Kırklareli'nin Demirköy ilçesi İğneada beldesinde 5 Eylül'de meydana gelen kuvvetli yağışta Longoz Ormanları'ndaki Sisli Vadi'deki bungalov evlerinde sel meydana geldi. Selde doktor Selman Bağışlar ve eşi Mihriban Bağışlar, Suna Duman, emekli öğretmen Raile Şimşek, eşi Ahmet Baki Şimşek ile tesis müdürü Ümit Solmaz, hayatını kaybetti.
Özel İdare tarafından mühürlenen işletme hakkında yıkım kararı verildiği ancak karara rağmen tesisin faaliyetlerine devam edildiği belirlendi.
Tesisin sahibi ve yöneticileri hakkında başlatılan soruşturma kapsamında hakkında 'taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma' suçundan gözaltı kararı verilen işletme sahibi Bülent Bayrak (53), eylül ayında Edirne’nin Keşan ilçesinde yakalandı. Bayrak ile firma yöneticileri Sevcan Ulutürk ve Canan Aydın tutuklandı.
DİLEKÇE VE İFADESİ ORTAYA ÇIKTI
Bayrak'ın yakalanmadan önce Demirköy Cumhuriyet Savcılığı'na yazdığı dilekçe ile tutuklandığı sırada Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığı'nda verdiği ifadeler ortaya çıktı.
Dilekçesinde sağlık sorunları nedeniyle teslim olmadığını söyleyen Bayrak, savcılık ifadesinde ise "Şirket işlerini ayarlamadan yakalanamaz ya da tutuklanamazdım. Bu sebeple adli mercilerin çağrılarına icabet edemedim" dedi.
'RUHSAT PROBLEMİ, YAŞANAN FACİANIN SEBEBİ DEĞİLDİR'
15 Eylül'de Demirköy Cumhuriyet Savcılığı'na gönderdiği dilekçede, yağışın normallerin üzerinde olduğunu belirten Bayrak, şunları kaydetti:
"Burada kurulu işletmenin ruhsat problemi, yaşanan facianın sebebi değildir. AFAD Başkan'ın da söylediği üzere 500 yılın felaketi yaşanmasa ve gölet bentleri yıkılmasa, belki çiftlikte sular biraz yükselebilirdi ancak asla tüm binaların kaybına sebebiyet verecek derecede yükselip can kaybına sebebiyet vermeyecekti. Öngörülemez bir felaketin sorumluluğu tarafıma yüklenemez. Benim asıl ticari faaliyetim, başka alanlarda olması sebebiyle sürekli çiftlikte bulunamamaktaydım. Turizm faaliyetlerini yoğun olarak yine sel felaketinde hayatını kaybetmiş olan Ümit Solmaz yürütmekteydi. Evlere misafir kabul eden ve kayıtlar tutan yine Ümit Solmaz'dı. Kurumlarca bana ulaşan bir sel bildirimi bu sebeple olmadı. Cenan Aydın, Sevcan Ulutürk ve Büşra Gökgöz ise projenin planlanmasına, yönetilmesine dair hiçbir sorumluluğa sahip değillerdir. Süreçle ilgili hiçbir karar alma ve uygulama yetkileri bulunmamaktaydı. Şirket ile ilgili hususlardaki karar mercii sadece şahsımdır. Dolayısıyla konu ile hiç alakası olmayan bu kişilerin hiçbir sorumlulukları bulunmamaktadır"
Bayrak, dilekçenin devamında, bu süreçte haksız yere bedel ödeyenlerin de yükünü taşıdığını belirterek vefat eden herkesin ayrı ayrı yasını tuttuğunu söyledi. Teslim olmayışının sebebinin sağlık durumu olduğunu belirten Bayrak, olması gerektiği gibi teslim olacağını belirtti.
'ARAZİ TARIM ARAZİSİ OLDUĞU GEREKÇESİYLE REDDEDİLDİ'
Bayrak, tutuklandığı gün Kırklareli'de savcılığa verdiği ifadede, aylık gelirini 20 bin lira olarak gösterdi. Sisli Vadi'nin gerçek sahibinin kendisi ve işletmecisi olduğunu söyleyen Bayrak, bungalov evlerin yapım sürecini anlattı.
Bayrak, "Benim de kaldığım büyük ev ile ahşap evi inşa ettik. 2019 yılında kafeteryanın ön bölümündeki küçük göleti oluşturup, mevcut haline getirdik. Mimari çizimlerin tamamını kendi başıma yaptım. Herhangi bir mimarlık eğitimi almış değilim; ancak bu alana büyük ilgim vardır. İnşaatı, işletmemizdeki işçilerin hep birlikte çalışması ile tamamen kendi imkanlarımızla yaptık. 2020 yılına geldiğimizde tahminen 4-5 ev ile gölet vardı. Bu yıl içerisinde şirket için vekalet verdirdiğim Mehmet Gamsız aracılığıyla Kırklareli Özel İdaresi'ne şirket adına müracaatta bulunup, alanı eko turizm amaçlı kullanmak için izin talebimizi yineledik. Sanıyorum talebimiz doğrultusunda ek etüt çalışmaları yapıldı. Ancak arazinin birinci sınıf tarım arazisi olduğu gerekçesiyle reddedildi" dedi.
