Türkiye ve küresel piyasalara ilişkin değerlendirmede bulunan Şimşek, Türkiye'de siyasi belirsizliğin azaldığını söyledi. Milletin çok güçlü bir şekilde, siyasi istikrar ve reformdan yana tavır koyduğunu dile getiren Şimşek, küresel ekonomik görünümde ise bazı sıkıntıların olduğunu ifade etti.
"Muhtemelen Amerikan Merkez Bankası (Fed), faizleri uzun bir süreden sonra bu ayın ortasında ilk kez artıracak" diyen Şimşek, İngiltere Merkez Bankasının da büyük olasılıkla yılın ikinci çeyreğinde bunu takip edeceğini kaydetti.
Küresel olarak bakıldığında, faizlerde bir normalleşme sürecinin başlayacağını aktaran Şimşek, bunun gelişmekte olan ülkeler için iyi bir haber olmadığını vurguladı. Şimşek, söz konusu gelişmelerin, para akışının yönünü değiştirebileceğine dikkati çekerek, "Yani bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde, örnek olarak söylüyorum... Dolar likiditesinde bir miktar sıkışma, bir miktar sıkıntılar yaşanabilir. Bu, önemli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor" dedi.
Diğer önemli sorunun ise Çin'de görüldüğüne işaret eden Şimşek, bu ülkenin uzun yıllardır süren hızlı büyümesinin yavaşladığını söyledi. Bunun, küresel ekonomi için olumsuz bir gelişme olduğunu ve emtia fiyatlarının olumsuz etkilendiğini belirten Şimşek, Çin'in gelecek dönemde kontrollü bir şekilde iç talebi canlandırıp, sadece yatırım ve ihracat eksenli olmaktan çıkıp, daha dengeli modele geçmesi gerektiğini ifade etti.
Türkiye pozitif yönde ayrışacak
Mehmet Şimşek, tüm bu gelişmelere rağmen siyasi istikrar ve yapılacak reformlar sayesinde Türkiye'nin pozitif yönde ayrışacağını bildirdi. Türkiye'nin, 2015'i tüm belirsizliklere rağmen iyi bir performansla kapattığını dile getiren Şimşek, şunları kaydetti:
"Türkiye yüzde 3-3,5 arasında büyüyecek. Bu, Çin ve Hindistan hariç gelişmekte olan ekonomilerin 1,5 katı hızla büyüme demektir. İkincisi, cari açık öngördüğümüzden daha hızlı daralıyor. Biz milli gelire oranla cari açığı yüzde 5,4 öngörmüştük. Cari açık bu sene muhtemelen yüzde 4,7 civarı olacak.
Enflasyon beklediğimizden biraz yukarıda. Bir tek olumsuz husus bu ama yaklaşık 830 bin vatandaşımıza yeni iş, aş imkanı sağladık. Genel devlet dengesine baktığınız zaman Türkiye'nin bütçesi dengededir, yani sıfır açık bir bütçe, iki seçime rağmen. Şimdi bu büyük resme baktığınız zaman Türkiye, büyümede hiç de ihmal edilmeyecek bir performans ortaya koymuş."
2016'da yüzde 4 veya biraz daha üzeri büyüme ihtimali yüksek
Gelecek yıla ilişkin beklentilerini de açıklayan Şimşek, Türkiye'nin 2016'da yüzde 4 veya biraz daha üzerinde büyüme ihtimalinin son derece yüksek olduğunu bildirdi.
Enflasyonun ise belki 2016'nın ilk başlarında yüksek seyretmeye devam edeceğini anlatan Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bir miktar asgari ücretteki artışın etkisi olacak fakat yine de biz, önümüzdeki yılın sonu itibarıyla yüzde 5 ile 7 aralığına ineceğini ümit ediyoruz. İstihdam sağlamaya devam edeceğiz. Cari açık, Rusya şokuna rağmen düşmeye muhtemelen devam eder. Rusya şoku yaşanmasaydı, cari açık milli gelire oran olarak yüzde 4'lerin altına inerdi. Şimdi değerlendirme yapacağız.
