Cumhurbaşkanı Erdoğan,Rahip Brunson gerekçesiyle Türkiye’ye yönelik art arda yaptırımlar açıklayan Washington’a ABD’nin ve dünyanın en etkili yayın organlarından birine yazdığı makaleyle son mesajını verdi. Makalesinde Türkiye ile ABD’nin Kore’den başlayan müttefik ilişkilerini anlatan Erdoğan “ABD’nin Türkiye’ye karşı attığı tek taraflı adımlar sadece ABD’nin çıkarlarına ve güvenliğine zarar verir.
Çok geç olmadan, Washington ilişkilerimizin asimetrik olabileceği yanlış düşüncesini bir kenara bırakmalı ve Türkiye’nin alternatiflere sahip olduğunu kabul etmelidir. Bu tek taraflılık ve saygısızlık trendini tersine çeviremezlerse yeni dost ve müttefikler aramaya başlayacağız” diye yazdı. Erdoğan’ın NYT’ye yazdığı “Türkiye, ABD ile Krizi Nasıl Görüyor?” başlıklı makalede Amerikan ve dünya kamuoyona da önemli mesajlar vardı:
60 YILLIK İTTİFAK: Türkiye ve ABD son 60 yıldır stratejik ortak ve NATO müttefiki. İki ülke Soğuk Savaş döneminde ve sonrasında karşılaştıkları ortak zorluklara karşı omuz omuza durdu. Türkiye, yıllar boyunca ne zaman gerekli olsa ABD’nin yardımına koştu. 1962’de Kennedy yönetimi, Sovyetlerin Küba’daki füzelerini, İtalya ve Türkiye’den Jüpiter füzelerini çekerek (karşılıklı) kaldırılmasını sağladı. 11 Eylül terör saldırılarının ardından Washington bu kötülüğü yapanlara karşılık vermek için dostlarını ve müttefiklerini beklediğinde, askeri birliklerimizi buradaki NATO misyonunu başarıya kavuşturmak için Afganistan’a gönderdik.
ABD TÜRK HALKINI ANLAMADI:
ABD, Türk halkının endişelerini anlayamadı ve bunlara saygı duyamadı. Son yıllarda iki ülkenin ortaklığı ABD tarafından anlaşmazlıklarla sınanıyor. Ne yazık ki bu tehlikeli trendi tersine çevirme çabalarımız boşa çıktı. ABD, Türkiye’nin egemenliğine saygı duymaya başlayıp, milletimizin karşı karşıya olduğu tehlikeleri anladığını ispatlayamazsa ortaklığımız riske girebilir.
15 TEMMUZ DARBESİ: Türkiye halen Pensilvanya’da yaşayan Fetullah Gülen’in önderliğindeki FETÖ’cüler hükümetime karşı kanlı bir darbe yapmaya çalıştı. O gece milyonlarca vatandaş, şüphesiz ki ABD’lilerin Pearl Harbour ve 11 Eylül saldırılarından sonra deneyimlediği vatana bağlılık hissiyatıyla sokaklara döküldü. Uzun zamandır benim seçim kampanyalarımı yöneten sevgili arkadaşım Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok’un da aralarında olduğu 251 masum insan ülkemizin özgürlüğü için en ağır bedeli ödedi. Ailemin ve benim ardımdan gelen ölüm mangası başarılı olsaydı ben de onlardan biri olacaktım. Türk halkı, ABD’den bu saldırıyı kesin bir dille kınamasını ve Türkiye’nin seçilmiş hükümetiyle dayanışmasını dile getirmesini istedi. ABD bunu yapmadı. ABD’nin olaya tepkisi tatmin edicilikten uzaktı. Türk demokrasisinin yanında olmak yerine ABD yetkilileri ihtiyatlı bir şekilde ‘Türkiye’de istikrar, barış ve devamlılık’ çağrısında bulundu. Bu da yetmezmiş gibi Türkiye’nin iki taraflı bir anlaşma ile Fetullah Gülen’in iadesi için yaptığı talepte hiçbir ilerleme kaydedilmedi.
YPG’YE VERİLEN DESTEK: Türkiye-ABD ilişkilerinde başka bir hayal kırıklığı ise PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG’ye ABD’nin verdiği destek oldu. Hükümetim, ABD’li yetkililerin PKK’nın Suriye’deki müttefiklerine eğitim ve teçhizat verme kararlarından duyduğumuz endişeyi tekrar tekrar paylaştı. Ne yazık ki sözlerimize kulak tıkandı ve ABD silahları en nihayetinde sivil halkımızı ve Suriye, Irak ve Türkiye’deki güvenlik güçlerimizi hedef almak için kullanıldı.
TRUMP’I UYARMIŞTIM: Son günlerde ABD, hakkında bir terör örgütüne yardım ettiği suçlaması bulunan Amerikan vatandaşı Andrew Brunson’ın tutuklanmasını gerekçe göstererek Türkiye ile tansiyonu artıracak birçok adım attı. Donald Trump’ı birçok toplantımız ve konuşmamızda uyardığım gibi hukuki sürece saygı duymak yerine, ABD dost bir millete karşı haddini aşan tehditler yayımladı ve Bakanlar Kurulumuzun birçok üyesine yaptırım uyguladı. Bu karar kabul edilemez, mantıksız ve en nihayetinde uzun süreli dostluğumuza zarar verici nitelikteydi. Türkiye’nin tehditlere cevap vermediğini göstermek için birkaç ABD’li yetkiliye yaptırım kararı aldık. Hükümetimi hukuki sürece müdahale etmeye zorlamaya çalışmak anayasamıza ya da ortak demokratik değerlerimize uygun değildir. Türkiye zaman belirledi ve ABD dinlemezse bir kez daha kendi göbeğini kendi kesecek. 1970’lerde Türkiye, Washington’ın itirazlarına rağmen Kıbrıs Rumları tarafından Türk kökenlilere karşı uygulanan soykırımı engellemek için Kıbrıs’a girdi. Son zamanlarda Washington’ın Suriye’nin kuzeyinden gelen milli güvenlik tehditleriyle ilgili bizim endişelerimizin ciddiyetini anlayamaması, DEAŞ’ın NATO sınırlarına erişimini kesen ve YPG’yi Afrin kentinden çıkaran iki askeri operasyonla sonuçlandı. Bu durumlarda olduğu gibi milli çıkarlarımızı korumak için gerekli adımları atacağız.
NATO ORTAĞINIZI BİR PAPAZA DEĞİŞİYORSUNUZ
Partisinin Rize İl Başkanları toplantısında da konuşan Erdoğan yine ABD’yi hedef aldı: Bu millet düştüğü yerden çok güçlü kalkar. Traş edilen sakal çok daha güçlü çıkar. Onların doları varsa bizim Allah’ımız var. Yastığınızın altında dolarlar varsa, altınlar varsa çıkarın. Bunlar o dilden anlıyor. Tehdit diliyle bu milleti yola getiremezsiniz. Biz hukuk dilinden anlarız. ABD’ye sesleniyorum. Siz NATO’daki ortağınızı bir papaza değişiyorsunuz. Biz adaletin gereğini yaparız. Bugüne kadar adaletten taviz vermedik, vermeyeceğiz.