FURKAN UZUN
Sadri Şener, Trabzonspor'un Ahmet Ağaoğlu'dan önceki son başarılı başkanıydı. Trabzonspor, Sadri Şener yönetiminde bir Türkiye Kupası birde Süper Kupa sevinci yaşamış ve tarihinde ilk kez Şampiyonlar Ligi'ne katılarak Türkiye'yi Devler Ligi'nde temsil etmişti.
Trabzonspor'da iki farklı dönemde başkanlık yaparak bordo-mavili taraftarların ''ne cimbom ne fener en büyük Sadri Şener'' pankartı açacak kadar sevdiği eski başkanla Trabzonspor'un bu sezon ortaya koyduğu performansı ve Karadeniz temsilcisi için unutulmazlar arasına giren 2010-2011 sezonunu konuştuk.
Efsane başkan, Trabzonspor'un bu sezon Süper Lig'de şampiyon olması halinde Şenol Güneş Spor Kompleksi Medical Park Stadyumu’ndaki şampiyonluk kutlamalarına katılmayacağını açıklayarak ''Stadyuma hala gitmedim. Kutlamalara davet edilirsem teşekkür eder daveti geri çeviririm'' dedi.
''İNŞALLAH MUTLU SONA ULAŞACAĞIZ''
Trabzonspor'da iki farklı dönemde başkanlık yapmış bir isim olarak Trabzonspor'un bu sezon ortaya koyduğu performans hakkında neler söylemek istersiniz?
Başkan ve yönetici olarak Trabzonspor'da en uzun süre görev alan isim benim. 22 yıl az değil. Benden sonra genç arkadaşlar gayet güzel devam ediyorlar. Kabul edip saygı duymak gerekiyor bu iş biraz yaş işi. Gençler bizden daha sağlıklı düşünebiliyor. Daha hareketli olabiliyor. Başkanlığı bıraktıktan sonra hiçbir zaman ''keşke biraz daha devam etseydim'' şeklinde düşünmedim. Başkanlığım döneminde aynı gün içerisinde farklı farklı yerlere gidip en sonunda da UEFA kura çekimine katılıyordum. Şimdi bunları yapabilir miyim? Yaparım ama biraz zor.
Yönetimimiz ve başkanımız iyi. İyi de bir takım kurdular. Yıllardır şampiyonluk yarışının içerisindeydik. Bu sene artık çok az kaldı. İnşallah mutlu sona ulaşacağız, çok sevineceğiz. Sakatlıkları yaşamamış olsaydık bu sene şampiyonluğu çok önceden garantilemiş olacaktık. Yaşadığımız sakatlıklar işleri biraz bozdu. Mesela bizim sol tarafımız çok zayıf. Dün oradan golü yedik. Hüseyin Türkmen de pas verirken yarım saat düşünüyor, ondan sonra pas atıyor (gülüyor)
''AĞAOĞLU ŞEHRİN İÇİNE KARIŞMALI''
Başkan Ahmet Ağaoğlu ile beraber çalışmış bir isim olarak sizce Ağaoğlu'nun en büyük doğrusu ve yanlışı nedir?
Ahmet Ağaoğlu'nu yönetime alan ilk kişi benim. Başkanlığımın ilk yıllarında onu yönetime almıştım. Ağaoğlu o yıllarda Rusya ile çalışıyordu. Ben başkanlığı bıraktıktan sonra Ahmet Ağaoğlu, Trabzonspor'daki görevine devam etti. Sonra golf sporuna yöneldi. Şimdi de başkan. Çok efendi bir çocuktur. En büyük doğrusu uyumlu çalışması. Ama şehirle biraz daha bütünleşse daha iyi olur. Şehrin içinde olmalı, şehri gezmeli. Bunu ona da söyleyeceğim. Ama takımı iyi yönetiyor. Ben de mutlu oluyorum.
''ŞAMPİYONLUK KUTLAMALARINA KATILMAYACAĞIM''
Stadyumun isminin Şenol Güneş olduğu için stadyuma gitmediğinizi söylemiştiniz. Bu kararınız devam ediyor mu? Trabzonspor bu sezon şampiyon olursa şampiyonluğu Şenol Güneş stadyumunda kutlayacak. Kutlamalara katılacak mısınız? Yoksa bu kararınızdan vazgeçmeyi mi düşünüyorsunuz?
