The Good Nurse’u (İyi Hemşire) filminde Amy yoğun bakım ünitesinde gece vardiyasında çalışırken işinin zorluklarına rağmen mutlu bir hemşire olarak karşımıza çıkıyor. Tek başına baktığı iki küçük kızı, onu iki ay sonra ölümle burun buruna getirecek kalp rahatsızlığına ve bir hastanede çalıştığı halde sağlık sigortası süresini doldurmadığı için doktoruna 900 dolar ücreti iki kredi kartına böldürerek ancak ödeyebilmesine rağmen… Ardından Amy’nin yeni vardiya arkadaşının işe başlamasıyla mutluluğu daha da artıyor. Hastalandığında ona nefes aldıran, çocuklarıyla mükemmel anlaşan, her saniye yardımına koşan Charles Cullen’ın bir seri katil olduğu kimin aklına gelir? Bu bir spolier değil, zira film ABD’de itiraflarına göre 40, tahminlere göre 400 kişiyi öldüren bir seri katilin gerçek hikayesine dayanıyor.
Başrolde iki birinci sınıf aktörün yer aldığı bu Hollywood filminin yönetmen koltuğunda geçen yıl ‘Yabancı Dilde En İyi Film’ Oscar’ını kapan ‘Another Round’ filminin de senaristlerinden, Danimarkalı yönetmen Tobias Lindholm oturuyor. Yönetmenin ilk İngilizce filmi olan ve gazeteci Charles Graeber’ın aynı adlı kitabından beyazperdeye uyarladığı film, hemşire Amy Loughren’in düzinelerce hastayı öldüren hemşire arkadaşı Cullen’ın korkunç eylemlerine son vermesine yardım edişinin gerçek hikayesine odaklanıyor. Filmde Amy ve Charles ikilisini Oscar ödüllü Jessica Chastain ve Eddie Redmayne canlandırıyor. Redmayne, bir seri katil olarak başarılı bir performans ortaya koyarken, filmin temeli Amy’nin ölümle burun burunayken gösterdiği kahramanlığa odaklanıyor. Filmde ilginç bir şekilde seri katilin hayat hikayesinden çok ABD’de bir hastanede çalışan, çalıştığı halde bir yılı doldurmadığı için sağlık sigortasına hala hak kazanamayan Amy’nin yaşamı ön planda. Yönetmenin bir gerilim filmi çekmesi ve parsayı toplaması daha kolayken, Amy’nin hikayesine odaklanması cinayet gerilimlerinde radikal bir pencere açıyor.
‘İDEAL VATANDAŞ AMY’
Hemşire Amy filmde çocuklarıyla vakit geçirmek için zaman yaratma mücadelesi veren bir anne. 2000’lerin başında New Jersey’deki Somerset Tıp Merkezi’nde gece vardiyalarında çalışırken Charles’in işe başlamasının ardından hastanede birkaç şüpheli ölümün soruşturulması sırasında önce ‘iyi bir hemşire’ diye savunduğu arkadaşı hakkında daha sonra kanıt topluyor, polise yardım ediyor. Amy, bütün o zorlu yaşamına rağmen ‘iyi bir hemşire’, ‘ideal bir vatandaş’. Arkadaşı hapishaneye girdikten sonra kalp ameliyatını olan ve şu an iyi durumda olan Amy, film hakkında verdiği röportajlarda “Onun parmaklıklar ardında olduğundan emin olmak için kelimenin tam anlamıyla her şeyi riske attım. Ve ne kadar hasta olursam olayım her gün ortaya çıkıyor ve her gün kendimi zorluyordum. İyi hemşire ve Jessica’yı izlerken, bu karakterle gurur duydum. ‘İyi yaptım’ diyebileceğim bir alan açtı” diyor
ÇALIŞMAYAN BİR SİSTEMDEN BESLENEN KÖTÜLÜK
Yönetmen Lindholm, esasında filmi yapmakta başta kararsız olduğunu söyleyerek, Amy ile tanışmasının ardından hissettiklerini şöyle aktarıyor: “Tam orada, bir Amerikan filmi yapmaya karar verdim ve bunun işe yaramasını istedim... İnsanlık hakkında. Çalışmayan bir sistem içinde kötü bir bireyin nasıl güçlendiğini anlatmak için...” Yönetmenin bahsettiği sistem, bir seri katilin hastane hastane dolaşmasına izin veren ve 400 cinayetle sonuçlanan ABD sağlık sistemi. Klasik bir seri katil filmi kisvesinde dünyaya sunulan, kimi izleyicinin sıradan bir suç draması olarak değerlendireceği film, temelinde ABD sağlık sisteminin adaletsizliklerine yöneltilen ciddi bir eleştiri. Ülkedeki dar gelirli insanların sağlık hizmetlerine erişme mücadelesini yeniden mercek altına alan The Good Nurse, 26 Ekim’den beri Netflix’te izlenebiliyor. Platform, aynı hikayeye dayanan ‘Capturing The Killer Nurse’ belgeselini ise 11 Kasım’da yayınlayacak.
‘KİMSE DUR DEMEDİ’
2003 yılında tutuklanan seri katil Cullen’ın ABD’de beş hemşirelik işinden kovulduğu, uygulamalarıyla ilgili endişeleri nedeniyle de iki işinden kendisinin istifa ettiği biliniyor. 16 yıllık seri katillik kariyeri boyunca her zaman yeniden hemşirelik işi bulan Cullen’ın ekmeğine yağ süren ise hastanelerin dava açılma ve hasta yakınlarına yüklü tazminatlar ödeme korkusuyla onunla ilgili şüphelerini dile getirmemeleri. Hastaların birden ölmeye başladığını fark eden hastane yetkilileri, polis soruşturmasından kaçmak için belgeleri tahrif ediyor, Cullen’ı ise sözleşmesinde verdiği basit bir yanlış bilgi bahanesi ile işten kovuyor. Yetkililer karşılarında bir seri katil olduğunu biliyor ama asla hastaların ölümünden sorumlu olup olmadığını sormuyor. Filmin en can alıcı mesajı Amy’nin “Neden?” sorusunu seri katil Cullen’ın “Kimse dur demedi’ cevabında gizli.