[Karar]
CELAL DEMİRBİLEK
O, dünyada hiç yenilgi yüzü görmeyen bir güreşçiydi. Üst üste üç dünya, iki olimpiyat şampiyonu, dünyanın en teknik güreşçisi, antrenör, devlet üstün hizmet madalyası sahibi, iki dönem milletvekili, otobüs firma sahibi... Onu anlatmak o kadar zor ki. İşte efsane güreşçimiz Mustafa Dağıstanlı...
-Güreşe nasıl başladınız?
Köy çocuğuydum. Çocukken düğünlerde güreşirdim. 7 yaşındaydım. Rahmetli babamla bir köy düğününe gittik. İlk iddialı güreşimdi, rakiplerimi yendim. İlk ödülüm de halkalı şekerdi.
-Unutamadığınız bir anınız var mı?
Melbourne Olimpiyatlarında 62 kilodan 57 kiloya düşüyordum. Antrenörlerimiz Yaşar Doğu ile Celal Atik idi. Tartılardan bir gün önce 200 gram fazlam vardı, düşemiyordum. Saunadaydım, Celal Atik, ‘saunadan çık, sabah düşersin’ dedi. Hocam ben böyle düşemem dedim. Sabah kontrol tartısında yine aynı kiloda idim. Moralim çok bozuktu. Hocalarıma 'Kilo düşemeyip güreşemez isem Türkiye’ye dönemem Australya’ya iltica ederim' dedim.
Kantara çıktım 200 gram aynen duruyor. Tartıya 1 saat kalmıştı. Rusların güreşçisi Alimbek ben kontrol tartısına çıktığımda o da çaktırmadan tartıya bakıyordu. O sırada kafilemizin doktorundan bir ricam oldu. Kilo düşemiyorum. Kolumdan 200 gram kan almanı istiyorum. Başka çarem kalmadı dedim. Doktor ‘ben güreş öncesi kanı alırsam sen güreşemezsin’ diyerek karşı çıktı. Benim isteğimi Yaşar Doğu hocama söyle dedim. O sırada Rus güreşçi Alimbek bana gel sana masaj yapayım dedi ama o da çare olmadı. Artık yapacak hiçbir şey kalmamıştı.
Kolumdan 200 gram kan alındı. 10-15 dakika sonra da tartımı Alman doktor yaptı. Ve 57 tam kilo çıktım. Artık mutluydum. Sadece bir bardak çay içtim. Ancak Rus Alimbek kan verdiğimi bilmediği ve 200 gram fazlam olduğunu gördüğü için yöneticilerine itiraz etmelerini söylemiş. Bunun üzerine Ruslar beni tartan Alman doktora itirazlarını ilettiler. Hatta öyle ilginç bir olay oldu ki, Ruslar tartının bozuk olduğunu kanıtlamak için tartının üzerine komiktir 3 tane kibrit çöpünü tarttılar. Ancak Alman doktor ‘tartı doğrudur. Müsabakaya çıkabilir’ okeyini verdi.
-Peki sonra?
İlk turda Finli’yi tuşladım, ikinci turdaki rakibim sağ ayağının yarısı olmayan Doğu Alman bir güreşçiydi. Çok enteresandır ki, bu güreşçi olmayan ayağına bir ağırlık bağlamış ve sürekli o ayağı ile benim bacağıma vuruyordu. Baktım ayağımı sakatlamak istiyor. Güreşi uzatmadan bastırdım, tuşladım. Yarı finalde İranlı’yı yendim. Rusu altıma aldım, sarma kle taktım, sonrada tepe üstü mindere çakarak tuşladım ve olimpiyat şampiyonu oldum. Sonra 62 kiloya çıktım. Yeni kilomda antrenmanlarımı hep ağır sikletlerle yaptım.
'ALLAH'IMA SÖZ VERDİM, GÜREŞİ BIRAKTIM'
-Güreşi nasıl bıraktınız?
