Düzce AK Parti İl Kongresi'nde CHP'ye yüklenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu'nu ağır sözlerle eleştirdi. Kılıçdaroğlu'nun açıkladığı belgelerin her defasında yalanlandığını söyleyen Erdoğan "Ana muhalefetin başındaki zatın garip garip şeyleri oluyor. Oturduğu koltuğa gelişi dahi şaibeli olan bu zatın, ülkemiz aleyhine olan her ihanetin arkasından çıkması tesadüf olamaz. Sanıyorum kendisini birileri özel olarak görevlendirdi" diye konuştu.
İşte Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar:
Düzce bugün yine bir başkasın. Sizleri selamların en güzeliyle selamlıyorum. Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun. Hamdolsun Düzcemizin altıncı olağan kongresinde salonun içi tıklım tıklım dolu ama taştı rahmet deryası dışarısı da maşallah 10 binleri aştı. Dün Sinop da böyleydi, maşallah Kastamonu da böyleydi.
Ve bu yolculuk nereye? 2019’un Mart’ına, 2019’un Kasım’ına. İnşallah gerek önümüzdeki yerel seçimlerde, gerek 2019 başkanlık ve parlamento seçiminde AK Parti olarak ülkemizin yeniden dönüşüm ve değişimini çok açık, net demokratik inkilapla sandıklarda gerçekleştireceğimize inanıyorum. Buna var mıyız? Ana kademe olarak var mıyız? Kadın kolları olarak var mıyız? Gençler var mıyız? Tamam inşallah. Ne dedik yola çıkarken, uzun ince bir yoldayız. Gidiyoruz gündüz gece. Gideceğiz gündüz gece inşallah. Ne dedik durmak yok, yola devam. Düzce bu yolculukta her zaman yanımızda oldu. Bizi hiç yalnız bırakmadı. Sizler de aynı şekilde Düzce’nin yanında olduk.
Hiçbir zaman Düzce’yi yalnız bırakmadık. Şu 15 yılda Düzcemize yaptığımız yatırımların toplam tutarı 9 katrilyon. İnşallah bununla iş bitmedi. Bu yatırımlar yine devam edecek. Bizler bir deprem bölgesi olar Düzce’yi yalnız koymadık. Düzce’de üniversite yaptık. Düzce’deki üniversitenin şu anda öğrenci sayısı katlaya katlaya gidiyor. Bu ayrı bir zenginlik. İnşallah daha iyi olacak. Her yönüyle daha iyi olacak.
"ÇAMUR AT, TUTMAZSA İZ BIRAKIR"
Fakat hasımlar bizi hazmedemiyor. Onun için tek silahları var. İftira, yahu iftirayla bir yere gidilmez. Dürüstlükle bir yere gidilir. Fakat onlar ne kadar iftira atarlarsa atsınlar, çamur at tutmasa iz bırakır mantığıyla bir yere varılmaz. Onların dedeleri varamadı ama bizim dedelerimiz vardı. İnşallah yine varacağız. Bizi bölmek, parçalamak isteyenler şunu bilecekler. Bizim rabiamız var. Bu rabiada neler var. Tek millet, Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle 80 milyon tek millet. Biz birbirimizi niçin seveceğiz. Parası pulu olduğu için makam mevki sahibi olduğu için mi? Hemşehrim akrabam olduğu için mi? Yaradılanı yaradandan ötürü seveceğiz. Rabbim bizi kabileler halinde yarattı. Kabileler değil üstünlük sebebi. Üstünlük sebebi Allah’a kim daha yakınsa en üstün odur. Bizim inancımızda durum budur. Olaya böyle bakacağız ve yolumuza da böyle yürüyeceğiz. Tek bayrak, işte bayrağımız.
