2017’de ilk Astana Zirvesi’nde kurulan dört çatışmasızlık bölgesinden üçünü ‘terör örgütleri’ var gerekçesiyle vuran Rusya buralardaki örgütleri de İdlib’e yönlendirdi. Putin, 3 milyonu aşkın sivilin sığındığı İdlib’i de aynı senaryoyla vuruyor.
Türkiye’nin Suriye’de 7 yıl süren ve yüz binlerce sivilin öldüğü kanlı iç savaşı sonlandırmak için Rusya ve İran ile 2017’de başlattığı Astana sürecinin en kritik dönemlerinden geçiliyor. Kanlı iç savaşı sona erdirmek için Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya lideri Putin’in önerisiyle Astana Zinvesi’nde kararlaştırılan çatışmasızlık bölgeleri projesi bir bir çöktü. 4 Mayıs 2017’de imza altına alınan 4 çatışmasızlık bölgesinden geriye 4 milyona yakın insanın yaşadığı İdlib bölgesi kaldı.
Rusyanın adım adım uygulamaya koyduğu plan 4 Mayıs 2017’de başladı. Astana’daki zirvede Hama, Halep ve Şam’da bazı bölgeler ile İdlib çatışmasızlık bölgesi ilan edilerek ilk etapta akan kanın durdurulması hedeflendi. Ancak Rusya bu plana hiç bir zaman uymadı. Önce Quneitre, sonra Güney Suriye’de Deraa, en son Hama’daki çatışmasızlık bölgelerine hep aynı nedenle ‘terör örgütleri var’ gerekçesiyle bir bir saldırdı. Sıkışan muhalifler ve terör örgütü üyeleriyle Esad rejimini kabul etmeyen yüzbinlerce sivile de ölüm kuşatmasından tek çıkış yol olarak İdlib gösterildi.
Diğer çatışmasızlık bölgelerinde uygulanan senaryonun aynısı İdlib’te de sahnelendi. Önce Rus ve rejim üslerine saldıran örgütler hedef gösterildi ardından bölge büyük bir kuşatma altına alındı. Kritik Tahran Zirvesi’nden 48 saat önce de düğmeye basıldı. Rus savaş uçakları ve Esad topçusu bölgeyi ağır bir bombardımana tuttu. Tahran Zirvesi’nde liderlerin toplandığı saatte dahi bu saldırılar sürdü. Rusya’nın gerekçesi ve tezleri diğer üç çatışmasızlık bölgesiyle aynıydı. Şimdi Bütün Suriye’den İdlib’e toplanan 4 milyona yakın sivil aralarında teröristelirn de olduğu 100 bine yakın silahlı için tek çıkış kapısı Türkiye sınırı kaldı. Putin’in 2017’den bu yana adım adım uygulamaya koyduğu planın son sahnesinde Şam güçlerini Rusya ve İran destekli olası bir saldırısında milyonların Türkiye sınırına akın etmesi büyük bir insani felaketin de habercisi.
Bu durumun en net fotoğrafını da Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki gün katıldığı tarihi Tahran Zirvesi’nde çekti. Adım adım uygulanan planı anlatan Erdoğan’ın “Astana kapsamında hayata geçirilen en kritik adım gerginliği azaltma bölgelerinin tesisi oldu. Ancak zamanla bunlar farklı bahanelerle tek tek tasfiye edildi. Bugün gerginliği azaltma bölgelerinden geriye sadece İdlib kaldı. Burada muhalefet, bölgelerin tesisinin ardından yaşanan gelişmeler sebebiyle ‘kendileri bu konuda aldatıldıklarını’ düşünüyorlar” sözleri durumun vehametini ortaya koydu.
Tahran Zirvesi’nden 48 saat önce Ankara’yı ziyaret eden Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ile ortak basın toplantısında benzer değerlendirmeleri Dışişleri Bakanı Mevlüt çavuşoğlu da yapmıştı. Çavuşoğlu, Astana’da 4 gerginliği azaltıcı bölge belirlediklerini ancak bunlardan son kalanın İdlib olduğunu vurgulamış “Rejimin İdlib’e saldırmak isteği ve burayı ele geçirmek isteği açık. Ama rejimin garantörleri var, Rusya ve İran. Burada hiç kimse kimseyi kandırmasın. Buradaki radikal grupların buradan çıkması gerektiği ya da ayrıştırılması konusunda hemfikiriz. Ama bu saldırıların amacı İdlib’i ele geçirmektir. Bu ciddi bir risk taşıyor. Her bakımdan bir felaket olur. Güvenlik bakımından da insani bakımından da. Bu radikal gruplar, terörist gruplar Türkiye tarafından buraya getirilmedi. Bu gruplara karşıysak o zaman Halep’ten, Doğu Guta’dan, Humus’tan hatta güneyden bu terörist grupları niye İdlib’e getirdik? Ya da koridor açarak onların silahlarıyla beraber niye buraya gelmesine izin verdik? Başından beri plan belliydi: ‘Bu gruplar buraya gidecek, sonra bu grupların burada bulunmasını bahane ederek, burayı ele geçirmek için saldıracak’” sözleriyle Rusya’nın asıl planının en başından bu yana Türkiye’yi bu bölgede sıkıştırmak olduğunu ima etti.
ÜÇÜ GİTTİ SADECE İDLİB KALDI
Çatışmasızlık Bölgeleri oluşturulması ilk olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya lideri Putin’in Soçi Zirvesi’nde gündeme gelmişti. Daha sonra ran’ın da katılımıyla Kazakistan’ın başkenti Astana’da yapılan zirve turunda da bu çözüm masaya yatırılmış 3-4 Mayıs’ta düzenlenen 4. toplantıda Türkiye, Rusya ve İran, Suriye ve cihatçılar arasında çatışmaların en yoğun olduğu alanlarda “çatışmasızlık bölgeleri” oluşturulmasına karar vermişti.
Buna göre, 4 noktada çatışmasızlık bölgesi kuruldu.
Birinci Bölge: İdlib eyaletinin tamamı, Lazkiye eyaletinin kuzeydoğusu, Halep eyaletinin batısı ve Hama eyaletinin kuzeyi.
İkinci Bölge: Humus eyaletinin kuzeyindeki Rastan ve Talbise bölgeleri.
Üçüncü Bölge: Şam’ın kuzeyinde bulunan Doğu Guta.
Dördüncü Bölge: Güneyde Ürdün sınırında bulunan Deraa ve Kuneytra eyaletlerinin belli bölgeleri.