Yaşar hocaya (Doğu) '1960 Olimpiyat Oyunları'nda şampiyon olup minderi öpüp güreşi bırakacağım' dedim. Yaşar hoca karşı çıkıp 'Sen daha 15 yıl güreşirsin. Benim yerimi sen alacaksın' derdi. Ama ben kesin kararlıydım. Beş vakit namazımı kılardım. Allah’ıma söz vermiştim. Şampiyon olunca minderin ortasında dua edip, öptüm. Ve güreşi bıraktım.
-Günümüz güreşinin bir yorumunu yaparmısınız? Sizce eksikleri nelerdir? Kurallar da neleri beğeniyor,neleri beğenmiyorsunuz?
FILA Başkanları Milan Ercegan ve bilhassa Raphael Martinetti dönemlerinde dünya güreşinin kuralları ile çok oynandı. Güreşi izlenmeyecek duruma getirdiler. Martinetti, o zamanlar yaptığı değişikliklerin savunmasını da ‘Güreşleri Türkler ve Ruslar kazanıyor. Benim amacım kazanan ülkelerin artmasıydı. Ve güreşi diğer ülkelere de yaymaktı. Bu nedenle kural değişikliklerini yapmak zorunda kaldık’ demişti. Martinetti FILA’yı bırakınca güreş rayına girdi. Eski gücünü bulmaya başladı.
Türk seyircisi güreşi hem seviyor hem de çok iyi biliyor. Güreşi seyredilmeyecek bir duruma getirdiler. Dünya güreşi bazı kural değişiklikleri ile gerçek kimliğini bulmaya başladı.
Spor Sergi Sarayı’ndaki güreş müsabakalarına gelirken kapıda beni çeviren seyirciler ‘Mustafa Dağıstanlı,rakibini hemen tuşlama, güreşi hemen bitirme biraz uzat. Bize güreş izlet’ diyorlardı. Biliyorsunuz, birkaç yıl önce güreş sporunu olimpiyatlardan kaldırmayı bile düşünmüşlerdi.
-Son yıllarda en çok beğendiğiniz güreşçiler kimlerdir?
Taha Akgül’ün güreşlerini çok beğeniyorum. Bu çocuk en az 10 yıl şampiyon olur. Çok süratli, sürekli oyun arayışı içinde. Çok daha da iyi olacak.
-Sizlerden sonra dünya güreşine renk katan güreşçi kimdir?
Hiç düşünmeden Hamza Yerlikaya derim. Grekoromen güreşe çok şeyler kattı.
-Dünya güreşi için ne tür tavsiyeleriniz var?
Önce işe teknik adamlardan başlanmalıdır. Antrenör ihtiyacımız çok fazla. Bol bol antrenör yetiştirilmelidir. Hakem kursları yoğunlaştırılmalıdır. Devletimiz ata sporumuz güreşe çok yardım ediyor. Seyircinin doyması için Güreş yine iki devre olsun, ancak devrelerin 5’er dakika olması lazım.Greko da yanlışlıklar yapılıyor. Yere yatırma kaldırılmalıdır.
'YAŞAR DOĞU TÜRK GÜREŞİNİN ATATÜRK'Ü İDİ'
Yaşar Doğu Türk güreşinin Atatürk’ü idi. Ankara’da Halkevinde güreşler vardı. Atatürk güreşleri izlemeye gelmişti... Locadan izliyordu. O gün sadece grekoromen güreşler vardı. Ankaralı Hüseyin, İstanbullu Saim hoca ile güreşiyordu. Hakemler de İstanbulluydu. Ankaralı Hüseyin, Saim hocayı minder dışına çıkardı. Güreş bitti Saim galip ilan edildi. Hüseyin, hakem heyetine itiraz da bulundu. Araya girenler Hüseyin’i sakinleştirmeye çalışınca, maçı izleyen Atatürk locadan “Bırakın çocuğu, hakkını yediniz” diye bağırdı, Sonra “Niye siz grekoromen yapıyorsunuz. Türklerin ayakları kuvvetli, serbest güreşi neden yapmıyorsunuz” dedi.