"HALA BİR ŞEYLER ALMAK İSTİYORLAR"
"Sudan’da da bayrağımız dalgalandı mı? Çad’da bayrağımız dalgalandı mı? Oranın gençlerinin elinde bayraklarımız var mıydı? Sizi ne kadar seviyorlar anlayın. Sudanlısı da seviyor Çadlı’sı da. Çünkü biz onları ayırmadık. Onlara biz Afrikalı koy bir kenara diye bakmadık. Onları ötelediler biz ise kucakladık. Bizi kucaklayanlar da artıyor. Göreve geldiğimizde Afrika’da 12 büyükelçiliğimiz vardı. Şimdi 41 büyükelçiliğimiz var. Her yerinde olacağız. Ve bütün Afrika ile bu münasebetlerimizi geliştireceğiz. Bayrağımızın rengi şehidimizin kanından geliyor, hilal bağımsızlığımızın ifadesi, yıldız şehitlerimizin ta kendisidir. İşte Düzce’de de şehitlerimiz var.
Gölbaşı’nda bir şehidimiz var. Allah rahmet etsin. Tüm ailesini rabbim cennetinde Ufuk’u ile kavuştursun. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. İşte toprak, bu toprakların uğurunda ölenler olduğu için bunlar arazi kalmadı, bunlar vatan oldular. Eğer ölen olmazsa vatan olmaz. Şehitler olduğu için, şehit kanlarıyla yoğurulduğu için bu topraklar bize vatan oldu. Biz 18 milyon kilometrekarelik bir vatandan küçüle küçüle 780 bin kilometrekareye geldik. Neydik ne olduk. Bunu da bilelim. Tarihimizi de bilelim. Payitaht’ı izliyorsunuz değil mi? Orada görüyorsunuz. Hala bir şeyler almak istiyorlar. Asla. Ve 780 bin kilometrekarelik vatan toprağında birileri yok paralel devlet yapılanmasıymış yok orada bilmem ne devleti kuracaklarmış. Asla. Buna teşebbüs edenlerin karşısında biz askerimizle, polisimizle, jandarmamızla, güvenlik güçlerimizle F-16 oluruz. Helikopterlerle üzerine gideriz, tank oluruz, top oluruz inlerine kadar kovalarız onları. Bir haftada 75 tanesi gitmiş, öbür hafta 100 tanesi gitmiş.
Durmak yok yola devam. İnlerine kadar, sıfırlayacağız bunları. Benim vatandaşımın, halkımın huzurunu bozamayacaklar. Huzurumuza musallat olanlar bedelini ağır ödeyecekler. Tek devlet, Türkiye Cumhuriyeti Devletinden başka devletimiz yok. Kimse yok paralelmiş, şuymuş buymuş yok, tek devlet. Bunun için azmimiz var. Peki ne yapacağız, bir olacağız.
AK Parti teşkilatlarımızın kıymetli mensupları sizleri en kalbi duygularımla, hasretle muhabbetle selamlıyorum. Buradan tabiatı güzel, suyu güzel şehrin tüm ilçelerindeki vatandaşlarıma selamlarımı iletiyorum. Bir şeye özellikle teşekkür etmek istiyorum. 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 74 ile şahsıma teveccüh gösterdiniz. 16 Nisan'da ile yüzde 71 ile 'evet' dediniz. Rabbim yol arkadaşlığımızı daim eylesin. Düzce teşkilatımızda görev alan tüm kardeşlerime emekleri, gayretleri için şükranlarımı sunuyorum.
Düzce Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanımızın izinden gidiyor. Yeni yapılan derslik sayısı 1810'a yükselmiş. 300 yataklı hastanemiz de hizmete girmiş. Deprem kuşağında bulunan Düzce için sağlıklı yapılaşma çok önemli. 15 yılda 9 milyar liralık, yani 9 katrilyonluk yatırımla Düzce'yi Bolu Dağı ile Sakarya Irmağı arasına sıkışmış şehir olmaktan çıkartıp başlı başına bir marka haline getirdik.
