Kadın cinayetlerindeki kan donduran artış yürekleri yakmaya devam ediyor. Son olarak Isparta’da 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Güleda Cankel’in ayrılmak istediği erkek arkadaşı tarafından katledilmesinin ardından tekrar gündeme gelen ve neredeyse her gün bir kadının öldürüldüğü şiddet sarmalının nasıl önüne geçilebileceğine yönelik öneriler de tekrar tartışılmaya başlandı.
Özellikle kolluk kuvvetlerine eğitim veren akademisyenler ve ceza hukukçuları da yeni metotlara değindi. İlk olarak da “Dünyada ve Türkiye’de Kadın Cinayetleri: 2016-2017-2018 Verileri ve Analizleri” çalışmasını hazırlayan Polis Akademisi Suç Araştırmaları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Coşkun Taştan, ölüm tehdidinin ciddiye alınmasının şart olduğuna dikkat çekti.
İlk müdahalenin kolluk kuvveti yerine uzmanlar tarafından yapılmasını öneren Taştan “Ölüm tehdidi ciddiye alınmalıdır. Kadına ve ailenin diğer fertlerine yöneltilen ölüm tehdidi ve mükerrer şiddet, kronik geçimsizlik, madde kullanımı, kriminal kişilik... Bunlardan özellikle ölüm tehdidi olduğunda, kadın cinayeti neredeyse kesin” diye konuştu.
Taştan, 2016, 2017 ve 2018 yıllarında 932 kadının öldürüldüğünü belirterek, “Kadın cinayetlerinde faillerin yüzde 70’e yakını eşi, boşanma aşamasında olduğu, çeşitli anlaşmazlıklar yaşadığı kişilerden oluşuyor. Cinayetlerin yüzde 70’ten fazlası konutta gerçekleşiyor. Bu iki durumu birleştirdiğiniz zaman kadın cinayetlerinin toplumsal hayatın bir yerinde ters giden bir şeylerin bir semptomu olduğu ortaya çıkıyor” dedi.
Yılda 200 bine yakın şiddet başvurusu geldiğinin altını çizen Taştan “Kolluk ilk müdahale eden taraf olduğunda şiddet uygulayan kişi, şiddetini artırabiliyor. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM) var. Polise gelen vakaların ilk önce ŞÖNİM tarafından üstlenilerek gerekli müdahalelerin yapılması planlanmalı” şeklinde konuştu.
Ceza hukukçusu Prof. Dr. Ersan Şen de, adli kolluk teşkilatının kurulmasının şart olduğunu bildirdi. Yasal düzenlemelerin yapılması ve gerekirse Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri’nin çıkarılması gerektiğini söyleyen Şen, siyasetin öncü olması gerektiğini ifade etti. Önleyici kolluğun etkin hale getirilmesi gerektiğine değinen Şen “Kadın cinayetlerinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası getirilmeli. İnfaz daha ağır tutulmalı, takdiri indirim nedenleri kaldırılmalı. Bunlar konulunca caydırıcı olacak” dedi.