.
* Geçen yıl ise söz konusu bireyler açısından dramatik bir düşüş gözlemlendi.
* İşverenlerin memnuniyeti 5,9 puan azalırken, benzer bir düşüş 2008 yılındaki krizde de görülmüştü.
* Ücretli çalışanların memnuniyeti 2015 yılında yüzde 79,5 olurken, 2016 yılında yüzde 81,8’e yükseldi.
* Ücretlerdeki memnuniyet oranı 2012’de 73,9 seviyesinden 2013’de yüzde 79,9’a yükseldi.
* Sonraki yıllarda da aynı seviyede seyreden bu oran, 2016’ya gelindiğinde yeniden yüzde 79,5’dan yüzde 81,8’e ulaştı.
* Bu sayede ücretli çalışanlar, hesaplamanın yapıldığı 2003 yılından bu yana ücretlerde en yüksek memnuniyet oranını yakalamış oldu.
* Maaş sorunları da yüzde 30,3’den yüzde 24,4’e gerilerken, söz konusu oran 2003-2005 döneminde yüzde 70’in üzerindeydi.
* Bu durum, ücreti sorun olarak gören birey oranının ilk kez bu kadar düştüğünü göstermiş oldu.
* Ücret farkını sorun olarak görenlerin oranı da yüzde 22,7’den yüzde 18,9’a gerilerken, bu durum çalışanların aldığı ücretten memnun olduğunu, ücretler farkını da sorun etmediğini ortaya koyuyor.
* Çalışma koşullarındaki şikayet oranı da yüzde 20,9’dan yüzde 18’e geriledi.
* Son üç yılda ise işyeri ilişkisinden memnuniyet oranında sürekli bir iyileşme göze çarptı.
* 2014 yılında “çok memnun” olanlar yüzde 5,9 olurken, 2016’da çok memnun olanlar yüzde 6,1’e yükseldi.
* Yine 2014’te işyeri ilişkilerinden “memnun” olanların oranı yüzde 81,1’den, 2015 yılında yüzde 82,6’ya yükseldi.
* İşyeri ilişkilerinde memnuniyet geçmiş yıllarda yüzde 73,3 olurken, 2016 yılında yüzde 84’ün üzerine çıktı.
* Aradan geçen yıllarda “çok memnun” olanların oranında düşüşler yaşanırken, memnun olan bireylerde artış yaşandığı görüldü.
BM’NİN RAPORUNDA İKİ SIRA DAHA GERİLEDİK
Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Ağı’nın hazırladığı 2016 Dünya Mutluluk Raporu’nda ise Türkiye, en mutlu ülkeler sıralamasında iki basamak gerileyerek 156 ülke arasında 78’inci sırada yer aldı. Bir önceki yılda 76’ncı sıradaydı. Raporun ilk sırasında, kişi başı yıllık geliri 60 bin doları aşan Danimarka gelirken, bu ülkeyi İsviçre, İzlanda, Norveç ve Finlandiya izledi. Söz konusu ülkeler, güçlü sosyal güvenlik sistemlerine sahip. Listede, ABD 13’üncü, İngiltere 23’üncü, Çin 23’üncü, Hindistan 118’inci sırada yer aldı. Toplamda 156 ülkelik listenin en sonunda Burundi yer aldı.
Dünyanın en yoksul 10 ülkesinden biri ve yıllardır iç savaş, yolsuzluk, kamusal hizmetlere erişim sıkıntısı ve HIV virüsünün etkileri sorunlarıyla karşı karşıya olan Burundi’nin bir sıra öncesinde ise Suriye yer alıyor. Rapora göre dünyanın en mutsuz ülkeleri sırasıyla, Burundi, Suriye, Togo, Afganistan, Benin, Ruanda. Raporu hazırlayanlar, ülkelerin en az dörtte üçünde altı temel unsurun mutluluk göstergesiyle bağlantısı olduğunu belirtiyor. Bu altı temel unsuru, kişi başı gelir, sosyal destek, sağlıklı yaşam beklentisi, kişisel özgürlük, hayırseverlik ve yolsuzluğun bulunmaması olarak sıralıyor.
ABD’li araştırma şirketi Gallup’un 148 ülkeyi kapsayan küresel mutluluk endeksi 2015 raporunda ise Türkiye’nin mutluluk endeksi düşük çıktı. Genel mutluluk endeksinde dünya ortalaması 71 puan olurken, Türkiye’nin puanı 54’te kaldı. Endekste ilk 10 sıra tamamen Güney Amerika ülkelerinden oluştu. Raporda, mutluluk endeksi puanı 47 olan ve listenin son sırasında yer alan Sudan gibi ülkelerde ise çatışmaların kişisel memnuniyeti fazlasıyla olumsuz etkilediği ifade ediliyor.