Filmin senaryo yazım aşaması dahil 5 yıl sürdüğü ve toplam maliyetinin yaklaşık 20 milyon lira olduğu aktarılan açıklamada, "Bunun 1 milyon 750 bin liralık, yani yüzde 8,76'lık kısmı Kültür ve Turizm Bakanlığından, hibe olarak değil, geri ödemeli kredi olarak verilmiştir. Bakanlık, tüm sektörün bildiği gibi bu tutar karşılığında banka teminat mektubu ya da gayrimenkul ipoteği istemektedir. Kaplan Film Yapım, elindeki tüm maddi varlığını sinemadan kazanan ve kazancını yine sinemaya yatıran bir yapımcı şirkettir. Dolayısıyla bu tutarı karşılayacak teminat bulmamız uzun ve zor olmuştur. Halen bankadan alınmış teminat mektupları iade edilmemiştir, gayrimenkul ipotekleri de devam etmektedir." ifadelerine yer verildi.
Açıklamada, Bakanlığın geri ödeme ya da hibe etme koşullarının, "Sinema Filmlerinin Desteklenmesi Hakkında Yönetmelik"te bulunduğu belirtilirken, Kaplan Film Yapım'a bu konuda herhangi bir ayrıcalık tanınmasının söz konusu olmadığı kaydedildi.
Başlıklar halinde yapılan açıklamada, Semih Kaplanoğlu'nun İsrail'den ödül aldığı iddiasının da yalan olduğuna değerlendirilerek, şu bilgiler verildi: "Filmlerin yabancı ülkelerde hangi dağıtımcıya satılacağı, dağıtımcının filmi ülkesinde hangi festivale göndereceği yapımcının tasarrufunda değildir. Kaplan Film’in yapımcısı olduğu Bal filminin dünya satış hakları The Match Factory'nindir. Bal filmi, vizyona girdiği diğer kırk ülkede olduğu gibi, İsrail haklarını The Match Factory'den alan Lev Cinema adlı dağıtımcı tarafından Hayfa Film Festivali yarışmalı bölümde gösterilmiş ve 3 bin avroluk dağıtım ödülünü de filmin vizyonunda harcanmak üzere dağıtımcı kazanmıştır."
KUSTURİCA, MİLOSEVİÇ'İ KAHRAMAN OLARAK SAVUNDU
Dağıtımcının bu konuda yapımcıya danışmak ya da onu bilgilendirmekle yükümlü dahi olmadığı bildirilen açıklamada, Kaplanoğlu'nun İsrail'e şimdiye kadar hiç gitmediği, oradan kendisine ya da Kaplan Film'e bir ödül gelmediği aktarıldı.
Açıklamada, Sırp yönetmen Emir Kusturica hakkındaki iddialara da şu ifadelerle cevap verildi:
"47. Antalya Altın Portakal Film Festivali öncesinde Emir Kusturica'nın AKSAV tarafından jüri üyesi olarak davet edildiğini öğrendiğimizde, 1992-1996 yılları arasında Bosna'da yaşanan soykırım ve tecavüz suçlarının savunuculuğunu yapan birinin festivalin 'Özel Konuğu' olarak davet edilmesini protesto etmek amacıyla ekip olarak 'Bal' filminin galasına ve festival etkinliklerine katılmama kararı aldık ama festivali protesto etmediğimiz gibi filmimizi festivalden çekmiş değildik. Kusturica, Bosnalı kadınların tecavüze uğramasını alaylı bir dille onayladığı için aynı dönemde Cannes Film Festivali'nde de protesto edilmişti. Lahey Adalet Divanı'nda soykırım suçuyla yargılanan Miloseviç'i Antalya'da bir kahraman olarak savunan Kusturica'yı Antalya festival yönetimine havale ettik. Sosyal medyada 'Semih Kaplanoğlu Emir Kusturica'yı kovdurdu, yuhalattı' iddialarının aksine, Kusturica Antalya'yı terk etmeden önce iftiralarla dolu bir konuşma yaparak Kaplanoğlu'na hakaretler yağdırmıştır."