Kovid dışında 4 virüsün daha dolaşımda olduğunu söyleyen Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alpay Azap, Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nün takip verilerine göre, Türkiye’de 3 Ekim’den 6 Kasım’a kadar Kovid’e ek olarak sık görülme sırasına göre nezle virüsünün (rinovirüs), nezle benzeri hastalık yapan insan koronavirüslerinin, Respiratuar Sinsisyal Virüs (RSV) ve grip (influenza) virüsünün dolaşımda olduğunu kaydetti.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre de kuzey yarımküredeki pek çok ülkede bu virüslerin dolaşımda olduğunun altını çizen Azap, “Çoğunlukla bir hastada tek bir virüs hastalık yapıyor. Hastaların yüzde 5’inden azında birden fazla virüs aynı anda bulunabiliyor” dedi. Prof. Dr. Azap, bu virüslerin neden olduğu enfeksiyonların belirtilerinin birbirine çok benzediğine dikkati çekti.
Belli bir şikayete ya da muayene bulgusuna bakarak, kesin tanı koyabilmenin mümkün olmadığını dile getiren Azap, “Belirtilere bakarak ayırt edemiyoruz. Ama ateş olmadan, genel durumu hiç bozulmadan sadece bol burun akıntısı varsa büyük olasılıkla nezle virüsü, yüksek ateş, öksürük, kas ağrıları ve halsizlik varsa grip, Kovid, RSV’den biri olabilir diyebiliyoruz. Ancak kesin tanı için test yapmak gerekir” diye konuştu.
Azap, solunum yolu virüslerinin tümünün insandan insana solunum damlacıkları ile bulaştığına işaret ederek, Kovid-için yaklaşık üç yıldır uygulanan maske, havalandırma, temas süresini kısa tutma, mesafeyi koruma, el ve yüzey temizliğini kapsayan tedbirlerin uygulanmasının önemine dikkati çekti.
MASKE TAKMAK ŞART
Azap, sözlerine şöyle devam etti: “Bu beş maddeden özellikle bu haftalarda yaşadığımız gibi hasta sayılarının arttığı dönemlerde kapalı alanlarda maske takmak, ortamı iyi havalandırmak büyük önem taşıyor. Kapalı ortamda az kişinin maske takması, önlem için yeterli değil. Çünkü, az kişinin maske takması, enfeksiyonların yayılmasını çok azaltmıyor. Bu nedenle maske, bireysel bir tercih değil bir kural olarak yaygın şekilde takılmalı.” Azap, şu uyarılarda bulundu: “Özellikle altı yaş altındaki çocuklar, gebeler, bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler, kalp, akciğer, karaciğer hastalıkları, kontrolsüz diyabet gibi altta yatan ciddi hastalıkları olanlar risk altında bulunuyor. Risk gruplarına bakıldığında, toplumun neredeyse 5’te biri bu grupta yer alıyor. Bu kişileri korumanın yolu da herkesin olabildiğince kendini koruması, virüslerin dolaşımının azaltılmasıdır.”