Sonbahar-kış mevsimiyle artış gösteren gribin hastalık süresinin uzaması ve Kovid-19 ile benzerlikler taşıması 'yeni bir salgın' korkusunun oluşmasına sebep oldu. Uzmanlara göre ise hastalık süresinin uzamasının sebebi, korona salgını döneminde iki yıl boyunca kapalı olmanın yarattığı bağışıklık sistemindeki zayıflama ile ilgili.
Duvar'dan Müzeyyen Yüce'nin haberine göre, öksürük, hapşırık, ateş ve eklem ağrısı gibi belirtiler ile ortaya çıkan hastalıklar arasında şu an için en etkili olan virüsün influenza, yani grip olduğuna dikkat çeken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu, griple birlikte diğer virüslere dikkat çekti.
Tutluoğlu şunları söyledi:
'İNFLUENZA KORONA'DAN DAHA AĞIR'
“Şu anda influenza birçok hastada korona virüsünden daha ağır seyrediyor. Solunum yoluyla hızlı bir şekilde bulaşan ve yetişkinlerde de rastlanılan RSV (Solunum sinsityal virüsü) de en az grip kadar bulaşıcı bir virüs olarak karşımıza çıkıyor. Bunun yanında adenovirüs, norovirüs dediğimiz solunum yolu virüsleri de enfeksiyona yol açabiliyor. Adenovirüs özellikle solunum yolu enfeksiyonu haricinde ishal, bulantı ve kusma da yapabilen bir virüs.”
'FARKLI VİRÜSLER AYNI KİŞİDE OLABİLİR'
Bu dönemde ön plana çıkan RSV virüsünün daha çok çocuklarda ve bebeklerde solunum yolu enfeksiyonuna yol açtığını, uzayan öksürük ve düşmeyen ateş sonucunda yoğun bakım yatışları görülmeye başlandığını kaydeden Tutluoğlu, “Faklı virüsleri aynı kişide aynı anda görebilir miyiz, evet görebiliriz. Bu da enfeksiyonun daha ciddi seyretmesine yol açabilir. Bu da hastalık sürelerinin uzamasına, hatta yoğun bakım yatışlarına kadar ilerleyen bir süreci oluşturur. Bize de bu yönde gelen şikayetlerde artış yaşanıyor” diye konuştu.
GRİP SÜRESİNİ KISALTMAK İÇİN MASKE
Kış aylarında ortaya çıkan virüslerin sebep olduğu hastalıklarda yaşanan artışın Kovid-19 nedeniyle iki yıl kapalı kalmanın ardından gelen açılımın getirdiği bir yük olarak değerlendiren Tutluoğlu, “Korona virüsü salgınından maske, mesafe tedbirleri ile korunurken aslında diğer virüs enfeksiyonlarından da korunmuş olduk. Bu süre içerisinde bağışıklık sistemimiz bu virüsleri unuttuğu için zayıfladı. Şu anda bu süreci insan vücudunun virüslerle adeta yeniden tanışma dönemi olarak düşünmek lazım” dedi.
“Toplu ulaşımda ve kalabalık alanlarda maskeyi öneriyoruz” diyen Tutluoğlu, “Toplumda artan diğer solunum yolları virüslerine karşı korunmak için maske, mesafe ve hijyen kurallarına yeniden itibar etmemiz gerekiyor” ifadelerine yer verdi.
'VÜCUDUMUZ VİRÜSLERİ UNUTTU'
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Ertuğrul’a göre de durum böyle. “İki yıl kapalı kalmanın ardından yaşanan açılımda bu virüsler yeniden bulaşım alanı yakaladı” diyen Ertuğrul, iyileşme süreçlerinin uzamasının da normal olduğuna vurgu yaparak şunları kaydetti:
“Bu süreçte üst üste enfeksiyon atakları geçirebiliriz. Yani bir virüs alırsınız; adenovirüstür bu. Hasta olursunuz. Tam toparlamaya başladığınız zaman bu kez de norovirüs alırsınız. Onunla bir daha enfekte olur, yeniden bir atak geçirirsiniz. Çünkü bağışıklık sistemimiz iki yıllık bir kapanmanın ardından gelen açılım sürecinde zayıfladı ve virüsleri unuttu. Buna bağlı olarak da bu dönemde üst solunum yolu hastalıkları artmış gibi görünüyor. Ama aslında kış mevsiminin üst solunum yolu enfeksiyonlarını yaşıyoruz. Önümüzdeki yıl bu mevsimde enfeksiyonu bu kadar ağır geçirmeyeceğiz.”
ANTİBİYOTİKLERE YÖNELİM YANLIŞ
Genellikle uzun dönemli enfeksiyonlarda insanların antibiyotik kullanma eğiliminde olduğuna vurgu yapan Ertuğrul, bunun bir hata olduğunu söyledi.
Ertuğrul şu açıklamaları yaptı: “Antibiyotikler, antibakteriyel ajanlar, bakteriyel enfeksiyonlarda kullanılması gereken ilaçlardır. Yani viral bir enfeksiyon sırasında kullanılmamalıdır. Ancak buna rağmen insanlar çok fazla antibiyotik tüketimi yaptığı takdirde dirençli bakteri enfeksiyonları ile karşılaşma riskleri artar. Özellikle risk grubundaki kişilerde influenza tanısı konduğu zaman mutlaka antiviral ilaç almak gerekir. Ancak ne adenovirüsün ne de norovirüsün antiviral tedavisi yoktur. Bu yüzden semptomatik tedavi dediğimiz bulgulara yönelik tedaviler mevcuttur. Bu süreçte doğal beslenme, doğal vitamin alımı ve dinlenme tedaviye büyük katkı sağlayacaktır.”