Bu düşüncem devam ediyor. Stadyuma hala gitmedim. Kutlamalara davet edilirsem teşekkür ederim, daveti geri çeviririm. Oraya gitmek yerine ligde oynayacağımız son maç olan İstanbul'daki Başakşehir maçına giderim. Şampiyonluğu İstanbul'da kutlarım. İlla Trabzon'da mı olmak gerekiyor? Her yerde kutlarım. Zaten o maça kalmadan şampiyon oluruz. Bu stadyum konusunda ben haklıyım. Şu açıdan haklıyım Şenol Güneş, bizim profesyonel bir elemanımız. Yaptığı hizmetler karşılığında anlaştığımız ücretin hepsini bizden almış ve dolayısıyla hizmetini satmıştır. Şimdi bunun dışında hem milyon dolarlar kazanacaksın hem de kulüp veya devlet bir yerde senin ismini yaşatacak. Bu yanlış bir durum. Amatör olanlara yapılması gereken bir durum. Ya da stadyumda tribünün bir bölümünü cebinden harcadığın parayla inşa edersin, o zaman ismin verilir.
''TERİM'İN İSMİNİN DE STADYUMA VERİLMESİ YANLIŞ''
Fatih Terim hoca da benim dostumdur. Bunu ona da söylüyorum ''haklısın'' diyor. Fatih Terim'in adı Başakşehir Stadyumu'nda yaşatılıyor. Mustafa Denizli isminin yaşatılması bir nebze doğrudur. Çünkü Altay'da ücret almadan görev aldı. İsimler amatör insanlara verilmeli. Haluk Ulusoy tesisleri var yanlıştır. Benim ismimi de ben ayrıldıktan sonra tesislere verdiler. Ama zaten o tesis benim paramla yapılmıştı. Benim isyanım buna. Yoksa nereye verirlerse versinler. Okul yaptırsınlar ismini de oraya versinler. Kendisiyle de görüşemedim. Benim kimseyle küslüğüm falan olmaz ama zaten Şenol hocanın Türkçesi biraz zayıftır. Ne konuşacağım onunla?
''JAJA BİZE İHANET ETTİ''
Jaja ile 3 ay önce röportaj yapmıştım ve “Şenol Güneş ve Sadri Şener bana yardımcı oldu ama daha sonra Sadri Şener bana ihanet etti. Ben ona güvenmiştim” dedi. Jaja’nın bu açıklamaları hakkında ne söylemek istersiniz?
Bir kere ben onun muhatabı değilim. O yüzden ona ihanet edemem. Ben ancak başka kulüp başkanlarına ihanet edebilirim. Jaja bizim profesyonel çalışan bir elemanımızdı. Çok hatırlayamıyorum. Onu Arabistan'a satmıştık. Başarılı bir sporcuydu ama özel hayatında zor bir çocuktu. O bize ihanet etti.
''GELİRKEN DE DEĞİŞİKTİ GİDERKEN DE DEĞİŞİKTİ''
Yine o dönem kulüp tarihinin en iyi forvetleri arasında yer alan Teofilo'yu transfer etmiştiniz. Ama netlik kazanmayan bir konu var. Teofilo’nun takımdan ayrılmasındaki neden neydi? Takımdan ayrılmak için havaalanında yatmıştı. Serkan Balcı’yla da röportaj yapmıştım ve o Liverpool maçının devre arasında Burak Yılmaz’la Teofilo’nun yumruk yumruğa kavga ettiğini söylemişti
Ben soyunma odasına pek inmezdim. Genç yöneticilik yıllarımda meraktan giriyordum sadece sonrasında hiç inmedim. Bu olayı da bilmiyordum. Teofilo değişik bir çocuktu. Ülkesine dönmeyi çok istiyordu. Onunla o dönemler çok uğraşmıştım. Gelirken de değişikti, giderken de değişikti. Onu almak için Kolombiya'ya gitmiştik. Yaptığı bir hizmet vardır. Bu takıma kupa kazandırmıştır. 2010 yılındaki Süper Kupa'da attığı 3 golle şampiyon olmamızı sağladı. Kupayı müzemize götürmemizi sağladı. Bana göre karşılığını da almış bir oyuncudur. Ne yapıyor şuan bilmiyorum
''2010-2011'DE ŞAMPİYON OLDUK SİYASİ GÜCÜM YETMEDİ''
Başkanlığınız döneminde Trabzonspor 2010-2011 sezonunda tarihi bir sezon yaşadı. Fakat bir sezon sonra transferler için ödenen toplam bonservis bedeli kulüp tarihi için bir rekor olmasına rağmen harcanan paraların karşılığının alınamamıştı. Geriye dönüp baktığınızda burada başarısız olan sizce kim? Sadri Şener mi yoksa dönemin teknik direktörü Şenol Güneş mi?
