ONUR HASANÇEBİOĞLU
Suriye sorununa çözüm için başlatılan Cenevre görüşmelerinin dördüncü turuna ‘Muhalefet destekli Esad hükümeti’ formülüyle gelen Rusya, Türkiye’nin terör örgütü olarak kabul ettiği PYD için kritik bir adım attı. Moskova sürece ‘Kürtler’ başlığı altında örgütün de dahil edilmesi gerektiğini açıkladı. Rusya’nın çıkışı, ABD’nin ağır silahlar vererek lojistik desteğini sürdürdüğü PYD’ye Suriye masasında siyasi bir rol verme adımı olarak yorumlandı.
Moskova’nın Suriye politikasının belirlenmesinde etkili olan Rus Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov, “Suriye Kürtlerinin Cenevre’de olması gerekir” dedi. Bogdanov’un bu açıklaması Türkiye’nin Suriye’deki hassasiyetleri ile çelişiyor. Rus savaş uçağının düşürülmesinin ardından iki ülke ilişkilerinin tekrar normalleşme sürecine girdiği bir süreçte ilişkiler yeni bir krizle sınanıyor.
23-24 Ocak’ta Astana’da düzenlenen Suriye görüşmelerinde muhaliflere anayasa taslağı sunan Moskova yönetiminin, PYD’ye özerklik vaadinin ardından Cenevre’deki son hamlesi, örgüte Suriye siyasetinde yol haritası çizme girişimi olarak görülüyor. Rusya, aralarında Iran’a yakınlığıyla bilinen Kürt partilerinin bulunduğu PYD öncülüğündeki konferansa da ev sahipliği yaptı. Konferansta, Rusya’nın Suriye için sunduğu anayasa taslağındaki ‘kültürel özerklik’ ifadesinin güçlendirilmesi konusunda görüş ağırlık kazanmıştı. Rusya PYD’ye Moskova’da resmi temsilcilik açma izni veren ilk ülke de olmuştu.
ABD’DEN ZIRHLI DESTEĞİ
Rusya ile diplomatik alanda sıkıntılı günler yaşanırken, YPG’ye desteği yüzünden uzun süredir Türkiye ile ilişkilerinde gerilim yaşanan ABD’de yeni başkan Trump döneminde de bu krizin artarak süreciğinin işaretleri gelmeye başladı. Türkiye’nin Rakka operasyonu için alternatif planlar sunduğu ABD’nin örgüte desteğini artırdığı belirtiliyor. Trump’ın 28 Ocak’ta askeri bürokrasisine ayrıntılı bir Rakka operasyonu planı için verdiği bir aylık süre bugün doluyor. ABD medyasına yansıyan bilgilere göre ise ‘Pentagon’un gönlü YPG’den yana.’ Washington bir yandan YPG’ye verdiği desteği sürdürürken bir yanda da Türkiye’yi rahatsız etmeyecek bir plan üzerinde çalışıyor. 17 Şubat’ta Türkiye’ye gelerek İncirlik Üssü’nde Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar ile görüşen ABD’nin Genelkurmay Başkanı Dunford’un bu ziyaretinin hemen ardından YPG’nin kontrolündeki Kobani’ye ABD’li iki komutan tarafından kiritik ziyaret gerçekleştirildi. ABD Merkez Komutanlığı’ndan General Joseph Votel ve IŞİD karşıtı koalisyonun komutanı Korgeneral Stephen Townsend, New York Times, Washington Post ve Foreign Policy muhabirleri ile beraber, ABD’li askeri uzmanların Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) eğitim verdiği kampa gitti. Muhabirlere eğitimin Rakka operasyonu ve Menbic’in korunması için verildiği anlatıldı. İki general de burada yaptıkları açıklamalarda YPG’nin ana gövdesini oluşturduğu SDG’ye ağır silah yardımı yapılması gerektiğini söyledi.
Washington, Ocak ayı sonunda SDG’ye ‘Rakka operasyonunda kullanılması için’ zırhlı araç göndermişti. Açıklamada sayı verilmemişti. 22 Şubat’ta da Reuters, SDG’ye yeni zırhlı araçların ve tanksavar füzelerinin gönderildiğini duyurmuş, sevkiyatın fotoğraflarını paylaşmıştı.
New York Times’a göre SDG’nin Suriye’de toplam 50 bin kişilik bir gücü var ve bunun 27 bini YPG’lilerden, 23 bini de yerel Arap savaşçılardan oluşuyor. General Votel, Dunford ve Mattis’le birlikte Rakka planını oluşturan en kritik isimlerden. Gazeteye göre Votel, YPG’ye desteğe devam etmekten yana. Townsend, ABD ile Türkiye’nin NATO müttefiki olduğunu da hatırlatıyor ve YPG’yle işbirliği yapılırken Türkiye’nin çıkarlarının önemsediğini söylüyor: “SDG üzerinde biri etkili olacaksa, Ankara bunun kim olmasını ister? Rusya mı, İran mı, rejim mi yoksa ABD mi?”
ANAHTAR MENBİÇ’TE
Menbiç operasyonu için ABD’nin PYD’yi bölgeden çıkartması bekleniyor. Geçtiğimiz hafta Kobani’ye giden CENTCOM komutana Votel’in YPG kontrolündeki Kobani’ye giderek SDG’lilerle görüşmesinde de bu konu gündeme geldi. Görüşmede SDG Sözcüsü’nün ABD’li komutana Türkiye’nin Menbiç’e operasyon düzenlemesi halinde Rakka operasyonunu sonlandıracaklarını söylediği öğrenildi. Menbiç gibi PYD’nin bulunduğu bölgede alan güvenliğini ABD sağlıyor. Bu nedenle PYD Menbiç’te olduğu sırada yapılacak bir TSK destekli ÖSO operasyonu Türkiye ve ABD’yi de karşı karşıya getirme riski taşıyor. Menbiç planı önce diploması sonra operasyon olarak ortaya çıkıyor. ABD çekilirse PYD’nin Menbiç’i zaten boşaltılacağı öngörülüyor. Çekilmezse El Bab’da IŞİD’e yönelik operasyonda olduğu gibi kara harekatı ÖSO güçleri ile yapılacak. TSK’nın Menbiç operasyonu için de hazırlıklarını sürdürdüğü belirtiliyor.
RAKKA’YA REJİM BARİKATI
TSK destekli ÖSO güçlerinin El Bab kasabasını ele geçirmesinin ardından harekete geçen rejim, kasabanın doğusundan ilerleyerek El Bab Rakka yolunu ele geçirdi. Rejim güçlerinin bu hamlesi ile TSK destekli ÖSO güçlerinin Rakka’ya olası bir operasyonu için ya rejim ile çatışarak yolu açması ya da Menbiç’i ele geçirmekten başka seçenek kalmadı. Öte yandan TSK destekli Özgür Suriye Ordusu, geçen hafta ele geçirdiği El Bâb’ın güneyindeki Tadef bölgesinde rejim güçleriyle çatıştığını duyurdu ve 22 rejim askerini öldürdüğünü belirtti. Pazar günü El Bâb’ın güneyinde ilerleyen rejimden bu konuda henüz bir açıklama gelmedi. IŞİD’in El Bâb’ın 1 km güneyindeki Tadef kasabasını boşaltmasından sonra rejim hafta sonu bu bölgeye yerleşmişti. ÖSO ve rejim bu bölgede ikinci kez çatışıyor.