Başkanlık koltuğuna oturduğu 2017’den bu yana açıklamaları, attığı adımlar ve izlediği politikayla dünyayı kaosa sürükleyen ABD Başkanı Donald Trump’ın son hamlesi Ortadoğu’da yarım asırdan biraz fazladır küllerinin soğumayaterk edildiği Arap-İsrail savaşlarının kurumuş yarasını yeniden kanattı. İşgal altındaki Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan ve Büyükelçiliğini bu kadim kente taşıyan ABD başkın 1967 6 gün savaşlarından bu yana Tel Aviv’in işgali altında olan Golan tepelerinde de İsrail’in egemenliğini tanıyacaklarını duyurdu. Trump “ABD için İsrail’in Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tam olarak tanımanın zamanı geldi.” ifadesini kullandı. Açıklamayı kendisine ait sosyal medya hesabından yapan Trump ayrıca Golan Tepeleri’nin “İsrail ve bölgesel istikrar için stratejik ve güvenlik açısından kritik bir öneme sahip olduğunu” belirtti.
İsrail’de 9 Nisan’da yapılacak erken seçim öncesi Binyamin Netanyahu yönetiminin, Washington’u işgal altındaki Golan Tepeleri’ni “İsrail toprağı” olarak tanıması için ikna etmeye çalıştığı iddia edilmişti. ABD’nin Güney Carolina Senatörü Cumhuriyetçi Lindsey Graham, Başbakan Netanyahu ile 11 Mart’ta Golan Tepeleri’ne gerçekleştirdiği ziyaret esnasında yaptığı açıklamada, “Golan Tepeleri’nin İsrail’in toprağı olarak tanıması için ABD Başkanı Donald Trump ile görüşebilirim. Buranın bugün ve sonsuza dek İsrail’in bir parçası olarak tanınması için çalışmalara başlayacağım” demişti. ABD Dışişleri Bakanlığının 13 Mart’ta yayımladığı 2018 İnsan Hakları Raporu’nun İsrail bölümünde, daha önce “işgal altında” şeklinde tanımlanan Golan Tepeleri için ilk kez “İsrail kontrolündeki” ifadesinin kullanılması dikkati çekmişti. - İSTANBUL
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: İŞGALİN MEŞRULAŞMASINA ASLA İZİN VERMEYİZ
“Trump’ın, Golan Tepeleri ile ilgili talihsiz açıklaması, bölgeyi yeni bir krizin, yeni bir gerilimin eşiğine getirmiştir. Golan Tepeleri, 1967’den bu yana İsrail’in işgali altında bulunmaktadır. 1967 senesindeki İsrail işgali, sadece bölgedeki Arapları değil, Türkmenleri de kendi topraklarından göçe zorlamıştır. Türkiye’nin böyle hassas bir meselede sessiz kalması, emrivakilere boyun eğmesi düşünülemez. Golan Tepeleri’nin işgalinin meşrulaştırılmasına asla izin vermeyiz, veremeyiz. “
RUSYA
UMARIZ SADECE ÇAĞRIDlR
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova: “Golan Tepeleri’nin statüsünü değiştirmeye çalışmak BM kararlarının doğrudan ihlalidir.” Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov: Bu adım Ortadoğu’daki durumu istikrarsızlaştıracaktır. Şimdilik Trump’ın bu açıklamasının sadece çağrı olarak kalmasının umut ediyoruz” dedi.
ARAP BİRLİĞİ
CİDDİ SONUÇLARI OLUR
Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmet Ebu Gayt: “Golan Suriye toprağıdır. ABD’yi böyle bir adımdan uzak durmaya çağırıyoruz. ABD’nin Golan’da İsrail egemenliğini tanımasının genel olarak Arap-İsrail sorununa yönelik Amerikan pozisyonu üzerinde ciddi sonuçları olur.”
AVRUPA BİRLİĞİ
İSRAİL’İN BU BÖLGEDEKİ EGEMENLİĞİNİ TANIMIYORUZ
AB’nin İsrail Temsilciliği Basın Ofisi’nden Haaretz gazetesine yapılan yapılan açıklamada, Birliğin Golan Tepeleri’ni işgal altındaki topraklar olarak görmeye devam ettiği belirtildi. Açıklamada, “AB’nin duruşunda değişme olamamıştır. AB, uluslararası hukuka uygun bir şekilde 1967’den bu yana İsrail’in işgal altında tuttuğu bölgelerde İsrail’in egemenliğini tanımamaktadır ve bu bölgeleri İsrail’in parçası olarak görmemektedir” ifadelerine yer verildi.
İRAN
ÖNCE KUDÜS ŞİMDİ GOLAN
İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif: “Hepimiz Donald Trump’ın ırkçı İsrail’e kendisinin olmayanı vermeye çalışmasından şoke olduk. Önce Kudüs, şimdi Golan.”
BM GÜVENLİK KONSEYİ KARARI
ABD, 1967’deki Arap-İsrail savaşında işgal edilen bölgede İsrail’in varlığını tanıyan ilk ülke olacak. Uluslararası toplumun geri kalanı İsrail’in bölgedeki varlığını işgal olarak görüyor. BM Güvenlik Konseyi’nin 1981 yılında aldığı 497 sayılı kararda ‘’İsrail’in işgal altındaki Golan Tepeleri’nde kendi kanunlarını, yargısını ve idaresini uygulama kararı hükümsüzdür ve uluslararası hukuki geçerliliği yoktur’’ deniliyor. Golan Tepeleri’nde BM’nin barış gücü görev yapıyor.