Önümüzde aşmamız gereken yeni bir imtihan daha bulunuyor. Bu, 2019 seçimleridir. Tam bir seferberlik ruhu ile 2019'a hazırlanmak zorundayız. Kongrelerimizi ben bu şahlanışın bir işaret fişeği olarak görüyorum. Bugün Düzce'de bunu görüyorum. Siyasi hayatımda ben bu tür kongreler yaşamadım ama şimdi yaşıyorum.
"BERABER OLDUĞUMUZ ARKADAŞLARIN OLMASI BİZİ ÜZDÜ"
16 Nisan'da ne oldu gördünüz. Birileri 'hayır' kampanyası sürdürdü. Beraber olduğumuz arkadaşların olması bizi üzdü. Hiç önemli değil. Kişi sevdikleri ile beraber haşrolacaktır. Siyaset boşluk kabul etmez. Birileri gider bizi binbir yalanla başka türlü anlatır. Birileri gider, Bolu Dağı Tüneli'ni patateslerle doldurmaya, doğalgazla doldurmaya çalışır. Fakat biz bu aklı evvellere işin doğrusunu anlattık. Bolu Dağı'nın nasıl geçileceğini gösterdik. Şimdiden çalmadık kapı, sıkmadık el, dokunmadık yürek bırakmayacak, bu şekilde çalışmalara başlayacağız.
Burada adeta biz kesrette vahdeti yaşıyoruz. Zira biz yaratılanı yaratandan ötürü sevdik.
15 Temmuz'da Gölbaşı Özel Harekat Merkezi'nde alçakça şehit edilen Düzce'li Emniyet Müdürümüz Ufuk Baysan'a ve tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Gazilerimize sağlık ve afiyet diliyorum.
Ülkemiz büyüdükçe yakın tarihimizin puslu hadiselerini tartışabileceğimize inanıyorum.
Asırlardır olduğu gibi bugün de vatanımızı korumak için gözümüzü kırpmadan şehadete yürüyecek cesarete sahip olduğumuzu gösterdik gösteriyoruz. Şunu unutmayın; Türkiye büyüdükçe, maruz kaldığımız tehditlerin çapı da büyüyor. Eskilerin dediği gibi, büyük başın derdi büyük olurmuş. Biz zillete asla rıza göstermeyiz. Biz beşer planında hiçbir gücün karşısında eğilmedik. Biz haksızlık karşısında sessiz kalamayız. Tehditler ne kadar büyük olursa olsun mücadeleden asla vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz.
En güçlü çıkış ve askeriyede de bunu hep öğretirler, savunma taarruzdur. Biz de bunu yapıyoruz. Ülkemize yönelik tehditlerin büyüklüğüne bakınca biz de diyoruz ki ne güzel, demek ki bizi böyle görüyorlar, bizden bu derece çekiniyorlar. İnançla, azimle çalışarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı kazandık. Partimizi kurup ilk seçimde 16 ayda iktidara geldik. Aynı tarihlerde benzer şartlara sahip olduğumuz ülkelere bakmak lazım. Bizim 3 kat büyüdüğümüz dönemde onlar ancak yüzde 20-30 seviyesinde büyüme gösterdiler.
