Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları şu şekilde;
"MÜNBİÇ'TE 1000 YPG'Lİ VAR"
Erdoğan, “Şu anda Münbiç’te, bizdeki rakamlar itibariyle bin PYD/YPG'li var. Yok diyenler var ama, bizdeki bilgilerde sayı bu. Şehrin nüfusunun yüzde 85-90'ı Sünni Araplardan oluşuyor. Oranın gerçek sahiplerinin kim oldukları belli. Bugün gelinen nokta itibarıyla, Rusya da Amerika Birleşik devletleri de PYD/YPG'li’nin Münbiç'i boşaltılacağını söylüyorlar. Temennimiz odur ki boşaltılır ve Fırat'ın doğusuna bunlar gönderilir” şeklinde konuştu.
Suriye'de Türkiye'nin hedefinde terör örgütlerinin olduğunu belirten Erdoğan, "İdlib'de, Münbiç'te, Fırat'ın doğusunda güvenlik ve istikrarı sağlayacak kabiliyetteyiz" dedi ve sözlerine şöyle devam etti “PYD/YPG konusundaki pozisyonumuz da açık ve nettir. Biz Suriye’deki Kürt kardeşlerimizin güvenliğini herkesten daha fazla önemsiyoruz. Yani, bu konuda terör örgütü PYD/YPG ile Kürt kardeşlerimizi aynı kefeye koymanın izah edilir hiçbir yanı yoktur.”
"ADANA MUTABAKATI ÖNEMLİ BİR ADIMDI"
Gündemde Putin'in hatırlattığı Türkiye ve Suriye arasında 1998 yılında imzalanan Adana Mutabakatı da vardı. Erdoğan konuyla ilgili şu açıklmaları yaptı:
"Bizim buradaki konumumuz hiçbirine benzemiyor ki. Suriye ile 911 kilometre sınırımız, ortak tarihimiz var. Evlilikler yapmışız. En son baba Esed döneminde 1998’de imzalanmış bir Adana Mutabakatı var. PKK terör örgütünün mensuplarının bize teslim edilişini, terörle mücadeleyi ele alan bir mutabakat. Önemli bir adımdı. Nitekim Sayın Putin de özellikle gündeme getirdi; “Adana Mutabakatı önemli bir konu. Türkiye bunu işlemeli” dedi. Bunun Türkiye’nin bölgedeki ağırlığını hissettirebileceği önemli bir anlaşma olduğu kanaatindeyim. “Türkiye’yi buraya kim davet etti” diyenlere karşı, o mutabakatı masaya getirmemiz lazım. Altında baba Esed’in yetkililerinin imzası var. Türkiye adına da o dönemdeki Dışişleri Müsteşar Yardımcımız Büyükelçi Uğur Ziyal’ın imza koyduğu bir mutabakat; ki Uğur Bey benim Başbakanlık dönemimde de müsteşarlık yaptı.
Biz Suriye’nin terör unsurlarından arındırılması için tüm aktörlerle temas halindeyiz. PYD-YPG’nin Münbiç’i boşaltmasını Rusya ile de konuşuyoruz. Münbiç’i temizledikten sonra hedefimiz Münbiç’in yerli halkının oraya yerleşmesini sağlamak. Rakka’da ABD’de büyük yanlış yaptı. O yanlışının bedelini de ağır ödedi. ABD bizim teklifimize evet demiş olsaydı Rakka çoktan alınmış, buradaki göç ve insan kaybı ortadan kalkmış olacaktı."
"ASTANA RUHUNUN CANLI TUTULMASI ÖNEMLİ"
Astana sürecini sona erdirme gayreti içinde olanlara dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye'de henüz son düzlüğe girildiğini hissetmiyoruz. Orada halen bayağı iş var diye düşünüyorum. Biz Astana sürecini sona erdirme gayreti içinde olanlara karşı sürecin önemi üzerinde duruyoruz. Astana ruhunun canlı tutulması önemlidir. Suriye'de anayasa komisyonu meselesi var. Bu konuda birileri ipe un seriyor. Birileri biz burada varız, siz yoksunuz havasında” şeklinde konuştu.
RUSYA İLE VİZE SERBESTİSİ
Türkiye ile Rusya arasında vizesiz seyahat konusunda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan sürecin son aşamaya geldiğini belirtti, "Putin'in imzasını bekliyor" açıklamasını yaptı.
"HEP BERABER MEYDANLARA ÇIKACAĞIZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan Moskova dönüşü, “YSK’nın açıklaması ile 18 Şubat’tan sonra biz de ikinci aşamaya geçeceğiz. Kampanya burada yerelleşme sürecine giriyor. Çalışmalar iyi gidiyor. YSK takvimine göre 23 Şubat’ta mitinglerin başlaması var. Sonra hep beraber meydanlara çıkacağız. Televizyon programları vesaire hepsi yürüyecek. Temennim odur ki inşallah 31 Mart akşamı ülkem güler, ülkem sevinir. İnşallah layık olanlar yerel yönetimlerde iş başına gelir” açıklamasında bulundu.
"FAZIL SAY KENDİNİ DÜNYAYA İSPATLAMIŞ, BİZE DÜŞEN İFTİHAR ETMEK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a davetli olarak gittiği Fazıl Say konseri de soruldu. "Fazıl Say, kendini, bulunduğu alanda dünyada ispat etmiş bir arkadaşımız, kardeşimiz. Bize düşen nedir? Bununla iftihar etmektir" dedi, sözü sanat ile ilgili projelere getirdi.
"GİZLİ KALMIŞ ŞEYLER VAR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Harbiye Kongre Merkezi’nin yanında Cemal Reşit Rey’i yaptık. Onu biz yıkarken her tarafı ayağa kaldırdılar. Dedik ki daha güzelini, daha büyüğünü yapıyoruz, biraz sabırlı olun. Türkiye’nin opera binası yoktu. Harbiye Kongre Merkezi 3 bin kişilik bir yarı opera binasıdır. Bizde gizli kalmış öyle şeyler var ki. Sultanahmet’te at meydanı denir. Tarihi kayıtlara baktığımız zaman orada millet bahçesi var. Düşünebiliyor musunuz? Şimdi biz onları meydana çıkaracağız. Bunları meydana çıkarmak bir aşk işidir” dedi.