‘TANRI, TRUMP'I İSRAİL2İ KORUMAK İÇİN GÖNDERMİŞ OLABİLİR’
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Başkan Donald Trump’ın “Tanrı tarafından İsrail’i İran’a karşı karşı korumak için dünyaya gönderilmiş olabileceğini” söyledi. Pompeo, Yahudilerin Purim Bayramı için gittiği Kudüs’te Hristiyan televizyon kuruluşu CBN’e mülakat verdi. Programın sunucusu, Antik Pers İmparatorluğu döneminde Kral Ahasuerus’u Yahudilerin öldürülmesine ilişkin bir plandan vazgeçirdiğine inanılan Kraliçe Ester’e gönderme yaparak “Yahudiler bugün Purim Bayramı’nda Kraliçe Ester’in Tanrı’nın yardımıyla Yahudileri yok olmaktan kurtarmasını kutluyor. Trump da, Ester gibi Tanrı tarafından Yahudileri kurtarmak için gönderilmiş olabilir mi?” diye sordu. Pompeo bu soruya “Bir Hristiyan olarak bunun kesinlikle mümkün olduğuna inanıyorum” yanıtını verdi.
52 YILDIR SÜREN SAVAŞ
ABD Başkanı Donald Trump, ülkesinin 52 yıl sonra İsrail’in Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tanımasının zamanının geldiğini söyleyerek yeni r krizin fitilini yaktı. Aslında tekrar alevlenen kriz yarım asırı deviren bir savaşın mirası; 6 gün savaşları olarak da bilinen 1967 savaşı...
1948’de kurulan İsrail ile Arap Müslüman toplum arasındaki gerilim hiç bitmedi. 1967’ye gelindiğinde Filistin’i büyük ölçüde işgal eden İsrail ile Araplar arasındaki gerilimin çatışmaya dönüşmesi de artık an meselesiydi. Büyük savaşın ilk kıvılcımı Ürdün’den geldi. İsrail’e giden iki nehrin yönünü değiştiren Ürdün’ün bu hamlesi bölgede savaş çanlarının çalmasına neden oldu. General Abdülnasır öncülüğündeki Mısır’ın liderlik yaptığı PanArap rüzgarlarının en sert estiği Birleşik Suriye-Mısır Arap Cumhuriyeti hayallerinin kurulduğu bir süreçte üç ülke İsrail’e savaş ilan etti. Bu ülkeler Suudi Arabistan, Irak, Fas, Cezayir Sudan ve Tunus’ta hem askeri hem lojistik destek verdi. 5 haziran’da başlayan savaş Arap ittifakının kesin ve ağır yenilgisiyle sonuçlandı. 6 gün içinde Mısır hava v ekara gücünü neredeyse tamamını kaybetti, Gazze ve Sina bölgesi İsrail’in kontrolüne girdi. Ürdün denetimindeki Batı Şeria, Ramallah ve Doğu Küdüs’te artık İsrail işgali kesinleşti. Suriye ise İsrail su kaynaklarının yüzde 40’ını sağlayan Golan Tepeliklerini kaybetti. 1973’teki ikinci savaşın ardından bir kez daha yenilen Arap ülkelerinden Mısır ve Ürdün İsrail ile barış anlaşması yaparken Suriye ise anlaşma masasına hiç oturmadı. Ürdün, Batı Şeria ve Ramallah’taki haklarından feragat ederken Doğu Küdüs’te özellikle Mescid-i Aksa’daki koruyucu ve hak sahipliği hakkını devam ettirdi. Mısır Sina çölünü tekrar anlaşma ile topraklarına katarken Gazze ise İsrail denetiminde kaldı. Golan’daki işgal ise sürdü. İki ülke herhangi bir iletişim veya girişimde bulunmadı. işgal bölgesinde İsrail ve Suriye arasına da BM Barış Gücü birlikleri yerleşti. 1981’de İsrail Golan’ı resmen ilhak ettiğini açıkladı ancak bu dünyada hiçbir zaman kabul edilmedi. BM çeşitli defalar İsrail’in işgalci olduğunu vurgulayan kararları kabul etti.
ORTADOĞU’NUN VAHASI
Golan tepeleri Ortadoğu krizinin en kritik sorun başlıklarından biri. Zira İsrail, Lübnan, Ürdün ve Suriye’inn tam ortasındaki bu kritik bölge zengin su kaynakları ile adeta Ortadoğu’nun en büyük vahası. İsrail su ve tarimsal sulama ihtiyacının yüzde 40’ından fazlası bu bölgede bulunuyor. Ayrıca Yahudilere ait kutsal metinlerde birçok kez Golan bölgesine atıfta bulunulması da bölgeyi çoğu dindar Yahudi’nin gözünde kutsallaştırıyor.
ŞAM TOP ATIŞI MENZİLİNDE
Suriye kontrolündeyken Golan sınırlarından İsrail’in kuzey bölgeleri kısa mesafeli toplar tarafından bile rahatlıkla vurulabiliyordu. Golan Tepeleri’nin en yüksek noktasından Suriye’nin güneyi ve 60 kilometre kadar mesafedeki başkent Şam çok rahat gözlemlenebiliyor.
DÜRZİLERİN KADİM MERKEZİ
Golan Tepeleri’nde 30’dan fazla Yahudi yerleşim birimi bulunuyor. Buralarda 20 bin civarında Yahudi yerleşimci yaşıyor. Uluslararası hukuk, buradaki Yahudi yerleşimcilerin varlığını illegal olarak değerlendiriyor. Golan Tepeleri’nde ayrıca 25 bin civarında da Suriyeli Dürzi Arap yaşıyor. Dürzi Araplar, anavatanları olan Suriye’ye bağlanıp karşı yakada kalan akrabalarıyla birleşmek istiyor. 52 yıldır İsrail vatandaşlığına girmeyi de reddeden Dürziler halen evlerine Suriye bayrağı asıyor.