AK Parti'nin geçen hafta TBMM'ye sunduğu, Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi, TBMM Adalet Komisyonunda kabul edildi. Teklif, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun (BMGK) kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanının yasaklanmasına yönelik yaptırım kararlarının uygulanması ve gerektiğinde cumhurbaşkanına ilgililerin mal varlıklarını dondurması yetkisi veriyor.
Genel Kurul gündemine giren teklif ise, İçişleri Bakanlığı'nca dernek yönetimlerinin görevden alınması ve yerine kayyum atanmasını öngören maddeleri olmak üzere, sivil toplum örgütlerine yönelik yeni düzenlemeler nedeniyle muhalefet partilerinin hedefinde.
CHP, derneklerin "örgütlenme özgürlüğünün öznesi olmaktan çıkarılıp, demokratik hukuk devletinde tanımı bulunmayan bir kuruluşa dönüştürüleceği" endişesini dile getirdi.
İYİ Partili üyeler muhalefet şerhinde, dernek yönetimlerinin İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınıp, yerine kayyum atanmasına karşı çıkarken, ihbar üzerine Türkiye'de herkesin "terör soruşturması" ile karşı karşıya kalabildiğine işaret etti.
Gelecek Partisi, teklife, "İçişleri Bakanı’na, dernekler yönetimi hakkında anayasaya aykırı bir dizi yetkinin verilmek istendiği" gerekçesiyle tepki gösterdi. Partiden yapılan açıklamada "Söz konusu kanun teklifi genelde tüm toplumu, özelde, sivil ve örgütlü toplumu devletleştirmeyi, kamulaştırmayı, ülkeyi garnizon aklıyla yönetmeyi amaçlamaktadır" denildi.
HDP'den yapılan açıklamada, Türkiye'de faaliyette olan vakıf ve derneklerin yasa kapsamına alındığı anımsatılarak, "Dünyanın dört bir yanına dağılmış yurttaşların kendi aralarındaki birlik duygusunun bir yansıması olan dernek ve vakıfların ayrıştırılması ve hatta yurt dışı menşeili olanların kriminalize edilmesine olanak tanıyacak olan bu düzenlemenin kabulü anayasa ve evrensel ilkelerle örtüşmemektedir" ifadelerine yer verildi.
Türkiye'de dernek statüsünde faaliyet gösteren Uluslararası Af Örgütü Türkiye'nin Kampanyalar ve İletişim Direktörü Tarık Beyhan ise düzenlemenin, "sivil toplumu susturmayı, ortadan kaldırmayı" amaçladığı görüşünde.
Birçok STK ise düzenlemeye, "Dernek ve vakıfların tümü tek imza ile kapatılma riskiyle karşılaşacak, bu konuda açılacak idari davalar yıllarca süreceği için pratikte 'hızlı kapatma' prosedürü yaratılmış olacaktır" diyerek tepki gösterdi.
TEKLİFE MUHALEFET ŞERHİ
Tepkilerin ve eleştirilerin odağında olan teklife CHP, HDP ve İYİ Parti muhalefet şerhi koydu.
CHP'li Komisyon üyeleri, Zeynel Emre, Tufan Köse, Rafet Zeybek, Turan Aydoğan, Alpay Antmen ve Süleyman Bülbül muhalefet şerhlerinde 43 maddelik yasa teklifinin ilk 6 maddesinin kitle imha silahlarına ilişkin düzenlemeler içerdiğini belirtirken, aslında "torba yasa" mantığıyla hazırlanan teklifin yedi ayrı yasada değişiklik öngördüğüne dikkat çekti.
Düzenlemenin 1989 yılında G-7 ülkeleri tarafından "Suçtan kaynaklı malvarlığı değerlerinin aklanması ve terörizmin finansmanı suçları ile kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanına karşı uluslararası düzeyde mücadele standartlarının saptanması" için oluşturulan ve Türkiye'nin de 1991'de üye olduğu "Mali Eylem Görev Gücü (FATF)" kapsamında hazırlandığına dikkat çeken CHP'li üyeler, Türkiye'nin yıllarca yükümlülüklerini yerine getirmediğine işaret etti.
Muhalefet şerhinde, AK Parti'nin, Türkiye'nin FATF tavsiyelerinin kara para aklama ve terörün finansmanı konusundaki yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle "gri listeye" eklenme tehlikesi ile karşı karşıya gelince teklifi alelacele Meclis'e getirdiği vurgulandı.