2010-2011 sezonunda Şampiyon olduk. Yapılabilecek her şeyi yaptım. O yılla alakalı bir yorumum yok. Siyasi gücüm yetmedi. Yargıtay ''siz şike yapmadınız'' demiyor ''deliller usulsüz dinlenmiş'' diyor. Zaten o yargılanan isimler bizim arkadaşımız. Duruşmalara gittiğimizde onlarla sohbet ettik ''biz bu işi yapmadık'' demediler. Yaptığın transferlerden sonra şampiyon oluyorsan başarılısın demektir. Şampiyon olduk ama şampiyonluk kupasını bize vermediler. Kupayı alamayınca bir düşüş yaşadık. Sonrasında Burak Yılmaz ve Selçuk İnan bizi bırakıp Galatasaray'a gitti. Egemen'de nispeten sayılabilir.
Burak'ın menajeri, bize Burak Yılmaz'a Avrupa'dan teklif geldiğini söylemişti ve resmen bizi kandırmıştı. sonra Burak Yılmaz'ı Galatasaray'a götürdü. Selçuk zaten bize hiç sormadan çekip gitti. Sözleşmesi bitmişti. Trabzon'da kalmak istemediler. Onlara yapabileceğim bir şey yoktu. Şimdi Selçuk ortada yok. Burak'ta ne yapıyor bilmiyorum. En son milli takımı bıraktığını söylemişti. Milli takım bırakılır mı? ''Ben milli takımı bırakıyorum'' denilir mi? Maçın öncesinde böyle bir açıklama yapılır mı? Maçını oynarsın sonra bırakırsın. Kaliteli oyunculara sahip olmana rağmen şampiyon olamıyorsan hocayı bulacaksın, beni değil. Ama kaliteli oyuncun yoksa hocan bir şey yapamaz. Abdullah Avcı'yı Rize veya Altay'ın başına geçir başarısız olur. Elinde oyuncun yoksa ne yapabilirsin?
''VİCDANLARDAKİ İZİ KALDIRAMAZSIN''
2010-2011'de Trabzonspor, Türkiye'yi Şampiyonlar Ligi'nde temsil etti ve 10 yılı aşkın bir zaman geçti. Fenerbahçe geçtiğimiz günlerde yaptığı başvuruda 2011 yılına ait Süper Kupa finalini oynamak istediğini açıkladı. Fenerbahçe'nin bu başvurusu için yorumunuz nedir?
Sebep bulmaya çalışıyorlar, geçmiş olsun. Bunun vicdanlardaki izini kaldıramazsın ki istersen on defa oynat. İsterse kararlar on defa bozulsun ama ''sen şike yapmadın'' gerekçesiyle bozulsun ''usulsüz dinlenme'' gerekçesiyle bozulmasın.
''FATİH TEKKE TRANSFERİNDE SORUN YOKTU''
Fatih Tekke'nin sizin döneminizde Trabzonspor'a transfer olmasını engelleyen durum neydi? 2010 yılında ''Biz zaten Fatih'le anlaştık. Fatih'in ikinci yarıda bizimle birlikte olacağını düşünüyorum” şeklinde açıklamanız olmuştu ve Fatih Tekke, geçtiğimiz günlerde katıldığı bir televizyon programında ''Futbolu Trabzonspor'da bırakmam gerekiyordu'' dedi
Fatih Tekke transferinde sorun yoktu. Yanlış hatırlamıyorsam menajeriyle konuşmuş anlaşmıştık. Sonra Fatih, Rusya'daki kulübünde futbola devam etti ve daha sonra Ankaragücü'ne transfer oldu. Başka da bir şey hatırlamıyorum.
''DETAYLI DÜŞÜNÜLMÜŞ BİR YASA DEĞİL''
Son olarak TBMM komisyonunda kabul edilen Spor Yasası hakkında yorumunuz nedir?
Okumadım detayını bilmiyorum ama bütün borçlar kulüp başkanlarına kalıyor. O zaman kimse başkan olmaz. Pek detaylı düşünülmüş bir yasa olduğunu sanmıyorum. Bu yasa çıkacaksa kulüplere neden başkan olsunlar? Borçlanmadan transfer yapabilecek babayiğit yok. O zaman şu olur borçlanmazsın ve futbolun kalitesi düşer. Mevcut oyuncularınla ya da yetiştirdiğin oyuncularla oynarsın. o zaman futbolcu transfer edemezsin, transfer yapamayınca seyircin maça gelmez. Televizyon ihalelerini yapamazsın. Yanlış bir yasa. Ben niye gidip çoluğumun çocuğumun parasını kulübe hibe edeyim? Başkanlığımın ilk yılında ben bunu yapmıştım ama sanırım biraz gençliğime denk geldi, hibe ettik gitti. Niye böyle bir şey yapılsın? Borçlanmadan olmaz. ''Borçları ödeyemezsen sorumluluk sana kalır'' dersen de bu işi kimse yapmaz. Federasyon zaten özerk değil.