"HİÇ DURMADAN YÜRÜYORUZ"
Şair ne diyor? "Yüyüyeceksin, millet yürüyecek arkandan" diyor ya. İşte biz de hiç durmadan yürüyoruz. Milletimiz de bizim yalnız bırakmadı, hep destekledi. İşte 15 Temmuz gecesi milletimize çağrıyı yaptık mı? Yaptık. Caddelere, meydanlara dedik mi? Dedik. Benim milletim çıktı mı, yürüdü mü? Birisi de vardı ki o adresi şaşırdı. Bir televizyon kanalında kendisine soruyorlar, siz niye yoktunuz diyor. Bana da haber verseydi Cumhurbaşkanı ben de gelirdim diyor. Biz çağrımızı millete yaptık, biz milletimize meydanlara, caddelere yürüyün dedik, milletin yürüdü. Demek ki bu beyefendi milletin bir ferdi değildi. O da havaalanına geldi, tanklar var on binler var. Ama o adamlarını FETÖ'cülere gönderdi. Beraber çalışıyorlar ya, görüşmeden sonra Bay Kemal'e yol açıldı. Yol açıldıktan sonra kendisine ayrılan araca bindi Bakırköy'e gitti. Oteller kapalıymış, Belediye Başkanı'nın evine gitti. Bunların hepsi kayıtlarda var mı? Var. Televizyon kanalında darbeyi takip ediyor. 1.5-2 civarı biz de Atatürk Havalimanı'na iniyoruz. F-16'lar, helikopterler uçuyor, hamdolsun milletimiz geldiler. Biz onların arasında terminale giriyoruz ve orada basın toplantımızı yapıyoruz. Bak ne diyor? O diyor zaten manevracı Kemal'dir diyor. İlginç olan şey şu. Biz basın toplantımızı yaptık, Valimiz, 1. Ordu Komutanımız geldiler ve oradan saatlerce, 16 saat bütün operasyonları yönettik. Ne diyor kendisi bir darbe olduğu zaman tankların karşısına ilk önce ben çıkarım. Tankların karşısına çıktı, hemen yanlarından sıyrışıp Bakırköy'e geçti. Ben bu millet aşık olmayayım da kime aşık olayım ya? Biz bu vatan için bu millet için fedai can etmeyeceğiz de neresi için fedai can edeceğiz. Bugün artık millete can borcumuz var. Bunun içim var gücümüzle çalışıyoruz.
"BİRİLERİ TARAFINDAN ÖZEL OLARAK GÖREVLENDİRİLDİ"
Ana muhalefetin başındaki zatın garip garip şeyleri oluyor. Oturduğu koltuğa gelişi dahi şaibeli olan bu zatın, ülkemiz aleyhine olan her ihanetin arkasından çıkması tesadüf olamaz. Sanıyorum kendisini birileri özel olarak görevlendirdi. Ana muhalefetin potansiyelini heba etme konusunda gösterdiği gayretlere baktığımızda başka bir izah bulamıyoruz. Bu zatın yüzü bir kez olsun kızarmadı ya. Foyasını ortaya çıkardığımz halde bir gün dahi utanmadı. Çok da pişkin. Biz bu iğrenç tavrı FETÖ'cülerden çok iyi tanıyoruz. Önlerine konan tüm delillere rağmen ısrarla yapmadık, etmedik, görmedik diyorlar. Bu zatın yüzsüzlüğü ile aynı.
CHP'nin başındaki zat o koltuğa oturduğundan beri aynı yalanları söylüyor ama her seferinde bu defa iktidar olacağız diyor. Aynı şeyi yapıp farklı sonuçlar çıkmasını beklemenin ne anlama geldiğini bilenler bilir. Fakat, azim farklı şeydir, akıl tutulması başka şeydir. Bir ara çıktı, "Cumhurbaşkanı ve ailesi yurt dışındaki bir takım hesaplara milyonlarca dolar para gönderdi" dedi. Paçavraları sallayarak "Delilleri bu" dedi. Bir ara da şahsımın İsviçre'de hesapları olduğu yaygarasını koparttı. Görevden çekilmeyi karşı teklif olarak söyledim. İspat edemezsen sen çekileceksin dedim, çekilmedi. İspat etti mi? Etmedi. "Erdoğan'ın Baykal'ın kasetini izlediğini gördüm" dedi. "Böyle bir şey hatırlamıyorum" dedi.