'YOLSUZLUK KAYNAKLI FONLARIN AKLANMASINI KOLAYLAŞTICAKLAR'
Teklifte, FATF'ın 7 numaralı tavsiyesine uyum amaçlı düzenlemelere yer verilirken, "Siyasi nüfuz sahibi kişilerle" ilgili 12 nolu tavsiyeyle ilgili düzenleme yapılmadığı ifade edildi.
17/25 Aralık sürecindeki yolsuzluk iddialarının anımsatıldığı muhalefet şerhinde, "Tavsiyeye uyum sağlanmamış olması ülkemizde, siyasi nüfuz sahibi kişiler ve bunlarla bağlantılı kimselerin dahil olduğu yolsuzluk olaylarının ortaya çıkarılmasını zorlaştırmakta ve yolsuzluk kaynaklı fonların ekonomik sistem içinde aklanmasını kolaylaştırmaktadır" denildi.
Yardım Toplama Yasası'nda yapılan değişiklikle internetten yardım toplamaya ilişkin düzenlemelerin de eleştirildiği muhalefet şerhinde, "Muhalif birçok sivil toplum örgütü, topladığı yardımlarda terörizmin finansmanı bahanesi ile müdahaleye açık olabilecektir" görüşüne yer verildi.
'İÇİŞLERİ BAKANI'NA DERNEKLERİ KAPATMA VE KAYYUM ATAMA YETKİSİ'
Muhalefet şerhinde, terör ve uyuşturucu suçları ile mal varlığı değerlerini aklama suçlarından dolayı soruşturma başlatılan kişiler ve görev yaptığı kurullarının İçişleri Bakanı tarafından görevden alması, geçici olarak faaliyetten men etmesi ve yerlerine kayyum atanmasına ilişkin hükümler eleştiriliyor.
Ayrıca dernek faaliyetlerinin "keyfi" olarak sınırlandırıldığı ifade edilen metinde şu cümleler yer alıyor:
"Üçüncü fıkrayla; bu madde kapsamında görevden uzaklaştırılanların yerine yapılacak kayyum atamalarında izlenecek usul açıklanıyor. Bu düzenlemenin yasalaşması, dernekleri, örgütlenme özgürlüğü öznesi olmaktan çıkaracak ve demokratik hukuk devletinde tanımı bulunmayan bir kuruluşa dönüştürecektir.
OHAL KHK'leri ile dernek kapatılmasının ardından iki senelik boşluğu dolduracak kanuni bir düzenlemedir. Dernek organlarında görev alan birinin hangi kanun kapsamında olursa olsun hakkında kovuşturma yürütülmesi veya hakkında mahkumiyet kurulmuş olması dahi derneğe yönelik meşru bir gerekçe değildir."
'SERBEST AVUKATLAR'
Yasa teklifi ile şüpheli işlem bildiriminden yükümlü olacaklar arasına "serbest avukatların" da eklendiği anımsatılarak, ancak müvekkil-avukat görüşmelerinin "sır saklama" yükümlüğü kapsamında olduğu vurgulandı.
Düzenleme ile avukatlık müessesesinin işlevsiz hale geleceği ifade edildi.
HDP: DERNEKLER KRİMİNALİZE EDİLECEK
HDP'li üyeler Züleyha Gülüm, Mehmet Rüştü Tiryaki ve Abdullah Koç da muhalefet şerhlerinde "demokratik hakların engellenmesinin amaçlandığını" ifade etti.
İçişleri Bakanı ve valiliklerin STK'ların yönetiminde bulunan ve hakkında terör soruşturması açılmış isimleri görevden almasının Anayasa'ya aykırı olduğu belirtilen muhalefet şerhinde, Cumhurbaşkanı'nın yargı kararı olmadan malvarlıklarını dondurma kararı almasının da masuniyet karinesinin ihlali olduğu belirtildi:
"Cumhurbaşkanı isterse, bu kişi ve kuruluşlarla dolaylı olarak ilişkisi bulunan ya da onun adına hareket eden hesapları da dondurabilecektir. Herhangi bir mahkeme kararı olmadan mal varlıklarına el konulması masumiyet karinesine aykırılık teşkil etmektedir. Mülkiyet hakkının keyfi ihlaline de yol açacaktır."
