Dünya 3 milyonu aşkın sivilin kapana kısıldığı Suriye’nin İdlib şehrine kilitlenmiş durumda. Şam güçlerinin kuşatmayı tamamlayarak harekat için gün saydığı bölgede önceki gün ilk kılvıcımı Esad’ın en büyük destekçisi Rusya yaktı. Tartus’taki Hmeymim Üssü’nden havalanan 3 Rus savaş uçağı bölgedik 20 noktaya vurdu. Yerel kaynaklar bombardımanda 5’i çocuk olmak üzere 29 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Önceki gün Rusların havadan vurduğu noktaları dün de Esad güçleri karadan top atışları ile hedef aldı. Suriye ordusu İdlib kırsalındaki, Kirbet, El Ghab, Havaş, El Nakus ve Hiş köylerini top atışıyla bombaladı. Ayrıca Suriye ordusuna ait tanklar Morek kasabasına doğru ilerleyerek kasabayı bombaladı.
İdlib merkezinde günlük yaşamın normal seyrinde devam etmesine karşın kentte yaşayan milyonlarca kişi büyük tedirginlik yaşıyor. Çevresi vurulan İdlib merkezinde hareketlilik dikkat çekerken, kent sakinleri milyonlarca insanın hedef olacağını belirterek tüm dünyayı Esad rejiminin saldırısını önlemeye davet ediyor. İdlib’de yaşayanlar korku ve endişe içerisinde olduklarını ifade ederek, tüm umutlarını cuma günü Tahran’da yapılacak olan Türkiye, Rusya ve İran zirvesine bağladıklarını dile getiriyor.
Yaşanan hareketliliğin ardından sınır hattında önlemlerini artıran TSK, Astana mutabakatı kapsamında garantör ülke olarak İdlib’de kurduğu 12 gözlem noktasında da teyakkuz durumuna geçti. Araç ve personel takviyesi yapılan gözlem noktalarının çevresi de Türkiye’den gönderilen beton bloklar ve oluşturulan barikatlar ile güçlendirilerek olası saldırılara karşı daha güvenli hale getirildi.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Moskova’nın Ankara ile Tahran’la Suriye’deki nihai amaçlarının tamamen birbiriyle örtüşmediğini, ancak üç ülkenin ateşkesin garantörü olarak savaşın bitmesini istediğini söyledi.
Pervıy Kanal’da konuşan Lavrov “Astana formatındaki partnerlerimiz olan İran ve Türkiye ile Suriye’deki nihai amaçlarımız tamamen birbiriyle örtüşmüyor” dedi. Lavrov, farklılıklara rağmen Rusya, İran ve Türkiye’nin Suriye’deki savaşın bitmesini, Suriyelilerin dışarıdan müdahaleler olmadan, devlet yapılarına yönelik bazı tarifler empoze edilmeden kendi kaderlerini kendilerinin belirlemesini istediğini ifade etti.
Rusya Dışişleri Bakanlığı ise yaptığı açıklamada “Suriye’deki durum İdlib sorunu çözülmeden normalleşemez. Rusya İdlib’de hedefi belli operasyonlar yapıyor. Suriye’deki duruma ilişkin ABD ile teması sürdürüyoruz” ifadeleri kullanıldı. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, da İdlib’deki durumun sürekli artan bir endişe ve kaygı konusu olduğunu söyleyerek, konuyu ilgili diğer ülkelerle müzakereye devam edeceklerini belirtti. Konuyla ilgili en ilginç çıkış da Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov’dan geldi. Ryabkov, “Sivil halk için muhtemel riskleri en aza indirmeye çalışarak, çok dikkatli olarak hareket ediyoruz” dedi.
Batılı ortakların, İdlib’deki teröristler ortadan kaldırılmadan, Suriye’deki durumun normalleşmeyeceğini farkında olduğuna da dikkat çeken Ryabkov, “Batılı meslektaşlarımız, Suriye’nin bu bölgesini (İdlib) terörist gruplardan kurtarmanın mümkün olmadığını biliyorlar” dedi ve ekledi: “Onlar (Batı), Suriye’de normalleşme olmaksızın, işlerin iyi gitmeyeceğini gayet iyi anlıyorlar. Bu terörist kuşatmanın korunmasının her zaman, tasfiye edilmemesi halinde kimyasal silahların kullanılma tehlikesi de dahil olmak üzere, yeni tehditler ile karşı karşıya kalacağını iyi biliyorlar.”
Öte yandan Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric, İdlib’te Esad ve destekçilerinin olası operasyonuna karşı “yüksek alarm” halinde olduklarını açıkladı. İdlib ve Hama’da düzenlenen hava saldırılarının ölüm ve yaralanmalara ayrıca okul ve market gibi sivil yapılarda zarara yol açtığının altını çizen Dujarric “BM, İdlib’deki insani durum ve bölgedeki askeri gerginliğin artmasının yol açacağı potansiyel yıkıcı insani sonuçlardan duyduğu endişeyi bir kez daha tekrar ediyor” ifadesini kullandı. Dujarric, İdlib’de 3 milyon civarında sivilin yaşadığını ve BM’nin Türkiye üzerinden yardımlarını bölgeye ulaştırdığına vurgu yaparak, Suriye’nin kuzeybatısında muhtemel bir operasyon durumunda doğacak ihtiyaçları karşılamak için 311 milyon dolar civarı fona ihtiyaç duyduklarını belirtti.
