NECATİ TONGA | KARAR
Akademisyen-yazar Turgay Anar’ın ‘Huzur Atlası: A.H. Tanpınar’ın Huzur Romanını Okuma Kılavuzu’ isimli çalışması, Kapı Yayınları tarafından okuyucularla buluşturuldu. Türk edebiyatında bir ilke imza atan yazar Anar çalışmasında Tanpınar’ın ‘Huzur’ romanını merkezine alıyor, yazıldığı dönemle derin bağlantılarını 400’den farklı madde ve kendi çektiği fotoğraflardan oluşan görsel bir atlas ile aktarıyor. Tanpınar’la ilgili birkaç cilt olarak tasarladığı çalışmalarının ilk meyvesini okurlarıyla buluşturan yazarla KARAR okuyucuları için konuştuk.
Turgay Bey, şüphesiz ki Huzur Türk edebiyatının en önemli romanlarından biri. Siz de bu romanı anlamamız adına önemli bir kaynak kitaba imza attınız. Önce kitabın adından başlayalım isterseniz: Huzur Atlası. Atlas kelimesi özellikle kullanılmış bir kelime gibi geldi bana…
Huzur romanı, öyle her roman okurunun kolayca okuyabileceği ve anlayabileceği tarzda bir eser değildir. Onun kendine ait bir evreni, bir edebî coğrafyası vardır. Bu eseri anlayabilmek için elde bir kılavuzla yazarın bu coğrafyasında seyahat etmek, onun doruklarını, kuytu köşelerini ve hepsinden önemlisi güzellikleriyle birlikte onu oluşturan tek tek özellikleri bilmek gereklidir. Böyle bir okuma kılavuzu tasarlayıp metni irdeleyen/açıklayan bir çalışma yaparak okura eserin değerini göstermek istedim ve ayrıca metnin içinde boğulmamak için bir görsel atlasla da okurların doğru güzergâhta ilerlemesine bir nevi kaptanlık yaptım sanırım. Neticede Türk edebiyatında belki de ilk defa bir romanı merkeze alıp onu anlamaya çalışan, onun farklı boyutlarını 400’den farklı madde ile göstermek isteyen bir çalışma yaptım. Atlas fikrini, Gerardi Mercatoris’in o harikulade eseri Atlas Minor’undan, Katip Çelebi’nin- koca ihtiyarın neredeyse satır satır çevirdiği Atlas Minor’un yerli cevabı olan - Levami-i Nur’undan, hatta Borges’in Atlas’ından ilham almakla birlikte bir romanın görsel, uzamsal, edebî bir coğrafyasının da var olduğunu düşündüğümden Tanpınar’ın kelimelerini ve anlatısını görmekle/onu anlamakla edebî/görsel bir atlas yapmak istedim.
Huzur romanını benzerlerinden farklı kılan şey nedir? Niçin bu roman için bir atlas kitap hazırlama ihtiyacı hissettiniz?
Huzur romanı, Türk edebiyatında belli bir kültürel/edebî birikim sahibi okurların anlayabileceği fikirlerle nerdeyse tıka basa doludur. Bu fikirler anlatıya ustalıkla sindirilmiştir. Ayrıca Huzur, geçip gitmiş bir medeniyetin ardında bıraktığı son ışıkların estetik görkemini edebi zenginlikle oluşturmasıyla son derece değerli bir eserdir. Tanpınar, bir röportajında Huzur için, “Garip bir zihnî tembellik içinde yaşıyoruz. Eğer bu roman istediğim tesiri yapar ve bizi meselelerin münakaşasına alıştırırsa mesut olurum” diyor. Bu açıklama üzerinde özellikle durmak gerekli. Tanpınar’ın Huzur romanı, Fransızların çok sevdiği bir roman tarzının Türk edebiyatındaki en güzel örneklerinden biridir: ‘Essai-roman’.
‘Essai-roman’ ne anlama geliyor?
Türkçeye ‘deneme-roman’ şeklinde çevirebilir. Bu kavram, romanı bir düşünce üzerinde yürütmek anlamına gelir, biraz da fikri münakaşaların/egzersizlerin sıkı bir şekilde anlatıyı dokumasıdır. Tanpınar, “Görmek düşünmektir” diyor ısrarla... Huzur romanını merkeze alarak Mahur Beste, Sahnenin Dışındakiler, Suat’ın Mektubu romanlarına uzanan yönüyle Tanpınar’ı ‘görmek’ ve onun eserini ‘düşünmek’ isteyenler atlası incelemelidir.
ROMANDAKİ GÜZERGÂHI GEZDİM
Kitabı okurken şu dikkatimi çekti. Huzur Atlası, uzun ve meşakkatli bir araştırma olmasının yanı sıra aynı zamanda bir İstanbul haritası çiziyor ve sizin de bu haritayı ortaya koymak için epey bir İstanbul gezintisi yaptığınız anlaşılıyor.
Huzur Atlası’nın sadece yazımı 2 yıl kadar sürdü. Bunun araştırma boyutu da bir o kadardır. Daha önce başladığım başka bir eser beni böyle bir çalışma yapmaya sevk etti: Tanpınar Ansiklopedisi. Tanpınar’ı anlamak için birkaç cilt olarak tasarladığım bu çalışmanın ilk basamağı Huzur Atlas’ıdır. Zamanla diğerlerini de yayımlayı planlıyorum. Huzur, bir İstanbul romanıdır. Ama bu romandaki İstanbul, geçmiş medeniyetin/hayatların yazarın içinde açtığı derin yaraları ve belki de boşlukları görünür hale getirir. İstanbul, hâlâ gizemli ve anaforlu bir kitap gibi, doğru okumak şartıyla. Ben de böyle bir şehri, Huzur’un güzergâhlarını görmek için birkaç defa gezdim. Bunu kitaba eklediğim benim çektiğim fotoğraflardan da fark edebilirsiniz.
KEMAL TAHİR, OĞUZ ATAY ATLASLARI DA YAZILMALI
Turgay Bey, Huzur Atlası alanınızda örnek bir kitap olacağa benziyor. Sizce edebiyat tarihimizde yer etmiş başka hangi romanların atlasları çıkartılmalı ve bu bakış açısıyla incelenmelidir? Niçin?
Bu sorunun birçok muhtemel cevabı vardır. Bana kalırsa edebî metne bakma biçiminiz, onları alımla süreçleriniz bu soruya vereceğiniz cevapları belirler. Ben roman isimleri sıralamaktan ziyade, hayatta olmayan hangi romancılarla ilgili atlaslar yazılabilir şeklinde bir cevap vereyim: Ahmet Midhat, Halid Ziya, Yakup Kadri, Refik Halid, Abdülhak Şinasi, Kemal Tahir, Tarık Buğra, Peyami Safa, Yusuf Atılgan, Oğuz Atay, Tezer Özlü, Sevim Burak… Bu isimlerin her biri, Türk roman tarihi için son derece orijinal ve değerlidir.