İYİ PARTİ: HERKES 'TERÖR SORUŞTURMASI' İLE KARŞI KARŞIYA KALABİLİR
İYİ Partili üyeler Ayhan Erel ve Hasan Subaşı da muhalefet şerhinde, dernek yönetimlerinin İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınıp, yerine kayyum atanmasına karşı çıkarken, ihbar üzerine Türkiye'de herkesin "terör soruşturması" ile karşı karşıya kalabildiğine işaret etti.
İYİ Partili üyeler, görevden alma ve kayyum atama kriterleri için soruşturma yerine "İddianame hazırlanıp, mahkemenin bu iddianameyi kabul etmesi" kriterinin getirilmesini istediler.
'SMA HASTALARINA YARDIM İZNE TABİİ OLMAMALI'
Yardım Toplama Yasası'nda yapılan değişikliklerle usulsüz para toplamaya getirilen idari para cezalarının orantısız olduğu belirtilen muhalefet şerhinde, ceza alt sınırı ve üst sınırı koymak yerine toplanan yardımın oranına göre idari para cezası verilmesi önerildi.
Yasa teklifi ile internet ortamında para toplanmasının önüne geçilmesinin hedeflendiğine işaret edilen muhalefet şerhinde, "SMA hastaları için düzenlenen yardım kampanyaları vardır. Bu tür durumların izne tabi olmaması gerekmektedir. En azından Valiliğin erişim engeli değil şartları sağlaması durumunda izin alınması için süre verilmesi düzenlemeye eklenebilir" denildi.
'HERKESİ TERÖRİST İLAN EDEBİLMENİN BİR DİĞER YOLU'
Yasa teklifi ile yardım toplama faaliyetleri konusunda kamu kurum ve kuruluşlarına bankalar dahil gerçek ve tüzel kişilerden her türlü bilgi ve belgeyi isteyebilmesine olanak sağlanması da eleştirilerek, "Bankalar dahil denilerek yurttaşların hesaplarının en detaylı bir şekilde incelenmesine olanak tanıyacak olan bu düzenlemenin herkesi 'terörist' ilan edebilmenin bir diğer yolu olacağı da tartışmasızdır" görüşüne yer verildi.
Muhalefet şerhinde, bu durumun bankacılık sistemini tehdit edeceği vurgulandı.
Yasa ile merkezi yurt dışında bulunan ve Türkiye'de faaliyette olan vakıf ve derneklerin yasa kapsamına alındığı anımsatılarak, "Dünyanın dört bir yanına dağılmış yurttaşların kendi aralarındaki birlik duygusunun bir yansıması olan dernek ve vakıfların ayrıştırılması ve hatta yurt dışı menşeili olanların kriminalize edilmesine olanak tanıyacak olan bu düzenlemenin kabulü anayasa ve evrensel ilkelerle örtüşmemektedir" denildi.
'DERNEK VE YARDIM FAALİYETLERİNİ RİSKE ATACAK ADIMLARDAN VAZGEÇİLSİN'
MAZLUMDER, ÖZGÜR-DER, Hukukçular Derneği, Medeniyet Derneği, Umran Kültür ve Medeniyet Hareketi ile İstikamet Vakfı da ortak açıklama yaparak teklife tepki gösterdi.
"Kanun teklifinin gerekçesinde teklifin, Türkiye’ye Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanun gibi problemli bir kanunu da dayatan Mali Eylem Görev Gücü (FATF) isimli uluslararası örgütün tavsiyeleri doğrultusunda hazırlandığı ifade edilmektedir. Kurucularının tarihsel olarak en çok kitle imha silahı kullanan devletler olduğu bilinen FATF’ın tavsiyelerini tartışmanın gerekliliği bir yana, bahse konu kanun teklifi esasen FATF’ın tavsiyelerini de aşan bir boyutta sivil toplum alanını toptan işlevsizleştirecek, denetim ve yaptırımları daha da artıran düzenlemeler içermektedir" denilen ortak açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"2013 yılında kanunlaşan, kurumsal olarak risklerine de vurgu yaparak tepki gösterdiğimiz, Türkiye’deki sivil toplum örgütlerinin açıkça karşı çıktığı, aleyhinde basın açıklamaları düzenlenen Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanun ile temelleri atılan süreç, daha sıkıntılı ve sivil toplumu toptan işlevsizleştirme riski taşıyan bir yöne evrilmektedir.