İki gündür süren bombardımanın ardından diplomatik temaslar da hızlandı. Rusya ve ABD eksenli girişimlerin merkezinde ise Türkiye vardı. TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır’ı ziyaret eden Rusya Büyükelçisi Aleksey Yerhov “Suriye ve özellikle Suriye’nin kuzeyindeki durum konusunda Türk partnerlerimizle çok sıkı iş birliği ve temas içerisindeyiz” dedi. Yerhov Suriye ve özellikle Suriye’nin kuzeyindeki durum konusunda, Türk partnerleriyle çok sıkı, işbirliği ve temas içerisinde olduklarını vurguladı.
Gözler Tahran Zirvesi’nde
İdlib’de giderek yükselen tansiyon Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya lideri Putin ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin 7 Eylül’deki Tahran Zirvesi’nin önemini daha da artırdı. Bütün dünyan zirveye ve sonuçlarına kilitlendi. İdlib’e düzenlenecek askeri bir operasyonu “felaket” olarak niteleyen ve operasyonun ancak sınırlı olabileceğini düşünen Ankara’daki yetkililer, Rusya ve İran’ı bu yönde ikna çabalarını “son dakikaya kadar” sürdürmeye kararlı olduklarını belirtiyor. Alman DW Türkçe ajansına konuşan Türk Dışişleri yetkilileri, Ankara için İdlib’e olası askeri operasyonun sınırlı olmasının hem sınır güvenliği hem de olası göç dalgasının kontrolü açısından “hayati önem” taşıdığını, bu yüzden bu konuların 7 Eylül’deki zirve öncesi tüm Avrupalı müttefikler ve ABD ile ayrı ayrı masaya yatırıldığını belirtiyor. ABD Dışişleri Bakanı’nın Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey de bu çerçevede Salı günü Ankara’da temaslarda bulundu. Jeffrey’nin kapsamlı bir operasyon durumunda ABD’nin Ankara ile nasıl işbirliği yapılabileceğini görüştüğü belirtiliyor. Ankara, kapsamlı bir İdlib operasyonunda bölgede yaşayan üç milyon sivilden çoğunun Türkiye’ye yöneleceğini hesaplıyor ve bu yönelimin sınırın ötesinde tutulması istiyor.
Pompeo: Idlib’e saldırı kabul edilemez
ABD Dışişleri Bakanlığı, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun yaptığı telefon görüşmesine ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, iki bakanın Suriye, Brunson ve ikili ilişkileri ele aldığını bildirdi. Bakanlık, Pompeo ve Çavuşoğlu görüşmesine ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada şunlar kaydedildi: “Bakan Michael R. Pompeo bugün Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’yla bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi ve Esed rejiminin İblib’e yapacağı herhangi bir saldırının kabul edilemeyeceği ve Suriye’deki gerginliği düşüncesizce tırmandıracağı konusunda fikir birliğine vardılar. Ayrıca Bakan (Pompeo), Türkiye’nin Papaz Andrew Brunson’u serbest bırakmasının önemine vurgu yaptı. Bakan ve Dışişleri Bakanı ortak kaygılar ve sorunların çözümü konusunda görüşmelerin devam etmesi konusunda anlaştı.” İstanbul’da
4’lü toplantı için anlaşma tamam
Türkiye, Almanya, Fransa ve Rusya arasında İstanbul’da Suriye konulu bir zirve düzenlenmesi konusunda uzlaşımaya varıldığı belirtildi. Kremlin Dış Politika Danışmanı Yuri Ushakov, Rusya, Türkiye, Fransa ve Almanya’nın katılacağı Suriye zirvesinin İstanbul’da yapılması konusunda anlaştıklarını açıkladı. Reuters’ın haberine göre Ushakov, gelinen noktada dört ülkeden temsilcilerin uygun bir tarih belirlemek için çalışmaları sürdürdüğünü, Moskova’nın görüşmeler öncesi heyecanlı olduğunu söyledi.
ABD’DEN İLGİNÇ YORUM
ABD’nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Nikki Haley, İdlib’de olası bir kimyasal saldırı ihtimaline ilişkin, “Kimyasal silah kullanılana kadar kenarda durup beklemeyeceğiz. Bu konuda Başkan da kamuoyu önünde açıkça konuşarak eğer kimyasal silah kullanılırsa, ABD karşılık verecek demek istedi” dedi. Rusya’nın ve Esad rejiminin kimyasal saldırı konusunda muhalifleri suçladığını belirten Haley, “Esed, kendi halkının üzerine kimyasal silahla saldırmadan önce her zaman tam olarak bu formülü uyguluyor. Burada, Başkan Trump’ın İran, Rusya ve Esed’e ‘oraya gitmeyin, bunu kabul edemeyiz’ dediğini görüyorsunuz. Eğer Suriye’yi ele geçirme yoluna devam etmek istiyorlarsa, bunu yapabilirler. Ama kimyasal silah kullanarak değil. Kendi halkına (kimyasal) saldırı yapamazlar ve biz bunu karşılıksız bırakmayız. Suriye’de kimyasal silah kullanılırsa, bunu kimin kullanacağını kesinlikle biz biliyoruz” diye konuştu. Suriye’de bir trajedinin yaşandığını ve halkın zaten yeterince acı çektiğini dile getiren Haley, burada olası bir kimyasal silah kullanımı konusunu görüşmek üzere cuma günü BMGK’yi toplayacaklarını söyledi.