Suriye’de günden günde zayıflayan IŞİD’in elindeki topraklara kimin yerleşeceği, son dönemde bölgedeki güçler arasında rekabet konusu oldu. Bu sebeple gerilimin yükseldiği bölgelerden biri de Suriye’nin güneyindeki çöl bölgesi Badia. Bu bölgede IŞİD’in elindeki toprakların bir kısmını, Amerikan ve İngiliz özel kuvvetlerinin eğittiği muhalif gruplar, bir kısmını ise Esad güçleri ve İran destekli milis grupları ele geçirdi. Rejim ve müttefikleri, ABD’nin iki hava saldırısına rağmen bölgedeki ilerleyişlerini sürdürerek Irak sınırına ulaştığı gibi, Amerikan destekli muhalif grupları da çevrelemiş oldu. IŞİD’le mücadele için eğitilen bu grupların, halihazırda örgütle cephe hattı bulunmuyor. Ayrıca bu durum, İran yönetimi için Tahran’dan Şam’a kesintisiz bir ikmal hattı ortaya çıkacağı gerekçesiyle Washington’da endişe yarattı. ABD ise bölgeye karadan karaya HIMARS roket sistemi kurarak rejime gözdağı verdi. Öte yandan çöl alanlarında sahadaki mevcut durumun saatler içinde değişebileceği belirtiliyor.
İşte bu ortamda, ABD yönetiminde İran’ın Suriye’deki etkinliğine karşı nasıl bir politika izleneceği konusunda fikir ayrılığına sebep oldu. Dış politika dergisi Foreign Policy’de (FP) yer alan habere göre, ABD Başkanı Donald Trump, İran’da karşı daha agresif bir politika izlenmesini savunurken, Pentagon buna karşı çıktı. FP’nin Washington yönetimindeki anlaşmazlığa dair bilgi sahibi olan iki kaynağa dayandırdığı habere göre, Trump’ın Ulusal Güvenlik Konseyi’nde İstihbarat Direktörü Ezra Cohen-Watnick ve Ortadoğu Başdanışmanı Derek Harvey, ABD’nin Suriye’nin güneyinde saldırıya geçmesini savundu. İtiraz ise ABD Savunma Bakanı James Mattis’ten geldi. Habere göre Mattis, Konsey’den gelen bu yöndeki iki teklifin hayata geçmesini engelledi. İran’a karşı sert bir tutum izlenmesini savunan Mattis’in, böyle bir tutum alması dikkat çekti. Ayrıca ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford ve Trump’ın IŞİD’le mücadele temsilcisi Brett McGurk’ün de aralarında bulunduğu üst düzey Pentagon ve Dışişleri yetkililerinin Mattis’le aynı fikirde olduğu belirtildi.
FP’ye konuşan Pentagon yetkilileri, Suriye’nin güneyinde İran’a karşı bir cephe açmanın, ABD’yi Tahran’la ‘tehlikeli bir şekilde karşı karşıya bırakabileceğini’ ve bölgedeki Amerikan güçlerinin saldırılara maruz kalmasına sebep olabileceğini söyledi. Bu nedenle Mattis ve Dunford’un, bölgedeki Amerikan kuvvetlerinin Rakka’da IŞİD’le mücadeleye odaklanmasını tercih ettiği belirtildi. Önceki ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’a ulusal güvenlik danışmanlığı yapan Colin Kahl da FP’ye yaptığı yorumda “Suriye’de İran destekli gruplara karşı büyük bir savaş yürütmek, hem gereksiz, hem de tehlikeli olur” dedi. Beyaz Saray, FP’nin konuyla ilgili sorularını yanıtsız bıraktı. Pentagon, geçen haftalarda yaptığı açıklamada ‘provoke edilmedikleri sürece Esad rejimiyle çatışmaya girmeyeceklerini, ancak bir tehdit halinde kendilerini savunacaklarını bildirmişti.
‘ÜÇ IŞİD’LİYİ GÖRÜNCE ARKALARINA BAKMADAN KAÇTILAR’
Suriye’nin Ürdün sınırına yakın Tenef bölgesinde, Amerikan ve İngiliz özel kuvvetleri tarafından kurulan üs, muhalif grupların eğitimi için kullanılıyor. Halihazırda bölgede dört bin kadar muhalif savaşçının olduğu belirtiliyor. Öte yandan Esad rejimi ve İran’ın, bölgeye 20-30 bin kişilik bir güç yığma kapasitesine sahip olduğu ifade ediliyor. Ayrıca buradaki muhalif unsurların yetkinliği de ayrı bir tartışma konusu. ABD’deki emekli özel kuvvetler mensupları tarafından kurulan Sofrep sitesine konuşan eski bir CIA yetkilisi, söz konusu grupların yeterli güce sahip olmadığını söyledi. Bölgede görev yapan ve bu grupların eğitim faaliyetlerinde yer alan yetkili, “Bir gün sahaya gönderdiğimiz 30 kişilik grubun hareketlerini insansız hava araçlarıyla izliyorduk. Bu grup, üç ya da dört IŞİD militanıyla karşılaşınca arkasına bakmadan kaçtı” diye konuştu. ABD’nin eğittiği muhalif unsurlar, son aylarda Suriye’nin güneyindeki çöl bölgesinde geniş alanları IŞİD’in elinden almıştı.