Halk arasında kırmızı göz hastalığı olarak da bilinen konjonktivit vakalarının sayısında son haftalarda yüksek bir artış olduğuna işaret eden Türk Oftalmoloji Derneği Oküler Enfeksiyon Birimi Başkanı Prof. Dr. Ulviye Yiğit, pandemi önlemlerinin gevşetilmesiyle beraber yeniden salgınlara dönüşen virüs enfeksiyonlarının gözleri de vurduğunu söyledi.
AİKE İÇİNDE ÇOK HIZLI YAYILIYOR
Solunum yolu enfeksiyonlarına neden olmasıyla son günlerde oldukça gündemde olan adenovirüslerin, gözde de konjonktivite neden olan türleri olduğuna işaret eden Prof. Dr. Yiğit, bulaşıcılığının da çok yüksek olduğunu söyledi ve özellikle yakın temas, hijyene dikkat etmemek ve el göz teması ile hastalığın aile bireyleri arasında hızla yayılabildiğini, en çok da anaokulu gibi küçük yaş grubunda temasın engellenmesinin daha zor olması nedeniyle riskin daha yüksek olduğunu belirtti.
KOVİD ÖNLEMLERİ GÖZLERİ DE KORUDU
Geçen yıl konjonktivit vakalarının oldukça az görüldüğünü, çünkü Kovid nedeniyle insanların gerçekten maske, mesafe ve el hijyeni kurallarına çok dikkat ettiğini ancak önlemlerin gevşemesiyle beraber son birkaç hafta içinde vaka sayılarında ciddi bir artış yaşandığını söyleyen Prof. Dr. Yiğit, sözlerine şöyle devam etti:
“Kliniklerimize gelen adenoviral konjonktivitler artmaya başladı. Adenovirüs'ün birkaç tipi var. 'Faringokonjonktival ateş' dediğimiz formunda, tam olarak üst solunum yolu enfeksiyonu ile birlikte seyreder. Yani farenjit, ateş, üst solunum yolu enfeksiyonu; hepsi bir arada gider. Tek bir virüs, hem kulak burun boğaz sistemini, hem üst solunum yolu sistemini etkiler, hem de konjonktiva'yı enfekte edebilir. Ama tek başına olan 'adenoviral konjonktivit'te tutulum daha farklıdır. Şu anda da biz daha çok tek başına olan adenoviral konjonktivitlerin sayısında artış görüyoruz. Bunun da bir epidemi öncüsü olduğunu düşünüyoruz."
GÖRME KAYBINDA DAHİ YOL AÇABİLİYOR
Yayılımı çok hızlı olduğu için hastalığın özellikle aile içerisinde ya da çok yakın temaslı kişiler arasında bulaşıcılığının son derece yüksek olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yiğit, şu ifadeleri kaydetti:
"Sadece konjonktivit tablosunu daha sık görüyoruz. Konjonktivit ile birlikte kulak önünde adenopati yani lenf bezi büyümesi de eşlik ediyor. Bu hastalarımızın tedavisine hemen başlıyoruz ve çok sıkı takip etmemiz gerekiyor. Çünkü eğer kornea dediğimiz gözün şeffaf tabakasının altında opasiteler (bulanıklık) oluşursa, bunların tedavisi çok ayrı bir önem arz ediyor. Görme kaybına dahi yol açabiliyor. Adenoviral konjonktivit'lerde belirtiler genellikle temaslı olma durumundan birkaç gün sonrasında başlıyor. Tek taraflı başlasa da yüzde 50 kadar vakada bir hafta içinde diğer gözde de tutulum görülebiliyor. Gözde kızarıklık, çapaklanma, sekresyon (salgı artışı) ve kulak önü lenf bezinin büyümesi şeklinde başlıyor. Ardından bir hafta ya da birkaç gün içerisinde diğer gözde de semptomlar görülebiliyor."
Prof. Dr. Ulviye Yiğit
BELİRTİLER HAFTALARCA SÜREBİLİYOR
Kirpiklerde ciddi akıntı nedeniyle sabah gözlerin açılamaması, gözde belirgin kanlanma gibi rahatsız edici belirtilerle seyreden adenovirüs enfeksiyonlarının etkili bir tedavi yöntemi olmadığını, ancak semptomları geriletmeye yönelik tedaviler uygulanabildiğini anlatan Prof. Dr. Yiğit, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Viral enfeksiyonları artık Kovid'den de ülkece öğrendik. Viral durumların, enfeksiyonların net bir tedavisi yoktur. Ancak semptomları düzeltmeye yönelik tedavi uygulayabilirsiniz. Biz de hastalarımızı bu şekilde takip ediyoruz. Adenovirüsün gözdeki semptomları 1 ila 3 hafta sürebilir. Son derece ızdıraplı olabilir. Özellikle ışığa hassasiyet çok rahatsız eder hastaları. Çok fazla batma, yanma, ağrı hissi olabilir. Her iki subepitelyal opasite dediğimiz şeffaf tabakanın alt tabakalarında oluşan bulanıklık varsa, görme kaybı da eklenince hastalarımızın stresi bir kat daha artar ve onların tedavisi daha özellikli bir önem arz eder."
BULAŞMA SÜRESİ UZUN
Hastalığın bulaşma süresinin de uzun olabildiğini belirten Prof. Dr. Yiğit, "Birkaç günden birkaç haftaya kadar uzayabilir. Yani bulaştırıcılık zamanı çok uzun olduğu için temastan kaçınmak, bu anlamda çok önemlidir. Pek çok hastalıkta biliriz ki hastalık semptomları ortaya çıktıktan sonra bulaşıcılık çok kısa sürede ortadan kalkar. Özellikle viral hastalıklarda bu, bilinen bir şeydir. Ama adenovirüs böyle değildir. Semptomlar ortaya çıktıktan sonra hastalığın alevli halinden itibaren de bazen bir iki haftaya kadar uzayan bulaştırıcılık süreleri görülebiliyor" dedi.
ÇOCUK YAŞ GRUBU DAHA RİSKLİ
Hastaların evlerinde gözlerine ılık su kompresi yapmasında bir mahsur olmadığını belirten Prof. Dr. Ulviye Yiğit, ancak çok temiz pamuklar kullanılması gerektiğini belirterek uyarılarını şöyle devam etti:
“Çocuk yaş grubu bana özellikle daha riskli geliyor. Çünkü anaokullarında bir tane çocukta varsa, öğretmenlerimiz ya da velilerimiz ne kadar çaba sarf ederse etsin, onları izole etmeniz mümkün olmuyor maalesef. O yüzden o yaş grubunda çok daha hızlı yayılabiliyor."