Ramazan ve Dua-2 | Af dilemek erdemdir

Kendini hatasız, kusursuz, günahsız gören bir peygamber af diler mi? Günahlarımıza, hatalarımıza, kusurlarımıza af dilememiz hem Yüce Allah’ın emri, hem de, Hz. Peygamberin uygulamasıdır. Bu uygulamada emir de vardır.

[Karar]
BAYRAKTAR BAYRAKLI

Hz. Peygamber kul ve peygamber olması nedeniyle, o da Allah’a yalvarmış, dua etmiş, istekte bulunmuştur. Kendisinden önceki peygamberler gibi o da dua etmiştir. Onun bu duaları eğitim amaçlıdır ve dua ile eğitim metodunu taşımaktadır. Hz. Peygamber dualarını çeşitli şekillerde ve çeşitli konularda yapmıştır. Bunlardan biri af dileme konusudur.

Yüce Allah, Hz. Peygambere af dilemesini emretmiştir. Ayetler şöyledir:

“Allah’tan af dile, çünkü Allah affeden ve merhamet edendir” (Nisâ 4/106).

“Bil ki Allah’tan başka tanrı yoktur. Hem kendinin hem de mümin erkek ve mümin kadınların günahlarının bağışlanmasını dile” (Muhammed 47/19).

“De ki: Bağışla ve merhamet et Rabbim! Sen merhamet edenlerin en iyisisin” (Mü’minûn 23/118).

Hz. Peygamber kul ve peygamber boyutları ile kendini hatasız, günahsız göremez. Onun için Yüce Allah’tan af dilemek zorundadır. Çünkü her iki ayette yer alan “af dilemek” emir kalıbındadır. Yüce Allah’ın emri olduğu için af dilemek farz olmaktadır. Hz. Peygambere verilen bu emir aynı zamanda bütün insanlığa ve özelde müminlere verilmiştir. Müminlerden kimse kendini günahsız, hatasız göremez, görmemelidir.

Bizim açımızdan bakınca peygamberler ismet sıfatına sahiptir, yani günahsızdır; ama Yüce Allah tarafından bakınca bunun böyle olmadığını görürüz. Hz. Peygamberin hata işleme ihtimaline ve hata işlediğine örnekler verebiliriz. 

İsra Sûresi’nin 73-75. ayetlerinde belirtildiğine göre Hz. Peygamber müşrik ve kafirlerin baskısı ile neredeyse Yüce Allah’ın ayetlerinden ayrılacaktı. Yüce Allah onu tuttuğunu söylemektedir. Yani onun bu hatayı işlemesine engel oldu. Aynı durumu başka bir boyutu ile Hûd 12’de bulmamız mümkündür.

Tahrim Sûresi’nin 1. ayetinde şu sorgulamayı buluyoruz: “Ey Peygamber! Hanımlarının rızasını gözeterek, Allah’ın sana helal kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun?”

“Allah seni affetsin. Fakat, doğru söyleyenler sana iyice belli olup, sen yalancıları bilinceye kadar onlara niçin izin verdin?” (Tevbe 9/43).

İşte bu ayetler, Hz. Peygamberin hangi konularda ve ne şekilde hata yaptığını göstermektedir.

Hz. Peygamberin, kendisinin de af dilediğini söylediği hadisler vardır:

“Benim kalbim bulutlanır, gaflet ile perdelenir. Ben günde yüz kere Allah’tan af dilerim” (Müslim, Zikr, 41; Ebû Dâvûd, Vitr, 26).

“Ey insanlar, Allah’a tövbe ediniz. O’ndan af dileyiniz. Çünkü ben, her gün Allah’tan yüz defa, ya da yüzden fazla af dilerim”  (İbn Hanbel, II, 261).

“Allah’ım, gazabından rızana, cezandan affına, senden sana sığınırım. Ben seni övmekten acizim; sen kendini övdüğün gibisin” (Tirmizî, Da‘avât, 113).

