BM Genel Kurulu Genel Görüşmeleri'nin ilk gününde ABD Başkanı Barack Obama ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in BM kürsüsünden verecekleri mesajlar ve ikili görüşmelerinin, Suriye krizinin çözümü konusunda uluslararası toplum tarafından ne tür adımlar atılabileceğini göstermesi bekleniyor.
BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un açılış konuşmasının ardından ABD Başkanı Obama ve Rusya Devlet Başkanı Putin'in BM Genel Kurulu'nda verecekleri mesajlar iki ülkenin konuya bakışındaki benzerlik ve farkları ortaya koyacak.
Obama ve Putin baş başa görüşecek
Obama ve Putin'in baş başa yapacakları toplantıda da konunun önemli bir yer tutması bekleniyor. Rusya'nın Suriye'deki askeri varlığını güçlendirmesi ve buradaki hedeflerinin de ikili görüşmede ele alınacağı kaydediliyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Genel Kurul görüşmeleri öncesi CBS televizyonuna verdiği mülakatta, ABD'nin Suriye muhalefetine yönelik "eğit-donat" projesini, "Sadece hukuka aykırı değil, aynı zamanda kendi amacına zarar verici" sözleriyle eleştirmiş, "ABD'nin, yasa dışı yapılara askeri destek sağlaması, çağdaş uluslararası hukuk ilkeleri ve BM tüzüklerine aykırıdır" değerlendirmesinde bulunmuştu.
Güvenlik Konseyi de Suriye'yi ele alacak
Çarşamba günü ise BM Güvenlik Konseyi, Rusya'nın başkanlığında bakanlar düzeyinde toplanarak Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki çatışmaları ele alacak. Bu toplantıda da Suriye'nin en önemli başlık olması bekleniyor.
Aynı gün BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, sığınmacılar konusunda dayanışmanın artırılması konulu üst düzeyli toplantı düzenleyecek. Bu toplantıda da özellikle sığınmacılara ev sahipliği yapan ülkelere verilebilecek destekler ele alınacak.
Suriye'ye P5+1 önerisi
Öte yandan Financial Times gazetesi, soruna diplomatik çözüm bulunması konusunda önemli bir iddiayı gündeme getirdi.
Gazetenin Avrupalı diplomatlara dayandırdığı haberinde, İran'la nükleer müzakerelerde başarılı olan BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi ile Almanya tarafından oluşturulan P5+1 formülünün Suriye sorununun çözümü için de canlandırılabileceği kaydedildi.
Haberde, bu gruba Türkiye ve Suudi Arabistan'ın da dahil edilmesinin değerlendirildiği, İran'ın süreçte nasıl yer alacağının ise halen belirsiz olduğu ifade edildi.
NEW YORK/AA