Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi, dört yıldır Edirne F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan, eski HDP eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'la ilgili, bir önceki yaptığı duruşmayla ilgili kararını açıkladı.
AİHM Büyük Daire 2’ye karşı 15 oyla, Demirtaş’a yönelik ağır hak ihlalleri olduğuna hükmetti. Türkiye, ilk kez AİHM Büyük Daire tarafından, siyasi nedenlerle tutuklama kararı verildiği gerekçesiyle mahkum oldu. Türk yargıç Saadet Yüksel, karara muhalif kaldı.
'DERHAL TAHLİYE EDİLMELİ'
Büyük Daire, daha önce verilen AİHM kararından sonra yaşanan gelişmeleri özetleyerek, Demirtaş’ın derhal tahliye edilmesi gerektiğini de vurguladı.
60 BİN EURO TAZMİNAT
Bunun yanı sıra Demirtaş'a üç ay içerisinde 60 bin 400 euro tazminat ödenmesine hükmedildi. AİHM, Türkiye'nin tüm itirazlarını reddederken; birçok itiraz oy birliği ile bazıları da çoğunluk kararı ile reddedildi.
DEMİRTAŞ: ADALET SİSTEMİNİN ÇÖKERTİLDİĞİNİN TESCİLİDİR
Kararın ardından açıklama yapan Demirtaş, "Bu karar, Türkiye'de hukuk ve adalet sisteminin bizzat hükûmet eliyle çökertildiğinin tescilidir. Dört yıldır hukuk dışı bir şekilde siyasi rehine olarak içeride tutulmama rağmen bu karar beni sevindirmemiş, mutlu etmemiştir. Aksine üzgünüm. Çünkü ortadan kaldırılan demokrasinin, yok edilen hukukun ve adaletin faturasını sadece ben ödemiyorum, 83 milyon yurttaşımız en ağır şekilde ödüyor" ifadesini kullandı.
Demirtaş'ın açıklaması şöyle:
15 ay önce Strasbourg'da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Daire'de 17 farklı ülkenin yargıçları önünde yapılan açık duruşmada, AKP hükümeti benim yasal temsilcilerim tüm iddia, delil ve savunmalarını ortaya koydular. AKP hükümetini Almanya'dan bir hukukçu temsil ederken, beni tümüyle Türkiyeli bir heyet savundu.
"BİZİ İÇERİ ATANLARIN AĞIR SUÇLAR İŞLEDİĞİ KESİNLEŞMİŞ OLDU"
Bu duruşmanın kararı nihayet bugün açıklandı. Kararın teknik, hukuki detaylarını avukatlarım daha sonra tek tek izah edeceklerdir. Ancak kesin olan şudur ki; altı yıldır benim ve arkadaşlarım hakkında yürütülen sözde yargı faaliyetlerinin tamamının siyasi amaçlı olduğu, hukuki olmadığı, bizim suçsuz olduğumuz, bizi içeri atanların ise ize karşı siyasi kumpas kuracak kadar ağır suçlar işledikleri kesinleşmiş oldu.
Bu karar, Türkiye'de hukuk ve adalet sisteminin bizzat hükûmet eliyle çökertildiğinin tescilidir. Dört yıldır hukuk dışı bir şekilde siyasi rehine olarak içeride tutulmama rağmen bu karar beni sevindirmemiş, mutlu etmemiştir. Aksine üzgünüm. Bu karardan dolayı gerçekten üzgünüm. Çünkü ortadan kaldırılan demokrasinin, yok edilen hukukun ve adaletin faturasını sadece ben ödemiyorum, 83 milyon yurttaşımız en ağır şekilde ödüyor. (Zevk, sefa, şatafatla yaşamaya devam eden bir milyon kişiyi bilerek saymıyorum.)
"ÜLKESİNİ TERK ETMEK ZORUNDA KALANLAR ADINA ÇOK ÜZGÜNÜM"
İşsizlik, açlık, yoksulluk nedeniyle canlarına kıyan insanlar adına üzgünüm. Çöpten veya pazar artıklarından beslenmek zorunda kalan yüz binlerce kardeşim adına üzgünüm. Üzgünüm çünkü milyonlarca çiftçi, esnaf, sanayici iflas etmiş durumda. On milyonlarca işsiz adına, açlık sınırının altında yaşam mücadelesi verenler adına üzgünüm. Demokrasi ve barışın yokluğundan nefessiz kalanlar adına, ülkesini terk etmek zorunda bırakılanlar adına çok üzgünüm.