'OLUMSUZ CEVAP ALMAMIZA RAĞMEN DEVAM ETTİK'
Eko turistik işletmeyi kurdukların yerine zeminin daha çok çakılı bir arazi olduğunu öne süren Bayrak, şunları kaydetti:
"Tarıma elverişli değildir. 2020 yılındaki ikinci başvurumuzdan da olumlu cevap alamamamıza rağmen inşaatlara devam ettik. 2021 yılında göletin kıyısındaki restoran benzeri yapı ile 12 civarında misafir kabul edilen evlerden olmuştu. Yine bu yıl içerisinde müracaatımız üzerine İçişleri Bakanlığı tarafından ana taşınmazın tarımsal amaç yerine eko turizm amacıyla kullanılmasında kamu yararı olduğu kararı bile alınmıştı. Ne var ki Kırklareli İl Encümeni'nden 3 üye, buranın tarım arazisi olduğu ve başka amaçla kullanılamayacağı gerekçesiyle encümen kararına muhalif oldular. Sonrasında iş yargıya taşındı ve mahkeme encümen kararını kısmen veya tamamen iptal etti. Detayları çok hatırlamıyorum. 2022 yılına geldiğimizde işletmeye imara aykırılık ve eko turizm amacıyla yapılan binaların tamamının ruhsatsız olduğu gerekçesiyle idari para cezası kesildi. Yapı tatil tutanakları düzenlendi, mühürleme işlemi yapıldı. Bununla ilgili daha fazla detay vermek istemiyorum. Tebliğ edilen bu karar sonrasında yapıları, imara uygun hale getirmedik ve ruhsat almadık"
'YIKIM KARARINI ŞİMDİ SİZDEN ÖĞRENDİM'
Bayrak, tesise muhalif encümen üyelerinin açtığı davadan dolayı ruhsat alabilmelerinin söz konusu olmayacağını belirterek, "Bir süre sonra imara aykırılığın giderilmemesi sebebiyle yıkım kararı alındığını şimdi sizden öğrendim. Bu yıkım kararına karşı iptal davası açılıp, açılmadığını bilmiyorum. Hatırladığım kadarıyla idari para cezasının, yapı tatil tutanağının ve mühürleme işleminin iptali için dava açmıştık. Açtığımız davaların sonucunu şirket avukatımız daha iyi bilir. Herkes şirketin böyle bir durumla karşı karşıya kalması sebebiyle batacağımızı düşünerek alacaklarını bir an evvel tahsil etme gayretine girdi. Şirket işlerini ayarlamadan yakalanamaz ya da tutuklanamazdım. Bu sebeple adli mercilerin çağrılarına icabet edemedim" dedi.
'SAKLANDIĞIM ARKADAŞIMIN ARANDIĞIMDAN HABERİ YOKTU'
22 Eylül'de tutuklanan Bayrak, arandığı süre içinde İstanbul ve Tekirdağ'ın Marmaraereğlisi ilçesinde kaldığını anlatarak, şunları dedi:
"Uyku tulumu içerisinde araçta yatıp, kalktım. Bunu izleyen birkaç gün de kamp çadırı kurarak Kirazlı yakınlarında boş arazilerde konakladım. Akabinde üniversiteden eski arkadaşım Sinan K. aklıma geldi. İstanbul'da, evinde misafir olmak istediğimi söyledim. O da kabul etti. 3-4 gün süre ile Sinan'ın evinde kaldım. İlk gittiğimde benim arandığımdan haberi yoktu ama sonraki günlerde durumumu öğrendi. Bir müddet sonra Sinan, bana site güvenliğinden jandarmaların geldiğini öğrendiğini söyledi. Büyük panik yaşadım. Kapı önünün müsait olduğunu görünce eşyalarımı bile alamadan otoparka indim. Araç çıkışından caddeye karıştım."
'SORUMLULUĞUM VE KUSURUM YOK'
İstanbul'da kalmanın tehlikeli olduğunu düşündüğü için annesinin ikamet ettiği Edremit tarafına gitmeye karar verdiğini anlatan Bayrak, kaçak olduğu dönemlerde 2-3 açık telefon hattı alıp, kullandığını söyledi. Yakalandığında üzerinde bulunan 12 bin doları yurt dışına çıkmak için bulundurmadığını söyleyen Bayrak, şu ifadeleri kullandı:
"Bilirkişiler tarafından tanzim edilen ön raporu kesinlikle kabul etmiyorum. Burada bir olağanüstü yağış söz konusudur. Ayrıca yapılarımın tamamını 2017 yılında DSİ'nin işaret ettiği şekilde dere kenarından uzak olması gereken asgari mesafede ve yükseklikte inşa ettim. Hepsi birinci sınıf yapılardı. İşletmemizin acil durum eylem ve tahliye planı vardı diye hatırlıyorum. Ancak bunlar işletmenin bulunduğu yerde muhafaza edildiği için şu an muhtemelen sel suları ile bilinmez yerlere savrulmuş ya da suda eriyip, kaybolmuştur. Cep telefonumun incelenmesinde tespit edilen 15 Eylül 2023 tarihli dilekçeyi hazırlamış ve avukatıma makamınıza sunulmak üzere ulaştırmıştım. Kendisi dilekçeyi size veremeden maalesef yakalandım. Meydana gelen olay, benim imara aykırı ve ruhsatsız şekilde yapıp işlettiğim işletmenin bu hukuki durumundan kaynaklanmış değildir. Ortada öngörülemez bir afet vardır. Bundan dolayı sorumluluğum ve kusurum olmadığı kanaatindeyim"