MELEK GEDİK | KARAR
DEVA Partisi Kurumsal İletişim ve Tanıtım Başkanı Sanem Oktar, Karar TV ekranlarına konuk oldu.
Elif Çakır ile Yıldıray Oğur'un sorularını cevaplayan Oktar, büyük kongre öncesi partisinin çalışmalarını da anlattı, "Partimizin çalışmalarını anlatmak için medyaya çıkmak istiyoruz. Fakat medya bizi görmek istemiyor, Genel Başkanımız sadece bir kez TRT'de haber olabildi. O da koronavirüs olduğu dönemde" dedi.
"DEVLETİN KANALINA BİR KEZ ÇIKABİLDİK"
KARAR TV'de DEVA Partisi'ne yönelik baskıları anlatan Oktar, TRT ile ilgili dikkat çeken cümleler sarf etti:
"Partinin yaptığı faaliyetleri duyurmak ve politikalarını anlatmak partideki ana görevim. Tabii, burada beni şaşırtan bazı şeyler oldu. Duyurular için bazı araçlar kullanıyorsunuz, ki medya bunların başı. Özellikle duymayan, görmeyen ve görmek istemeyen bir medya ile karşı karşıyayız. Mesela TRT... Bir kez çıkabildik yayına, devletin televizyonuna. O da Genel Başkanımız Sayın Ali Bey, korona olmuştu. Onunla ilgili bir haber yayınlanabildi. Dolayısıyla medyada bir görünmezlik duvarı içerisindeyiz. Bazı insanlar, partinin kurulduğunu Genel Başkan korona olunca duydu.
"12 EYLÜL'Ü ARATAN BİR BASKI VAR..."
Yine tanıtım faaliyetleri içerisinde, billbordları kullanıyoruz. Bazı illerde de buna yönelik, benim 'işgüzarca' dediğim tanımlamalar oldu. Bazen var olan sözleşmelerimiz bozuldu, bazen illerde yeteri kadar sesimiz duyulmadı. Bütün kanallara, herkese bültenlerimizi gönderiyoruz ama medyada gerçekten bir görünmemezlik var. Bunu da şuna bağlıyorum; medya ve ifade özgürlüğünün üzerinde 12 Eylül dönemini aratan bir baskı var belki de daha fazlası var."
"ÖĞRETMENİN İSYANINI KALDIRMAK ZORUNDA KALDIK"
Saha çalışmaları sırasında yaşadığı bir örneği de aktaran Oktar, şunları söyledi:
"Erzurum'daki genç bir öğretmenin hikayesini paylaşmak istiyorum. Kitap satıyordu, sokakta rastlaşmıştık. Kitap satarken şunun isyanını yaptı; 'Ben öğretmenim, atanmam gerekirken bugün kendimin alması gereken kitapları pazarlar hale geldim. Ve sigortasız çalışıyorum, asgari ücretin yarısını alıyorum.
Sonra da birileri bana 'Dolardan size ne? Siz onlara bakmayın, zaten hayat çok güzel' diyor. Ben ne yapayım?' Böyle bir çaresizlik içinde olduğunu anlattı ve bu kesiti yayınladık. Bir zaman geçtikten sonra kesitin kaldırılması için telefon geldi. Öğretmenimiz, yaşadığı baskıdan dolayı videonun kaldırılmasını rica etti. Biz de tabii ki kaldırdık.
"BU HAYKIRIŞTAN BİLE RAHATSIZ OLUYORLAR..."
Bu kadar açık, seçik ve net bir haykırışın duyulmasından bile rahatsız oluyorlar. O, sadece mevcut durumunu anlatıyor. Onun dışında söylediği hiçbir şey yok. Ve ifade özgürlüğünün ne derece kısıtlandığını, kendimizi nasıl ifade edemediğimizi görüyoruz."
Sanem Oktar'ın açıklamaları şöyle:
"Türkiye'nin geldiği nokta nedeniyle siyasete atıldım, özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile her şey değişti. Benim çocuklarım, Türkiye'de okumak istemiyor.
Gönül isterdi ki, reform söylemleri gerçek olsun. Fakat bunu diyen iktidar, 'AİHM kararları bizi bağlamaz' diyor. Bal gibi AİHM kararları bizi bağlar.
DEVA Partisi'nde Türkiye'yi temsil eden bir mozaik var, güçlü bir kadrosu var. Yüzde 35 cinsiyet kotası var, karar mekanizmalarında da kadınlar var.
DEVA Partisi olarak hiç anket yapmadık, var olan kamuoyu araştırmaları da çok sağlıklı değil. Çünkü insanlar artık cevap vermekten korkuyor. 'Telefonlarımız dinleniyor mu acaba' diye bile düşünüyorlar."