"TUVALETLERİN ALTINDAN OLDUĞUNU SÖYLEDİ"
Şu anda Bakan olan bir belediye başkanımıza iftiraları yüzünden ödediği iftiraların haddi hesabı yok.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki tuvaletlerin klozetlerinin altın olduğunu söyledi. Bir kere zar zor geldi, klozetleri gösteremedim, zira sayın Bahçeli de yanımızdaydı ayıp olur diye. Bu kişi çamur at tutmazsa da izi kalır taktiği ile hareket ettiği için yüzünde kızarma emaresi göremedim.
İftiralarla ilgili davalar açıldı, yargıda bütün akrabam, hepsi yüzleşecekler. Bundan sonra kolay kolay af yok.
15 Temmuz mücadelesine şehitlerimize dil uzatmaya başladılar. Kurtuluş Savaşımız sırasında da birileri bu kutlu mücadeleye saldırıyorlardı. 15 Temmuz'a saldırmakla, Çanakkale Savaşımıza dil uzatmak arasında fark yoktur. Açık söylüyorum, 15 Temmuz gecesi Bay Kemal'in takımı, bizlerle beraber, MHP'li kardeşlerimizle beraber yürümediler. Bay Kemal'in takımı ortalıkta yoktu. Onlar tam aksine Bağdat Caddesi'nde tankları alkışlıyorlardı. Biz de bu mandacı kafayı, bu mankurtları çok iyi biliriz. Bu ana muhalefeti biz nasıl ciddiye alacağız.
"BİZ SAYIN BAHÇELİ İLE BU YOLDA YÜRÜDÜK, YÜRÜMEYE DEVAM EDİYORUZ"
Yenikapı'da bir davet yaptık. Son ana kadar olumlu cevap veremedi. Son anda dayanamadı, geleceğini söyledi. Barış kardeşlik sürecini hemen gölgelemeye kalktılar. Biz şu anda sayın Bahçeli ile bu yolda yürüdük yürümeye de devam ediyoruz. Milletimiz böyle bir ana muhalefeti nasıl ciddiye alsın.
"HAYIRDIR, BU TEPKİSELLİK NEREDEN ÇIKTI?"
Bizi asıl üzen, böyle bir zatla, böyle bir parti ile aynı istikamette güya siyaset yapanları görüyor olmamızdır. En küçük tepkilerini görmediğimiz kişiler olur olmaz konularda konuşmaya başladı. Hayırdır bir anda bu hız, bu tepkisellik nereden çıktı? Bu bozgunculuk merakının sebebi nedir? Bize yakışan birlik olmaktır, beraber olmaktır. Dayanışma içinde olmak gerekir.
Miladi takvime göre 2018 yılına giriyoruz. Öncelikle milletimizin ve tüm insanlığın yeni yılını tebrik ediyorum.
BM'DEKİ TARİHİ KUDÜS OYLAMASI
Kudüs konusunda haklı olduğumuzu biliyorduk ve Allah'ın izni ile kazandık. İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanı olarak yaptığımız çağrıya güzel bir ilgi oldu, tek tek liderleri aradım. Hıristiyan dünyasından sayın Papa hazretlerini de aradım. Daha sonra teşekkür için de aradım. Aynı şekilde sayın Putin'i de destek için aradım. Avrupa'yı, Almanya liderini, Fransa, bunların hepsini aradım. Bağlantısızlar liderini de aradım. Kral 2. Abdullah ile beraber çalışma içine girdik. Liderleri aradık ve bu mücadeleden sonra da 128 ülke yanımızda yer aldı. 8 ülke Amerika ile beraber hareket etmiş oldu. Kimler onlarla beraber oldu, nüfusu 15 bin, 20 bin, 25 bin. Alma mazlumun ahını çıar aheste aheste. Amerika BM'ye verdiği desteği çekiyormuş, hani sen demokrattın? Her şey senin istediğin gibi olursa demokratsın, istediğin gibi olmazsa demokrasiden vazgeçiyorsun. Bunun tanımı farklıdır bizim lügatimizde de ben ona girmeyeceğim.