İran, Ortadoğu’da son yıllarda yaşanan savaşlardan faydalanarak bölgedeki nüfuzunu önemli ölçüde artırdı. Suriye’de altı buçuk yıldan uzun süredir devam eden savaşta Esad rejiminin yanında yer alan İran, bu ülkede üst düzey komutanları ve milis güçleriyle varlık gösteriyor. Suriye’de savaşan Tahran destekli milisler, Lübnan Hizbullahı, Irak merkezli Nuceba Hareketi ve İran’daki Afgan mültecilerden kurulan Fatimiyyun Tugayları’ndan oluşuyor. İran’ın Suriye’deki kayıpları, aralarında general rütbeli askerler de bulunmak üzere iki bine yaklaşmış durumda. İran’ın Irak’taki askeri gücü ise Haşdi Şabi olarak bilinen ve Bağdat yönetimi tarafından resmi olarak tanınan milis grupları içindeki unsurlardan oluşuyor. 80 bin civarında savaşçısı olduğu belirtilen Haşdi Şabi’nin önemli bir kısmı, doğrudan İran tarafından desteklenen Nuceba Hareketi ve Ketaib Hizbullah gruplarından oluşuyor. Yemen’de ise Tahran’ın müttefiki Husiler olarak bilinen Şii Ensarullah Hareketi.
Uzmanlar, İran ve Husilerin, 2015’te başlayan Yemen savaşından sonra yakınlaştığını belirtiyor. Yemen’in başkenti Sana da dahil ülkenin önemli kesimi Husiler ve Arap Baharı’nda devrilen eski diktatör Ali Abdullah Salih’e bağlı güçler tarafından yönetiliyor. İran’ın ‘Şii hilali’ olarak adlandırılan nüfuz alanına karşı, Suudi Arabistan’dan son dönemde iki önemli hamle geldi. Irak Başbakanı Haydar İbadi haziranda, Şii Sadr Hareketi’nin lideri Mukteda Sadr ise geçen ay S. Arabistan’ı ziyaret etti. Suudi yetkililer, Şii dini lider Ammar Hekim’i de ülkeye davet etti. Yemen’de ise Ali Abdullah Salih yönetimine yakınlaşan Suudi Arabistan ve BAE, Salih’i İran destekli Husilerden koparmanın hesaplarını yapıyor.
1 ) HUSİLERE KARŞI YÜZBİNLERLE GÖVDE GÖSTERİSİ
Yemen’de Mart 2015’ten bu yana devam eden savaşta birlikte hareket eden devrik diktatör Ali Abdullah Salih’e bağlı güçler ve İran destekli Şii Husi hareketi arasındaki ittifak çatırdıyor. Ayrılığın ilk sinyali, hafta başında Salih’ten geldi. Lideri olduğu Genel Halk Kongresi (GHK) partisinin 35’inci yıldönümü etkinlikleri kapsamında konuşan Salih, Husilere sert eleştiriler yöneltti. Husilerin kendisini karar alma süreçlerinden ve BM arabuluculuğundaki müzakere sürecinden dışladığını ifade eden Salih, ‘milis’ olarak adlandırdığı grubu ülkeye tek başlarına hakim olmaya çalışmakla suçladı. Husilerin lideri Abdül Melik Husi’den bu açıklamalara sert yanıt geldi. Husi, “Kırmızı çizgiyi aştı” dediği Salih’i ‘ihanetle’ suçladı. Salih’in kendilerini ‘milis’ olarak adlandırmasını da eleştiren Husi, Suud destekli Mansur Hadi rejimine karşı verilen savaşta Salih güçlerinden çok daha fazla kayıp verdiklerini söyledi.
Husi ayrıca Salih’i “Birleşik Arap Emirlikleri ile gizli görüşmeler yapmakla” suçladı. Salih iddiayı reddetti. Bu açıklamanın ardından Husiler, başkentte olağanüstü hal ilan ederek bütün gösterilerin yasaklandığını duyurdu. Ancak Husi’nin sözlerini ‘savaş ilanı’ olarak yorumlayan GHK kanadı, mitingden geri adım atmadı. Dün düzenlenen mitinge yüzbinlerce kişi katıldı. Salih, mitingde yaptığı kısa konuşmada Husilere meydan okuyarak “Cepheleri savaşmaya hazır binlerle doldurmaya hazırız” dedi. Bu gelişmeler, Suudi ve BAE basınında ‘ittifakın sonu geliyor’ şeklinde sunuldu. Salih’in, eski müttefiki S. Arabistan ile Husilerle ittifakı sonlandırma konusunda görüşmeler yaptığı öne sürüldü.
