Orta Doğu'da ilk kez Dünya Kupası'na ev sahipliği yaparken Fas Milli Takımı, yarı finale yükselen ilk Afrika takımı olma başarısı gösterdi. Atlas Aslanları" lakabıyla bilinen Fas Milli Takımı'nın Fransa ile yarı finalde eşleşmesi iki ülke arasındaki sömürge ilişkilerini akıllara getirdi.
Fas, şimdi, bölgesinde sömürge ilişkilerinde bulunmuş ülkelere karşı yeni bir tarihi zafer peşinde. Yarı finalde son Dünya Kupası şampiyonu Fransa ile eşleşen Fas, galip gelerek finalde Arjantin'in rakibi olmayı hedefliyor.
10 BİN POLİS VE JANDARMA GÖREVDE
Maç esnasında ve sonrasında çıkabilecek olaylardan endişe eden Fransa, 5 bini başkent Paris’te olmak üzere ülkede 10 bin polis ve jandarma görevlendirdi.
Fas'ı 1912-1956 yıllarında sömürge yönetimine alan Paris yönetiminin Kuzey Afrika bölgesindeki ülkelerle kanlı bir sömürge geçmişi bulunuyor. Fransa'nın geçen yıl Cezayir, Tunus ve Fas vatandaşlarına yönelik vize kısıtlaması getirmesi bu ülkelerle ilişkilerinde yeniden gerilime neden olmuştu.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un "İslam, dünyanın her yerinde kriz yaşıyor" ve "Fransa'da, cumhuriyetin ortağı olması için İslam'ın yapılandırılması gerekiyor" açıklamaları da İslam dünyasında tepkiyle karşılanmıştı.
TURNUVANIN FAVORİLERİNE HÜSRAN YAŞATTI
Fas, çeyrek finalde yıldız futbolcu Cristiano Ronaldo'nun forma giydiği Portekiz'le karşılaştı. Bu turda da başarısını sürdüren Fas, Portekiz'i Youssef En Nesyri'nin golüyle 1-0 yenerek adını yarı finale yazdırdı.
Maç sonrasında Faslı futbolcular büyük sevinç yaşarken, Sofiane Boufal'ın galibiyeti annesiyle beraber sahada dans ederek kutlaması sosyal medyada çokça konuşuldu.
Maçın ardından sosyal medya paylaşımında, "Annelerin sevinci dünyaya bedel" yorumunda bulunan Boufal, ülke kültüründe ailenin önemini vurguladı.
Fas'ın kalesini koruyan ve 4 maçtır gol yemeyerek takımın başarısında büyük pay sahibi olan Yassine Bono'nun ise İngilizce, Fransızca ve İspanyolca bilmesine rağmen basın toplantısında Arapça röportaj vermek istemesi dikkati çekti.
Bono’nun bu duruşu, son yıllarda Fransızca etkisini azaltma hususunda çeşitli adımlar atan Fas’ın ülkedeki sömürge izlerini silme çabalarına destek olarak yorumlandı.
FRANSA SÖMÜRGESİNE KARŞI MÜCADELENİN SEMBOLÜYDÜ
Fas ulusal hareketlerinin ortaya çıkmaya başladığı 1930’lu yıllarda futbol, ülkenin ulusal ve kültürel kimliğinin korunmasında etkin bir rol oynadı.
Fas’ı 1912’de sömürge topraklarına katan Fransa’nın ülkede etkinliğini sürdüren elitleri, kurdukları spor kulüpleri ve futbol takımlarıyla hem halk nezdinde sömürge güçlerini hissettirmeyi hedefliyor hem de ülkenin kültürel değişimini hızlandırmayı hedefliyordu.
Faslılar tarafından 1930'da kurulan El-Mağrib El-Ribati ve 1938’de lisansı çıkarılan El-Mağrib El-Beydavi takımları ise ülkenin ulusal kimlik ve kültürünü referans alan isimleriyle Fransızların kurduğu kulüplere karşı bağımsızlık mücadelesi döneminde adeta sembol oldular.
Binlerce taraftarı statlara toplayan Fas’ın ulusal kimliğine vurgu yapan takımlar, elde ettikleri her başarı ve attıkları sömürge karşıtı sloganlarla ülkedeki Fransa etkinliğine karşı ses yükseltiyordu.