Dolayısıyla Türkiye için büyük resme baktığınız zaman bu zor konjonktüre ve çok zor jeopolitik atmosfere rağmen Türkiye'nin 2016 yılında diğer gelişmekte olan ülkelere oranla pozitif yönde ayrışacağını umuyorum, bekliyorum. Bunun da temelinde siyasi istikrar ve reform var."
Para politikasında öngörülebilirliğin artması gerekiyor
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) para politikasında bir yeniliğe ihtiyaç olup olmadığına ilişkin soru üzerine de Şimşek, her şeyden önce her alanda öngörülebilirliğin artırılması gerektiğini söyledi.
Başbakan Yardımcısı Şimşek, Türkiye'de yatırım yapan herkesin önünü görebilmesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Küresel kriz sonrasındaki para basma operasyonları sonrasında ortodoks olmayan, geleneksel olmayan, öngörülebilirliği zor olan bir para politikası modeline geçtik. Amacımız o dönemde küresel likiditenin ülkemize akışının etkilerini sınırlamaktı. Şimdi yeni bir döneme giriyoruz.
Yani küresel para politikasında normalleşme sürecinin başındayız. Dolayısıyla bizim daha öngörülebilir, bir anlamda daha ortodoks bir para politikası çerçevesini sunmamız gerekiyor. Çünkü Türkiye hala, özel sektör açısından konuşuyorum, büyük ölçekte dış finansmana dayalı bir ülke. Dolayısıyla evet, Türkiye'nin para politikasında da öngörülebilirliği artırması gerekiyor."
Sayın Başbakanımız, yol haritasını bu hafta içinde açıklayacak
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's'in Türkiye'ye yönelik değerlendirmelerinin sorulması üzerine Şimşek, söz konusu kuruluşun, ülkenin notunu teyit etmesinin olumlu olduğunu ancak reformlar konusundaki temkinli duruşlarını anlamakta zorluk çektiğini dile getirdi.
Türkiye'de güçlü bir hükümetin olduğunu ve bu hükümet için reformların önemli bir vaat olduğunu anlatan Şimşek, şunları söyledi:
"Muhtemelen bu hafta içinde, emin değilim ama belki çarşamba günü Sayın Başbakanımız, yol haritasını açıklayacak. Yani önümüzdeki 3 ay, 6 ay, 9 ay, 1 yıl içinde hangi reformlar, hangi adımlar, hangi vaatler önceliklendirilecek. Dolayısıyla umarım bu tür kaygıları da gidermiş olur.
Şunu da ifade etmek istiyorum. Hükümet programının görüşmelerinin bazılarında muhalefete, 'aralık ayında esas bütçeyi geçirelim ve yeni yıla güçlü bir reform momentumuyla başlayalım' dedik. Hakkını vereyim, MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli çok yapıcı davrandı, güçlü destek verdi fakat maalesef diğer muhalefet partilerinden o anlamda bir destek alamadık, imkansız bazı şartlar öne sürdüler. Dolayısıyla maalesef şimdi Türkiye önce bir geçici bütçeyle, daha sonra da yılın ilk çeyreğinin bir kısmını 2016 bütçesiyle geçirecek."
Sorun kendi kapılarına dayanana kadar bir tepki vermediler
Mehmet Şimşek, AB'den mülteciler için sağlanacak 3 milyar avroluk kaynağa ilişkin soruyu da "3 milyar avro önemli bir katkı. Biz AB'nin bu noktadaki tavrını olumlu görüyoruz. Yük paylaşımı gerçekten olumludur. Sorun kendi kapılarına dayanana kadar bu konuda bir tepki vermediler.
