[Karar]
EREN TAŞAR
Çocuk yaşta yakalandığı cam kemik hastalığıyla mücadele eden 40 yaşındaki Senem Ünal’ın hayat mücadelesi, sadece engellilere değil sağlıklı insanlara ibretlik dersler veriyor. Yazar olmak için mücadele veren Ünal, bu uğurda sağ elini kaybetti.
Yılmadı sol eliyle yazmayı öğrendi. Şimdi senaryo ve hikaye kitabı yazıyor... Henüz 11 aylıkken merdivenden düşerek sinir sisteminde hasar oluşan Ünal, geciken tedavi nedeniyle cam kemik adı verilen hastalığa yakalandı. Engelli olduğu için okula gidemedi ama annesi ve babası kardeşlerine ders çalıştırırken onları izleyerek okuma yazma öğrendi. Engeline rağmen azmetti, çalıştı, hayallerini gerçekleştirdi ve kendi şiirlerinden oluşan 3 kitap çıkardı. Bedensel engelinin hayallerini gerçekleştirmek için engel olmadığını göstermek isteyen Ünal, bu zorlu ama bir o kadar da başarılı hayat hikayesini şöyle anlatıyor:
23 YIL EVDEN ÇIKMADIM
11 aylıkken merdivenden düştüm. Sinir sistemimi zarar gördü ve cam kemik hastalığına yakalandım. Olay gerçekleştiği zaman Yozgat’ta köyde oturduğumuz için tedavi olma imkanım olmadı. Sonra İstanbul’a taşındık. Burada tedavim için doktora gittik. Ama doktor geç kaldığımızı artık yapılacak bir şey olmadığını söyledi. Maddi imkanlarımız kısıtlı olduğu için 23 yıl evden dışarı çıkamadım. Tek arkadaşım defterim ve kalemimdi. Okuma yazmayı evde öğrendim. Sonra şiir yazmaya başladım. 1997’de Düşler Sokağı adlı ilk şiir kitabım çıktı. 3 yıl önce de Kalemin Ucundaki Yaşam adını verdiğim ikinci kitabımı çıkardım.
EN YAKIN DOSTU DA ‘CAMDAN’
Ünal, zamanının çoğunu engelli vatandaşların kültür sanat etkinlikleri yapabileceği bir merkez olan Bağcılar Engelliler Sarayı’nda geçiriyor. Burada tanıştığı kendisi gibi cam kemik hastası olan Zeynep Türkgeldi (22) en yakın arkadaşı olmuş. Zeynep de abla gibi gördüğü Senem’i örnek almış. Onun gibi azimli ve hayat dolu. Zeynep anne karnında yakalanmış bu hastalığa. Doğduğunda bacağının 5 yerinde kırık varmış. Doktorlar bu çocuk bu acıyla yaşamaz demiş. Ama o inat edip hayata tutunmuş.
Zeynep inatla tutunduğu hayatını şöyle anlatıyor: “Doktorlar benim için yaşamaz demiş ama yaşayacak ömrüm varmış. Ömür bitmeyince ölünmüyor işte. Ben de Senem Ablam gibi okuma yazmayı evde öğrendim. Bağcılar Engelliler Sarayı’nda ahşap yakma sanatı kursuna gidiyorum. İlerde sergi açma hayalim var.”