Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessesesine ait maden ocağındaki patlamanın üzerinden bir yıl geçti. 43 madencinin hayatını kaybettiği patlamaya ilişkin ihmaller zinciri ise her duruşma sonrası gün yüzüne çıkmaya devam ediyor.
Patlamaya ilişkin 7'si tutuklu 23 sanığın yargılanmasına devam ediliyor.
Bartın Ağır Ceza Mahkemesince Bartın Adliyesi'nde özel olarak oluşturulan salondaki duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler, patlamada hayatını kaybedenlerin yakınları ile taraf avukatları katıldı.
İŞÇİLER OLAY ANINI ANLATTI
Tanıkların dinlenilmesine devam edilen duruşmada, müessesede nezaretçi olarak çalışan Hasan Tamur, kurtarma çalışmalarına tahlisiye ekibiyle katıldığını belirterek, "-320 kotunda yangını gördük, 15-20 metre yaklaştık ama metan gazı yoğunluğu vardı. O yüzden kim olduğunu bilemediğim bir arkadaşımızın cenazesini alarak dışarı çıktık" diye konuştu.
Madenci Halil Yay, 10 yıldır hazırlık işçisi olarak çalıştığını kurumda patlama günü vardiyada olduğunu anlattı.
Patlama anında kulağında basınç hissettiğini ve yaklaşık 15 dakika sonra da duman geldiğini anlatan Yay, "-300 kotunda aynı bölgede 10 kişiydik. Patlama sesini duyunca kötü bir şey olduğunu hissettik. Bir süre sonra bulunduğumuz alanda dumanın yoğunlaşması nedeniyle maskelerimizi takarak temiz havaya çıkmak için yola koyulduk. Yaklaşık 200-300 metre ilerledikten sonra arkamıza baktık, 7 kişinin olmadığını fark ettik. Geriye döndüğümüzde 7 arkadaşımızın vefat ettiğini gördük. Patlama -320 kotunda yaşandı gibi duruyor" şeklinde konuştu.
MASKE EĞİTİMİ YOK İMZA VAR
İşçi Erdi Demir de patlama öncesinde gece vardiyasından çıktığını ve olayı duyduğunda evinden gelerek -320 kotunda kurtarma çalışmalarına katıldığını aktardı.
Ocak içerisinde yoğun duman olduğunu ifade eden Demir, "-320 kotuna indiğimizde 3-4 arkadaşımın cenazesini gördük, onları çıkardık. Kıyafetleri sağlamdı, yanık yoktu. Ben de gazdan etkilendim ve hastaneye kaldırıldım. Üretim baskısı vardı, mazeret izni alınırken zorluk çıkarılırdı, 'İşten çıkarırız.' derlerdi. Mühendisleri haftada 1-2 gün görürdük. Şu anda her gün giriyorlar. Maske eğitimleri verilmiyordu, sadece imza attırılıyordu. Şu an birebir, uygulamalı veriliyor" ifadesini kullandı.
Emniyet nezaretçisi olarak çalışan Cengiz Özdemir ise kurtarma çalışmalarına katıldığını ve -350 kotunda 6 arkadaşının cenazesiyle karşılaştıklarını belirterek, "Bazıları maskeleri açmaya çalışmış takamamış, bazıları takmadan koşmaya çalışmış. Tanınacak durumda değillerdi, hepsinin yüzü simsiyahtı" dedi.
Duruşma, tanıkların dinlenilmesiyle devam ediyor.