MELEK GEDİK | KARAR
Reşitpaşa Yokuşu'na AİHM'nin Türkiye kararları damga vurdu, Akif Beki ve Yıldıray Oğur AİHM'in Demirtaş ve Kavala kararı sonrası siyasetin tepkilerini masaya yatırdı.
"CUMHUR İTTİFAKI YÜKSEK MAHKEMESİ KURULSUN"
AİHM'in, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile iş insanı Osman Kavala hakkında verdiği kararlara, yasalara rağmen uyulmadığını belirten Beki, şunları kaydetti:
"Bence AİHM'i, Anayasa Mahkemesi'ni ve bilumum mahkemeleri lağvedelim. Cumhur İttifakı Yüksek Mahkemesi ya da Yüce Divanı diye bir mahkeme kuralım. Nasılsa Cumhur İttifakı'nın liderleri, Sayın Cumhurbaşkanı kimin suçlu olup olmadığına kendisi karar veriyor. Mahkemeye düşen de onu teyit ve tescil etmek.
"HİÇBİR MAHKEME KARARINI TANIMIYORLAR"
Sayın Bahçeli'nin de söylediği gibi. 'Terörist Demirtaş'ın, Sorosçu Kavala'nın suçluluğu netleşsin' diyor. Zaten terörist, sorosçu, ocu, bucu diye söyledikten sonra mahkemeye ne gerek var! Mahkemeye düşen, siyasetçilerimizin verdiği bu hükümleri sadece noter gibi tasdik etmek.
Mahkeme heyetleri de 'Yaz katip' diyecekler; Sayın Cumhurbaşkanı'nın buyurduğu üzere 'Demirtaş'ın teröristliğini teyit ve tescil ediyoruz' diye. Bunu bekliyorlar, kendi beyanlarının, yargılarının ve hükümlerinin dışındaki hiçbir mahkeme kararını tanımıyorlar. Ve saygıları da yok. O zaman bu mahkemelere gerek yok."
"MEVZU SADECE DEMİRTAŞ DEĞİL..."
Demirtaş davasının yıllardır devam ettiğini hatırlatan Beki, şöyle devam etti:
"Haksız tutuklama itirazı 4 yıllık bir hikaye. Şimdi 4 yıldır bu işin zaman aşımları yok mu? Yargı reformları yapıldı, 'Yargılamaları hızlandıracağız', 'İddianame yazımlarına süre koyacağız' denildi. Mesela Kavala 1,5 yıl hakim karşısına çıkmadı, iddianamesi yazılamadı. Böyle başka örnekler de var.
Bir de Adalet Bakanı, 'Bunlar artık kabul edilemez' diyerek yargı reformları yapmadı mı? İki ya da üç tane yargı reformu paketi geçti, süre tahditleri kondu. Mevzu sadece Demirtaş değil, ismi kapatalım. Mağdura, mazluma ya da hak arayana kimliği sorulmaz. Hangi suçtan yargılandığının bir önemi yok. Çıplak aramalardaki gibi... Çıplak arananın kim olduğunun bir önemi yok."
"MUHAFAZAKAR ARKADAŞLAR YANILGI İÇİNDE..."
AİHM kararı sonrası verilen tepkileri eleştiren Yıldıray Oğur, 'muhafazakar camia' vurgusu yaptı, eski dönemdeki yasakları hatırlattı:
"Burası Türkiye... Türkiye'de hukuk anlayışları çoğunlukla iktidarın yanında oluyor. Şimdi, muhafazakar arkadaşlarda şöyle bir yanılgı var: Devletin, sonsuza kadar kendilerine ait olacağını düşünüyorlar. O yüzden sonsuz bir güvenle her türlü sivil alanı, her türlü hukuk ve medya alanını ezmekte bir beis görmüyorlar. Devlet dışında bir şeye ihtiyaçları yokmuş gibi düşünüyorlar.
"BIRAKIN, GİDİLECEK BİR YER KALSIN..."
Daha önce de mahkemeler siyasi yasaklar ile ilgili karar verdi, başörtüsü yasağı ile ilgili de. Bu yasaklar AİHM'e taşındı, yani Türkiye dışında bir mahkeme olmalı. Türkiye'de de hava çok çabuk değişebiliyor, yarın, öbür gün bambaşka bir iktidar gelebilir. Türkiye'deki muhafazakarlara yönelik haksızlıklar olabilir. Bırakın, gidilecek bir yer kalsın, dünyada hak aranacak bir yer... Bu kapıyı kapatmayın, yarın ihtiyacınız olabilir."
"SADECE SEKÜLER YA DA SOL DERNEKLER KARŞI ÇIKMIYOR"
Tepki çeken STK düzenlemesi hakkında da Oğur, AK Parti ile muhafazakar camianın özellikle 80'li ve 90'lı yıllarda sivil toplum yoluyla hak aradıklarını belirtti ve ekledi:
"Burada da sonsuza kadar iktidarda kalacakları düşüncesi var. Sivil toplum diye de bir şey kalsın. Yılların birikimi bunlar, 30-40 yıllık örgütler. Yarın, bir gün onlara da ihtiyacın olur. Medya kalmadı, bari sivil toplum örgütleri, vakıflar kalsın... Tabii çoğu denetimde ama yine de bir grup vakıf ve dernek kendi ayakları üzerinde duruyor. Buna sadece insan hakları dernekleri, seküler ya da sol dernekler karşı çıkmıyor. Bu düzenlemeye MAZLUMDER, ÖZGÜR-DER ve İHH gibi vakıf ve dernekler de karşı çıkıyor. Tabii bakalım, seslerini duyurabilecekler mi..."