“Allah’ım, önce yaptığım, sonra yapacağım, gizli ve açık yaptığım bütün kusurlarımdan dolayı beni affet” (Tirmizî, Da‘avât, 32).

Rabbim, hatamı, cehaletimi, aşırı hareketlerimi ve senin, bende bulunduğunu bildiğin bütün hatalarımı affeyle” (Buhârî, Da‘avât, 59).

Kendini hatasız, kusursuz, günahsız gören bir peygamber bu hadislerde olduğu gibi af diler mi? Günahlarımıza, hatalarımıza, kusurlarımıza af dilememiz hem Yüce Allah’ın emri, hem de, Hz. Peygamberin uygulamasıdır. Bu uygulamada emir de vardır.

AF DİLEMEK DUADIR

Netice olarak diyebiliriz ki, af dilemeye de dua diyoruz. Duanın bir şekli de af dilemektir. Her an günahkar olduğunu bilmek bir erdem, onun affını dilemek de başka bir erdem olmaktadır.

Hz. Peygamberin münafıklar için yapacağı istiğfarı, yani af dilemeyi Yüce Allah’ın kabul etmeyeceğini Tevbe 80’de buluyoruz.

“Onlar için ister af dile, ister dileme, onlar için yetmiş defa af dilesen de Allah onları asla affetmeyecektir…” (Tevbe 9/80).

İşte bu ayetle Yüce Allah Hz. Peygambere münafıklar için af dilememesini, dilerse kabul edilmeyeceği uyarısını yapmaktadır. Demek ki, bir insanın affedilebilecek biri için af dilemesi imkan dahilindedir: “Münafıklara, ‘Geliniz, Allah’ın peygamberi sizin için af dilesin’ denildiği zaman başlarını çevirirler…” (Münâfikûn 63/5); “Bunların arkasından gelenler şöyle derler: Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla” (Haşr 59/10).

Hz. Peygamber bir başkası için af dileyeceği gibi, bir mü’min de başka bir mü’min için af dileyebilir. Ama bir mü’min kafir, müşrik ve münafıklar için af dileyemez. İnanan bir insan, inanan biri için af dileyebilir. Hz. İbrahim’in müşrik babası için af dilemesi kabul edilmemiştir (Tevbe 9/113-114).

HZ. PEYGAMBER, 'BIRAK DA YEMEK YİYELİM YA BİLAL' DEMİŞTİR

FAZLA MI ORUÇ TUTUYORUZ?

Allah-u Teala, Bakara 187. ayette oruca başlamak için siyah iplikle beyaz ipliğin ayırt edilmesi ölçüsünü koymuştur. Hz. Peygamber, Bilali Habeşi ile sahur yemeği yerken bu ölçüyü tatbik etmiştir. Bilali Habeşi, ‘Ya Resulallah ışımak üzere’ deyince ve bunu birkaç kez tekrarlayınca Hz. Peygamber, ‘Bırak da yemek yiyelim Ya Bilal’ demiştir. Bu da gösteriyor ki, iftar ederken dışarda ne kadar aydınlık varsa sahurda da o vakte kadar yiyebiliriz. Yani, siyah iplikle beyaz ipliğin seçilebileceği vakte kadar. Yüce Allah’ın koyduğu ölçü göz önüne alındığında, Diyanet’in imsakiyesi orucu 1 saat erken başlatıyor. Bunun, orucun sıhhatine bir zararı yoktur, sadece fazla oruç tutulmuş olur.

İMSAK VAKTİ SABAH NAMAZI KILINABİLİR Mİ?

İmsak vakti öne alınınca ezan ve sabah namazı da öne alınıyor ki bu yanlıştır. Ezanı yerinden oynatmamak gerekir. Ezanın okunduğu vakitte sabah namazı kılınmaz bu ancak  teheccüd namazı olur. Çünkü sabah namazı vakti girmemiş oluyor. Şimdiki imsakiyeye göre İstanbul’da sabah ezanı 4 buçuk sularında okunması gerekir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.

İlgili Haberler

Ramazan ve Dua-4: Beyinlere atılmış düğüm

Ramazan 2016 Haberleri