Seçimi kazanıp koltuklarını korumak için bizleri cezaevinde tutarak hukuku ayaklar altına alıp ekonomiyi çökertenler keyiflerinden taviz vermezken, açlıktan kendini yakanlar adına üzgünüm. Keşke bedeli sadece ben ve arkadaşlarım ödeyebilseydik. Keşke bu ağır faturayı, tüm toplumun geleceğini karartacak şekilde herkese ödetmeselerdi. Kendimden çok halkım için, sizler için üzgünüm.
"BEN HALKA GÜVENİYORUM"
Ancak üzgün olduğum kadar da umutluyum. Çünkü ben halka güveniyorum. Demokrasi için el ele veren ve her geçen gün sayısı katlanan on milyonların gücüne güveniyorum. “Madem bu ülke hepimizin, madem bu Cumhuriyet hepimizin, o halde Türk, Kürt demeden, Alevi, Sünni demeden, el ele, bu toprakları cennet yapacağız” diyenlere inanıyorum. İktidar ve ortaklarının akılalmaz korkunçluktaki nefret dillerine kulaklarını tıkayıp, onlara gözlerini kapayıp barışın, sevginin ve kardeşliğin dilini konuşanların o güzel yüreklerine güveniyorum. Umutluyum. Çünkü ben, halkı aptal yerine koyanlara büyük bir ders verileceğini, hepsinin tarihin tozlu raflarına kaldırılacağını biliyorum.
Az kaldı. Üzülün, öfkelenin ama çalışın, çabalayın, mücadele de edin ve umudunuzu asla yitirmeyin. Unutmayın, mutlaka kazanacağız!
Son olarak, bu hukuki ve siyasi mücadeleye büyük katkı sunan HDP Genel Merkezine, Eş Genel Başkanlarımız Pervin Buldan ile Mithat Sancar’a ve milletvekillerimize, il ve ilçe örgütlerimize, dayanışma gösteren herkese çok teşekkür ediyorum. AİHM hazırlık ve savunma aşamalarında sadece bilgi, birikim ve deneyimlerini değil, yüreklerini de ortaya koyarak beni temsil etme zarafetini gösteren Prof. Dr. Başak Çalı, Av. Benan Molu, Av. Ramazan Demir, Av. Mahsuni Karaman, Av. Dr. Kerem Altıparmak, Av. Aygül Demirtaş Gökalp ve Av. Deniz Gedik’e şükranlarımı sunuyorum.
Ayrıca yerel mahkemelerde halen büyük bir fedakarlık ve emekle savunmanlığımı sürdüren tüm avukat arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Hepsi sağ olsunlar, var olsunlar. Sizlere de en içten selamlarımı, sevgilerimi gönderiyor, saygılarımı sunuyorum."
'DEMİRTAŞ'IN AVUKATLARINDAN İLK AÇIKLAMA'
HDP eski eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın avukatları AİHM'in vermiş olduğu karar üzerinde ortak bir metinde "AİHM Büyük dairesi 22 Aralık 2020 tarihli kararıyla 4 Kasım 2016 tarihinde tutuklanan müvekkilimiz Sn. Selahattin Demirtaş'ın muhalif bir siyasetçi olarak siyasi amaçlara ve hukuka aykırı bir şekilde tutuklandığına karar vermiş ve Demirtaş'ın derhal serbest bırakılmasını talep etmiştir. Sadece Türkiye için değil Avrupa Konseyi için tüm devletler açısından pek çok ilki barındıran ve AİHM tarihinin en ağır kararlarından biri olan bu karar doğrultusunda müvekkilimizin derhal serbest bırakılması ve beraat etmesi gerekmektedir." açıklamasında bulundular.
NE OLMUŞTU?
AİHM, 2018’de verdiği kararda, Türkiye’nin hak ihlali yaptığına hükmetmiş, Demirtaş’ın, siyasi nedenlerle cezaevinde tutulduğunu belirterek, ilk kez Türkiye’yi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) konuya ilişkin 18. maddesinden mahkum etmişti.
Karara rağmen, tahliye edilmeyen Demirtaş hakkında önce İstanbul’daki bir başka davasında verilen ceza onandı. Bu cezaya ilişkin infaz süresini tamamlayan Demirtaş, AİHM’ye taşıdığı ana dava dosyasında da var olan Kobani olayları nedeniyle açılan ayrı bir soruşturmadan yeniden tutuklandı. Ana davada ise bu tutuklama kararının hemen ardından tahliye kararı verildi.
AİHS'in 18 maddesi şöyle: "Bu Sözleşmenin hükümleri gereğince, sözü edilen hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamalar ancak öngörülen amaçlar için uygulanabilir."
18. maddeden daha önce Azerbaycan ve Gürcistan için ihlal kararı verilmişti.