Fakat yine de gelinen aşamada bir miktar yük paylaşımına gidilecek olması olumlu. Aslında bütün dünyanın bütün krizler sonucu ortaya çıkan maliyetleri ortak karşılaması gerekiyor fakat dünya şu anda öyle bir şey içerisindeki, Birleşmiş Milletler'in veya dünyadaki önde gelen ülkelerin ne sorunları çözme kapasitesi var, ne de öyle bir iradesi var, ne de yük paylaşımı noktasında zerre kadar olumlu bir yaklaşımları var" şeklinde yanıtladı.
Biz Rusya ile bir gerilim peşinde değiliz
Şimşek, Rusya ile yaşanan gerilimin etkilerine ilişkin bir soru üzerine ise Rusya ile gerilimi hiçbir şekilde arzulamadıklarını, bu ülkeyi her zaman önemli bir partner olarak gördüklerini ifade etti. Şimşek, "Biz Rusya ile bir gerilim peşinde değiliz. Tabii ki bir sorun var. Bu sorunu diyalogla çözme çabası içerisindeyiz" dedi.
İlk günden itibaren Rusya krizini masaya yatırdıklarının ve her anlamda bir hazırlık içerisinde olduklarının altını çizen Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Üç temelde bir çalışma yaptık. Bir krizin etkilerini telafi edici ne yapabiliriz? Ona yönelik adımları yakında açıklayacağız. İki, eğer Rusya bu sorunu diyalogla çözmeye yanaşmaz ve bu tavrını devam ettirirse caydırıcı ne tür tedbirler alınabilir? Üçüncü olarak daha uzun vadeli, yapısal tedbirler. Türkiye'nin özellikle de enerjide Rusya'ya bağımlılığını çok daha yönetilebilir düzeye çekmek için ne yapılabilir? Şu anda biz bunlara ilişkin çerçeveyi çalıştık. Bütün tedbirler hazır. Sayın Başbakanımız'a sundum. Dolayısıyla bu konuda hiç tereddüt yok. Fakat biz bu gerilimi tırmandırma peşinde değiliz. Başından beri arzulamadığımız bir gerilim, arzulamadığımız bir kriz. Aslında bütün komşularımızla iyi ilişkiler içerisinde olmak istiyoruz. Fakat gelin görün ki, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra bu bölge için konuşuyorum, en belirsiz, en zor konjonktürlerden birisinin içinden geçiyoruz."
Şu anda resim, ne görüldüğü kadar kötü, ne de bizim arzuladığımız kadar iyi
Başbakan Yardımcısı Şimşek, Rusya'nın Türkiye için önemli bir partner olduğuna işaret ederek, "Etki o boyutlar içerisinde olmayacak. Çünkü zaten son 1 yıl içerisinde, yıllıklandırılmış olarak ekim ayı itibarıyla Rusya'ya olan ihracatımız neredeyse yüzde 30-40 düşmüş. Turist sayısında 603 bin azalma var. Oradaki yatırımlar, müteahhitlik hizmetlerinde, proje miktarında bir yavaşlama söz konusu. En kötü senaryo, Rusya ile sıfır ilişki olacağını varsaysanız 9 milyar dolarlık bir rakamdan bahsediyorsunuz" diye konuştu.
Bu rakamın Türkiye'nin kaybı olmayacağına dikkati çeken Şimşek, şunları kaydetti:
"Bu kayıp olmaz tabii. O zaman Türkiye'nin de oradan almayacağı bir sürü ürün var. Sadece hurda ithalatı 4 milyar dolar civarında. Bizim yaptığımız senaryo analizi var. Senaryo analizinde tabii ki bir miktar etki öngörüyoruz. Vatandaşlarımız rahat olsunlar. Rusya ile olan ilişkilerin etkileri, bunu telafi edici adımlar, caydırıcı adımlar, yapısal çözümler anlamında her türlü çalışma en detaylı şekilde yapıldı, hazır.
