HİLAL ÖZTÜRK/İSTANBUL
Anayasa Mahkemesi (AYM) uyuşturucu ticareti yapmaktan 7,5 yıl hapis cezası alan O. K.’nın bireysel başvurusunu ‘hakkaniyete uygun yargılama hakkı’nın ihlal edildiği gerekçesiyle kabul etti. 2011’de İstanbul’da uyuşturucu satan O.K., sivil kıyafetli iki polisi müşteri zannerek evine götürdü. Evde çok sayıda uyuşturucu madde ile hassas terazi bulan polisler, O.K.’ya rüşvet karşılığında işlem yapmamayı teklif etti. O.K. ve birlikte çalıştığı V.K. polislerle anlaştı ancak istedikleri parayı bulamadılar. Bunun üzerine iki polis M.E. ve Ö.Ö. 18 saat sonra tutanak tutarak olayı Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirdi. Başsavcılık’ın talimat ile olay yerine giden polisler, hem şüpheliler hem de iki sivil polis hakkında işlem yaptı. Polisler hakkında rüşvet ve konut dokunulmazlığının ihlali ile kişiyi hürriyetinden alıkoyma suçlarından ayrı ayrı yargılama yapıldı. Polisler her iki davadan da mahkum oldu. O.K. ve V.K. hakkında da uyuşturucu ticareti suçundan yargılama yapılarak mahkumiyet verildi. Ancak O.K. hakim kararı ya da savcı talimatı olmadan eve giren ve rüşvet suçundan mahkum olan polislerin topladığı delillerle yapılan yargılamalara itiraz etti ve AYM’ye bireysel başvuruda bulundu. AYM, 4 üyenin karşıoyuyla ve oy çokluğuyla O.K.’nin başvurusunu haklı buldu. Yüksek Mahkeme gerekçesinde; Anayasa, AİHM içtihatları ve CMK’ya dayanarak hakim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde savcının yazı emriyle konuta girilebileceğini ve arama yapılabileceğini belirtti. Olayda hukuka aykırı arama sonucu elde edilen delillerle mahkumiyet kararı verildiği değerlendirmesi yapan AYM, dayanılan diğer delillerin ise arama yapan ve rüşvet suçundan mahkum olan polis memurlarının ifadeleri ile başvurucunun uyuşturucu madde kullandığına dair beyanı olduğunu kaydetti. Kararda “Somut olayda hukuka aykırı şekilde gerçekleştirilen arama sonucu elde edilen delillerin belirleyici delil olarak kullanılmasının bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedelediği görülmektedir. Aramanın icrasındaki ‘kanuna aykırılığın’ yargılamanın bütünü yönünden adil yargılama hakkını ihlal eder nitelikte olduğu kanaatine varılmıştır” denildi.