Irak’ın işgalinde de kullanışlı bir aparat olan Kitle İmha Silahları başlığı altında, kirliliği malum uluslararası organların tavsiyeleri bahane edilerek hazırlanan, Dernekler Kanunu ve Yardım Toplama Kanununda köklü değişiklikler yapan, muhatapları dinlenilmeden, hiçbir toplumsal tartışmadan geçirilmeden, nasıl ve hangi gerekçelere dayandığı belirsiz yasa teklifinin öncelikle usulen sakat olduğunu vurgulama ihtiyacı hissediyoruz.
'BASİT BİR SORUŞTURMA BİLE DERNEK FAALİYETLERİNİ DURDURABİLECEK'
İçerik açısından özellikle dikkat çekmek isteriz ki teklifin 15. Maddesiyle, basit bir soruşturma ile bile, masumiyet karinesine aykırı olarak, dernek organlarında yer alan kişinin hatta dernek organının geçici olarak görevden uzaklaştırılmasının ve derneğe kayyım atanması ile gerekli görülürse derneğin faaliyetlerinin geçici olarak durdurulmasının yolu açılmaktadır. Soruşturma ve kovuşturmaların uzunluğu ve niteliği, basit bir gizli tanık beyanı ile bile kişi ve kurumların rahatlıkla soruşturmalara dahil edilebildikleri dikkate alındığında sivil toplumun karşı karşıya bulunduğu risk anlaşılacaktır.
Zaten ciddi bir denetim, yaptırım riski ve bürokrasi ile kuşatılmış bulunan sivil toplumun sesini daha da kısacak, şiddete bulaşmadığı mahkeme kararları ile sabit örgütlerin bile terör örgütü kapsamına alındığı bir vasatta, terör gibi muğlak ve kaygan bir kavram üzerinden sivil toplum faaliyetlerini ve itirazlarını kriminalize edecek, ifade özgürlüğünün ve örgütlenme hakkının özünü zedeleme riski taşıyan düzenlemeye açıkça itiraz ettiğimizi vurgularız.
'TEPEDEN İNME YÖNTEMLERLE DÜZENLEME OLMAZ'
Biz aşağıda imzası bulunan sivil kuruluşlar olarak, söz konusu teklifte yer alan Dernekler Kanunu’na ve Yardım Toplama Kanunu’na ilişkin maddelerin teklif metninden çıkartılması gerektiğini, bu tür düzenlemelerin ilgilileri ile istişare edilmeden tepeden inme yöntemlerle hazırlanması geleneğinden vazgeçilmesi gerekliliğini vurgularız."
ULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ: SİVİL TOPLUMU ORTADAN KALDIRMA TEKLİFİ
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Kampanyalar ve İletişim Direktörü Tarık Beyhan, düzenlemenin "sivil toplumu susturmayı" amaçladığına işaret etti.
Yasa teklifi ile derneklere yönelik denetimlere yeni kıstaslar getirildiğine dikkat çeken Beyhan, derneklerin zaten düzenli iç denetimlerini gerçekleştirdiği gibi Af Örgütü gibi büyük yapıların da ayrıca bağımsız denetimden geçtiğini hatırlattı.
Daha önce istisnai olan devlet denetimlerinin uzun zamanlar alan süreçlerden oluştuğunu vurgulayan Beyhan, profesyonel çalışan barındırmayan bir çok derneğin kapanmak zorunda kalacağını vurguladı.
BBC Türkçe'ye konuşan Beyhan, "Bu düzenleme örgütlenme özgürlüğünü fiili olarak ortadan kaldırır" görüşüne yer verdi. Beyhan, terör gerekçesiyle İçişleri Bakanı'na dernek yönetimlerini görevden alma ve yerine kayyum atanmasının yolunu açan düzenlenin sivil toplum örgütlerini "çalışamaz" hale getireceğine dikkat çekti:
"Bu düzenleme sivil toplumu çalışamaz hale getirmenin mütemmim cüzü. Örneğin Uluslararası Af Örgütü olarak biz de Türkiye'de dernek statüsünde çalışmalarımızı yürütüyoruz. 'Bakanın faaliyetleri durdurma kararı, mahkemeye taşınır' deniyor ama Türkiye yargının varlığının tartışıldığı bir ülke şu anda.
Temel hukuk kuralları sıklıkla çiğnenerek sivil toplumcular, siyasetçiler, gazeteciler ve hatta evinde oturup çayını içen vatandaş hakkında anlamsız suçlamalarla davalar açılabiliyor. Bu davalarda anayasanın ayaklar altına alındığını görüyoruz.
AYM ve AİHM kararları uygulanmıyor. Bakanın sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerini durdurma kararı yargının kontrolüne tabi de, yargı kimin kontrolünde? Bu düzenleme Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının altına sığmaz.