2 ) RİYAD VE BAĞDAT ARASINDA TARİHİ YAKINLAŞMA
Suudi Arabistan, İran’ın Irak üzerindeki etkisini kırmaya yönelik girişimlerini sürdürüyor. Haziran ve temmuz aylarında Irak Başbakanı Haydar İbadi ile Şii lider Mukteda Sadr’ın Riyad ziyaretlerinin ilk meyvesi, iki ülke arasındaki Arar sınır kapısının açılması oldu. Söz konusu kapı, Saddam’ın 1990 yılındaki Kuveyt işgalinden bu yana kapalıydı. Ayrıca Sadr’ın ziyaretinde müzakere edilen Şii kentleri Basra ve Necef’te Su udi konsolosluklarının açılması konusunda da tarafların mutabakata vardığı bildirildi. Amerikan Wall Street Journal gazetesinde yer alan habere göre Irak ve Suudi Arabistan arasındaki yakınlaşmaya Washington da tam destek veriyor. Sınır bölgesinde Körfez meselelerinden sorumlu Suudi bakan Samir Sabhan’la bir araya gelen ABD Başkanı Donald Trump’ın IŞİD’le mücadele özel temsilcisi Brett McGurk, muhatabına “Sadece IŞİD’le mücadeleye değil, sonrasına da odaklanıyoruz. Irak’la yakınlaşma çabalarınıza elimizden gelen her türlü desteği vereceğiz” dedi. Samir Sabhan, 2015’te Suudi Arabistan’ın Irak Büyükelçisi olarak görev yaptığı dönemde İran destekli milisleri eleştirdiği gerekçesiyle istenmeyen adam ilan edilmişti. Sabhan, “Sonunda Arap kardeşlerimizle tekrar bir arada olduğumuz için mutluyum” dedi.
3 ) KATAR İLE İRAN’DAN DİPLOMATİK HAMLE
Suudi Arabistan’ın Irak ve Yemen hamlelerine karşı İran da Katar’la yakınlaşmayı sürdürüyor. Katar’ın, İran’ın başkenti Tahran’dan çektiği büyükelçisinin diplomatik görevlerini sürdürmek üzere bu ülkeye döneceği bildirildi. Katar Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde yayımlanan bildiride, Doha yönetiminin 2016 yılının ocak ayında çektiği Tahran büyükelçisinin diplomatik görevlerini yürütmek üzere İran’a döne ceği belirtildi. “Katar’ın Tahran ile ikili ilişkilerini geliştirmeyi amaçladığı” vurgulanan açıklamada, büyükelçinin İran’a döneceği tarih konusunda bilgi verilmedi. Katar, Tahran büyükelçisini S. Arabistan ile İran arasında yaşanan gerilimin ardından gelmişti. Suudilerin Şii dini lider Şeyh Nimr el Nimr’i idam etmesinin ardından, Tahran’daki Suudi büyükelçiliğine baskın düzenlenmişti. İran’daki Suudi diplomatik temsilciliklerine yönelik saldırılar sonrasında Suudi Arabistan, Bahreyn ve Kuveyt’in ardından Katar da Ocak 2016’da Tahran büyükelçisini geri çağırmıştı. Katar’ın Tahran büyükelçisini görevini sürdürmek üzere İran’a geri göndermesi, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır yönetimlerinin 5 Haziran’da Katar ile tüm diplomatik ilişkilerini kesmelerinin ardından başlayan Körfez krizinden sonra geldi.
YASAĞA RAĞMEN YÜZBİNLER MEYDANA AKTI
Yemen’in devrik başkanı Ali Abdullah Salih, dün başkent Sana’da yüzbinlerin katılımıyla miting düzenledi. Husilerin ilan ettiği olağanüstü hal, geniş katılımı engelleyemedi. Yemenli analist Nedva Devsari, mitinge katılanların yalnızca Salih taraftarları olmadığını, Husilerin baskıcı yönetimine karşı çıkan herkesin alanda yer aldığını belirtti. Reuters ajansı, Salih’in kurşun geçirmez camın arkasında ve yanıbaşında silahlı askerlerle kürsüye çıktığına dikkat çekerek çok kısa bir konuşma yaptığını kaydetti. Yemenliler, Salih’in fotoğraflarını taşıdı.
5 MADDEDE YEMEN SAVAŞI
1- Yemen’deki savaşın kökeninde Arap Baharı yatıyor. 1990 yılından beri ülkeyi tek adam rejimiyle yöneten Ali Abdullah Salih, Arap Baharı ayaklanmalarının ardından Şubat 2012’de görevi bırakmak zorunda kaldı. Salih, Suudi Arabistan’la iyi ilişkiler içindeydi.
2- Şubat 2012’de düzenlenen seçimlere tek aday olarak katılan Mansur Hadi, oyların yüzde 99’unu alarak başkanlığa geldi. Seçimlerin ardından Ali Abdullah Salih istifa etti. Yemen’de bir Suudi müttefiki iktidardan düşmüş, yerine bir başkası gelmişti.
3- Yemen’deki yönetim değişikliği, Arap Baharı’yla ortaya çıkan isyan dalgasını bastırmadı. Ülkede 2004’ten bu yana silahlı mücadele yürüten Husi hareketi, Salih yönetiminde ayaklanmayı büyüttü. 2014 yılında başkent Sana’da Husi taraftarları kitlesel gösteriler düzenledi. Husi savaşçılar, eylül ayında Sana’da kontrolü ele aldı.
4- Husilerin, Yemen’in kuzeyi ve batısında nüfusun yoğun olduğu önemli toprakları ele geçirmesinin ardından, Devlet Başkanı Mansur Hadi Suudi Arabistan’a kaçmak zorunda kaldı.
5- Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap ülkeleri, Mart 2015’te Husilere karşı bir koalisyon oluşturdu. Koalisyon destekli güçlerin Aden kentini ele geçirmesinin ardından, Hadi hükümeti buraya taşındı. Ancak Suudi koalisyonu, aradan geçen iki buçuk yılda önemli bir ilerleme kaydedemedi. Savaş ‘pat’ durumunda kaldı.