Biz bu krizi tırmandırmak istemediğimiz için bu aşamada sorunların diyalogla çözülebileceğine inandığımız için fazla bu konularda detaylara girmiyoruz. Ben hiçbir senaryoda sıfır ilişki öngörmüyorum. Etki milli gelirin yüzde 0,3-0,4'ü civarında söz konusu olabilir. O da kısmen Rusya'nın ekonomik durumu, kısmen de bu gerilimin kısa vadede etkileriyle ilişkili. Biz gereken tedbirleri dizayn ettik Türkiye olarak. Vatandaşlarımızın, ihracatçımızın, müteahhitlerimizin orada ciddi sıkıntılarla karşılaşması halinde atacağımız bir sürü adım var.
Herkese bu dönemde sakin olmaları, aceleci birtakım tavır ve kararlar içerisinde olmamalarını telkin ediyoruz. Birtakım olumlu sinyaller de var. Açık söyleyeyim, örneğin oradaki müteahhitlerimize geçen hafta ödemelerin yapıldığını biliyorum, geçen hafta en azından bir projenin verildiğini biliyorum. Şu anda resim, ne görüldüğü kadar kötü, ne de bizim arzuladığımız kadar iyi. Fakat ümit ediyorum ki diyalog esas olur ve başlangıçtaki bu tepki zamanla yerini daha rasyonel, daha akılcı bir tutuma, politikaya yerini bırakır."
Tarımda en büyük yapısal sorun ölçek
Şimşek, Rusya'nın geri gönderdiği tarım ürünlerinin yüzde 80'inin başka pazarlara yönlendirildiğini belirterek, "Sonuçta Rusya bu ürünleri bir yerden alacak. Hiçbir ülke özellikle tarımda bu kadar hızlı talebi karşılayacak kapasiteye sahip değil. Yazılıp çizilenler statik analizlerdir. Aslında iddia edildiği gibi büyük bir şok yok" dedi.
İhracatçıların farklı pazarlara girme noktasında Dünya Ticaret Örgütünce belirlenmiş kurallar çerçevesinde destekleneceğini vurgulayan Şimşek, söz konusu gerilimin kısa süreli olacağını ümit ettiklerini söyledi.
Yaşanan durum nedeniyle enflasyonda gıda etkisinin düşüp düşmeyeceğinin sorulması üzerine Şimşek, işlenmemiş gıda ürünlerinin enflasyon üzerindeki etkisinin diğer ülkelerle kıyaslandığında çok güçlü olduğunu ve buna yönelik yapısal önlemler aldıklarını ifade etti. Şimşek, tarımın yapısal sorunları üzerine yoğunlaşacaklarını belirterek, "Tarımda en büyük yapısal sorun ölçektir. Türkiye'de tarımda ölçek son derece küçüktür. Bunu büyütmemiz lazım. Toplulaştırma, miras yoluyla bölünmenin önüne geçilmesi gibi faktörler. Daha bilgi yoğun, teknoloji yoğun tarım yapmamız lazım. İsrail gibi bize göre küçük bir ülkenin tarım ürünleri ihracatına baktığımızda çok farklı bir noktadayız. Türkiye'nin de bu noktada ciddi adımlar atması gerekecek" diye konuştu.
Asgari ücret ve taşeron işçilerin kadroya alınması
Başbakan Yardımcısı Şimşek, Asgari Ücret Tespit Komisyonunun işverenin maliyet artışına yönelik kararının sorulması üzerine, henüz netleşen bir karar olmadığını belirtti. Geçici olarak, kısmi bir telafi için adımlar atılabileceğini dile getiren Şimşek, "Sonuçta bütün yükün kamu tarafından yüklenilmesi diye bir şey söz konusu olamaz" dedi.
Şimşek, taşeron işçilerin kadroya alınmasıyla ilgili de Maliye Bakanlığınca başlatılan hazırlıkların devam ettiğini belirterek, "Asıl işte çalışanlar kadroya alınacak ama yardımcı hizmetlerde çalışanlar alınmayacak. Daha önce de bunu net olarak ortaya koyduk" ifadelerini kullandı.
ANKARA/AA