Bu yasa teklifi kitle imha silahlarının yayılması ile mücadele bahanesi ile sivil toplumu ortadan kaldırma teklifidir. Türkiye'de yıllardır daraltılan sivil alana vurulmak istenen son darbedir. Sivil topluma müzakere edilmeden bir gece aniden ortaya çıkan bu teklif alelacele komisyondan geçirilip Meclis gündemine getirilmek isteniyor."
STK'LARDAN ORTAK TEPKİ
Birçok Sivil Toplum Kuruluşu'ndan da (STK), kayyum ve kısıtlama içeren teklife karşı kampanya başlatılarak ortak açıklama yapıldı.
https://siviltoplumsusturulamaz.org/ sitesinde yer alan 'Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi Anayasaya ve Örgütlenme Özgürlüğüne Aykırıdır!' başlıklı açıklamada şöyle denildi:
"TBMM Adalet Komisyonunda görüşülerek TBMM Genel Kuruluna sevk edilen ve 6 kanunda değişiklik öngören 43 maddelik “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi”, başta Anayasa olmak üzere bağlı olduğumuz uluslararası insan hakları sözleşmelerine ve edinilmiş müktesep haklara aykırıdır.
Teklifin amacı ve ismi ile hiç ilgisi olmadığı halde, Yardım Toplama ve Dernekler Kanunlarında yapılan değişiklikler ile mevcut dernek ve vakıfların yardım toplama faaliyetleri ve örgütlenme özgürlüğü ciddi şekilde kısıtlanmakta ve İçişleri Bakanlığının dernekler üzerindeki siyasi vesayetini sağlayacak yeni düzenlemeler içermektedir.
'HIZLI KAPATMA PROSEDÜRÜ'
Teklifin aynen yasalaşması durumunda, başta insan hakları dernekleri olmak üzere, kadın hakları, mülteci hakları, çocuk-gençlik hakları ve LGBTİ+ hakları alanında faaliyet gösteren dernek ve vakıflar, çeşitli hukuk dernekleri, sosyal mücadele yürüten dernekler ile sosyal yardım için fon kaynakları kullanan dernekleri, hemşeri dernekleri, spor kulüpleri, farklı inanç gruplarının dernek ve vakıflarının tümü tek imza ile kapatılma riskiyle karşılaşacak, bu konuda açılacak idari davalar yıllarca süreceği için pratikte “hızlı kapatma” prosedürü yaratılmış olacaktır.
Aşağıda imzası bulunan sivil toplum örgütleri olarak ekte kapsamlı olarak temel itiraz sebeplerini belirttiğimiz tekliften dernekler, vakıflar ve yardım toplama ile ilgili maddelerin geri çekilmesini, sosyal tarafların görüşleri alınmadan bu tarz tekliflerin yapılmamasını talep ediyoruz.
Açıklamada şu sivil toplum kuruluşlarının adı yer aldı:
İnsan Hakları Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Hak İnisiyatifi Derneği, Yurttaşlık Derneği, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği, Sivil Alan Araştırmaları Derneği, Civil Rights Defenders, Hakikat Adalet Hafıza Merkezi, Medya Araştırmaları Derneği, Kaos GL Derneği, Göçmen Dayanışma Derneği, Mimoza Kadın Derneği, Rosa Kadın Derneği, Star Kadın Derneği, Ankara Gökkuşağı Aileleri Derneği-GALADER, Barış Vakfı, Özgür Renkler Derneği, Katre Kadın Danışma ve Dayanışma Derneği, Diyarbakır Tuay-Der, Rengarenk Umutlar Derneği, Mezopotamya Göç İzleme ve Araştırma Derneği, Ardıç Dayanışma Derneği, Günebakan Kadın Derneği, Serhat Göç Araştırma Derneği, Aydın Kadın Efeler Derneği, MED TUHAD FED, Alevi Düşünce Ocağı Derneği, 17 Mayıs Derneği, İnsan Hakları Derneği Batman Şubesi, KESK/Eğitim Sen, Şişli İşitme Ve Konuşma Engelliler Derneği, Eğitim Sen Yalova Şubesi, ÜniKuir – Üniversiteli Kuir Araştırmaları ve LGBTİ+ Dayanışma Derneği, Düşünce Suçu(!?)na Karşı Girişim, Van Hakkari Tabip Odası, Eğitim Sen Van Şubesi, Van ÇEV-DER