SELMAN CÖMERT | KARAR
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne gönderilen bir bilirkişi heyeti raporunun önemli bir bölümünde uzmanlar, Hafter’e askeri teçhizat sağlamak için tasarlanan Project Opus’u, "yeterli oranda finanse edilmiş özel askeri şirket operasyonu" olarak değerlendirdi.
Associated Press’te yer alan habere göre, uzmanlar, "Project Opus, aynı zamanda, Libya’da 'öncelikli hedef' olarak görülen kişilerin kaçırılmasını veya öldürülmesini amaçlayan bir unsur içeriyor" dedi.
Petrol zengini Libya, 2011’de NATO destekli bir ayaklanmanın Muammer Kaddafi’yi devirmesi ve Trablus’taki BM destekli hükümetle ülkenin doğusundaki rakip otoritelerin ülkeyi ikiye bölmesiyle yeni bir kaosa sürüklendi. Bu kaosa, bazı bölgesel ve yabancı güçler de katıldı.
Nisan 2019’da, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından desteklenen Hafter kuvvetleri, Trablus’u ele geçirmek için saldırı başlatmıştı. Hafter’in ve ona destek veren ülkelerin planları, Türkiye’nin BM destekli hükümete askeri yardım göndermesiyle suya düşmüştü. Ekim ayında yapılan ateşkes, geçiş hükümeti ve 24 Aralık’ta yapılması planlanan seçimler konusunda anlaşmayı getirdi.
'HAFTER'E HER TÜRLÜ YARDIM SAĞLANDI'
Bilirkişi heyeti raporunda, "Project Opus’un" Haziran 2019’da tanımlandığı yer alıyor. Project Opus, özel askeri şirketlerin Hafter kuvvetlerine nasıl destek olduğunu gün yüzüne çıkarıyor. Uzmanlar, Project Opus’un, Hafter kuvvetlerine "silahlı ve döner kanatlı saldırı uçağı, istihbarat, gözetleme ve keşif uçağı, siber, İHA ve hedef belirleyebilme" imkanlarını sağlamak için tasarlandığını bildirdi.
Uzmanlara göre, eski ABD Başkanı Donald Trump’a yakınlığıyla bilinen Erik Prince, Ürdünlü yöneticilerin plandan haberdar olmaya başladığında ve askeri helikopterlerin Hafter’e satılışının ertelendiğinde devreye girdi. Kurul raporunda, "Bu, Project Opus ekibinin yeni uçakları saptamak ve temin etmek için acil durum planı başlatmasını gerektirdi" denildi.
Project Opus adı altında yapılan plan, bir Güney Afrika şirketinden üç orta hizmet helikopterini ve bir BAE şirketinden üç hafif hizmet helikopterini kapsıyordu. Uzmanlar, kısa bir süre içinde Bermudalı bir şirketten Antonov AN-26B, Bulgar bir şirketten LASA T-Bird hafif saldırı uçağı ve Avusturya merkezli bir şirketten de Pilatus PC-6 ISR uçağının ayrıca satın alındığını söyledi.
'SİLAHLAR ÖDEME YAPILMADAN ÖNCE KONUŞLANDIRILDI'
Bilirkişi Kurulu’nun raporunda, alınan askeri teçhizatların "herhangi bir ödemeden önce konuşlandırıldığını ve ayrıntılı inceleme aşamasının normal gerçekleştirildiğini, böylece uçağın sahibi olan şirketleri kontrol eden dördüncü kişi olan Erik Dean Prince’in operasyon için teçhizatların tedariği konusunda yardımcı olduğunu kanıtlandığı" bildirildi.
Uzmanlar, "Başka hiç kimse bu uçakların satışını bu kadar kısa süre içinde ayarlayacak durumda değildi" dedi.
'PRINCE, HAFTER'LE BİREBİR GÖRÜŞTÜ'
Heyet, sonraki soruşturmaların Erik Prince’in Kahire’de, operasyon için Hafter’e teklifte bulunduğunu ortaya çıkardığını bildirdi. Heyet’in açıkladığına göre bu teklif, 14 Nisan 2019 veya yakınında bir günde gerçekleşti.
Bu nedenle Erik Prince’in, 2011 Güvenlik Konseyi’nin Libya’ya silah ambargosu uygulayan kararını ihlal ettiğini belirleyen Heyet, Prince’in en azından ambargonun delinmesi için yardımda bulunduğunu söyledi.
Sadece bir güvenlik şirketi olduğu tartışmalı olan Blackwater’ın kurucusu Prince, 2007’de çalışanlarının Irak savaşı sırasında Bağdat’ın merkezinde 17 Iraklı sivili vurup öldürmesiyle kötü şöhreti ön plana çıkmıştı. Skandalın ardından şirketin adını değiştiren Prince, hisselerini özel bir sermaye fonuna sattı.
'ÜÇ BAE ŞİRKETİ OPERASYONU PLANLADI, FONLADI VE YÖNETTİ'
Prince, ayrıca, Trump adına bir arka kanal olarak hareket etmekle de suçlandı.
Her üç şirketin de, BM’nin aldığı Libya’daki silah ambargosu hükümlerini delmesi veya delinmesine yardım etmesini 2011 konsey kararlarını ihlal ettiğini bildiren Bilirkişi Kurulu, Project Opus kapsamında "Birleşik Arap Emirlikleri merkezli üç şirketin öncelikle operasyonun planlanması, yönetimi ve finansmanı için kullanıldığını" söyledi.