HABER MERKEZİ / İSTANBUL
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Rusya lideri Vladimir Putin’in ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin katılımıyla gerçekleştirilen Soçi’deki Suriye zirvesinden ülkenin geleceğiyle ilgili Ulusal Diyalog Kongresi’nin toplanması, yeni anayasa ve özgür seçimlerin yapılması gibi kritik kararlar çıktı. Yayınlanan bildiride, Suriye’nin birliğinin korunmasına vurgu yapıldı. Uzmanlar, Soçi’yi Karar’a değerlendirdi.
Emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu zirve sonrasında yayınlanan ortak bildiri ve yapılan açıklamaların, Astana sürecinin yerini artık Cenevre’deki siyasi sürece bırakmakta olduğunu gösterdiğini belirtti. Loğoğlu, Suriye’deki gidişat ve gelişmelerin bundan böyle artık ağırlıklı olarak Rusya ve ABD tarafından yönlendirileceğini ifade ederken, Suriye’deki tüm taraflarla temas ve görüşme kanalları açık olduğu için Rusya’nın ABD’den bir adım önde olduğunu dile getirdi. Loğoğlu, Türkiye’nin PYD şerhi için ise şöyle dedi: “Soçi bildirisinin satır aralarına bakıldığında PYD’nin Cenevre sürecine, Türkiye’ye gerekli teminatların verilerek, bir formül tahtında davet edilebileceği anlaşılmaktadır. Ankara’nın bu ihtimali dikkate alarak, ağırlığını Suriye’deki çatışmaların bir an önce sona ermesinden ve çözümün ülkenin toprak bütünlüğü dahilinde olmasını sağlayacak bir çözümden yana koyması uygun olacaktır.”
Emekli Büyükelçi Onur Öymen de Soçi zirvesinden çıkan kararların olumlu yönde atılmış bir adım olduğunu ancak somut sonuçların görülmesi gerektiğini söyledi. Öymen, Türkiye’nin PYD’nin meşru bir aktör olarak muhatap alınmaması için diplomatik ağırlığını koyup gücünü göstermesini istediklerini belirterek, “Hepsinin size bu kadar ihtiyacı varken terör örgütüne müsamaha gösterilmemesini talep etmek imkansız bir şey değildir” ifadelerini kullandı.
Genelkurmay eski İstihbarat Daire Başkanı emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin ise tarafların PYD konusunda Türkiye’ye güvence vermeleri gerektiğini belirterek Türkiye’ye tehdit olmayacak şekilde silahlı terörist unsurlarının Afrin’den temizlenmesi gerektiğini kaydetti. Pekin ABD’nin şu aşamada PYD’nin o bölgeden temizlenmesini kabul etmeyeceğini de belirtti.
Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar ise Soçi’deki en önemli ayrıntının Rusya’nın üniter bir Suriye’den bahsetmemesi olduğunu söyledi. Ağar, “Türkiye açısından rahatsız edici bir fotoğraf var. Sayın Cumhurbaşkanı, ‘bu ortaya konan güvenin gelişmesinin test alanı’ Afrin dedi. Burada bir kilitlenme var. Vekaletler savaşının zaten temel karekteri. YPG’yi kullananları görüyoruz. Suriye’nin demografik anlamda en güçlü olanı da Sunni Arap tabanı. Yüzde 65-70 seviyesindeler. Şu an sıkıştıkları alan ise yüzde 13. Temel problem de burada.”
RUSYA KÜRTLERE ÖZERKLİKTE DAHA İSTEKLİ
ORSAM Araştırmacısı Oytun Orhan ise Rusya’nın yeni dönemde askeri sahada kazandığı başarıyı siyasi ve diplomatik zafere de dönüştürme çabası içerisine girdiğini kaydetti. Orhan, Rusya’nın Suriye’de bir federal yapı kurulması konusunda daha istekli gözüktüğünü vurguladı. Türkiye’nin YPG şerhinin dikkate alınacağını söyleyen Orhan, “Şimdilik PYD/YPG alanlarını biraz dışarıda tutarak, daha çok rejim ve muhalifler arasındaki siyasi çözüme odaklanılacak. Çünkü YPG alanlarının geleceği doğaldır ki Amerika’nın müdahil olacağı Cenevre sürecinde ancak gündeme gelir ve Rusya o sürece kadar PYD’yi kendi inisiyatifiyle sürdürdüğü çözüm masasına getirmeyecektir” değerlendirmesinde bulundu.
RİYAD’IN ALTERNATİF KARTI
Bilgesam Araştırma Koordinatörü Ali Semin de, Soçi ile aynı anda Riyad’da muhaliflerin düzenlenlediği toplantının bir kart olarak gösterildiğini belirterek şöyle konuştu: “Türkiye, Rusya ve İran’ın birlikte hareket ettiği Suriye’nin toprak bütünlüğü. Ancak bunun saha da nasıl uygulanacağı önemli. İkincisi bu görüşmede ABD ve Suudi Arabistan’ın olmaması, Suriye sahasındaki gelişmenin 3 ülkenin istediği gibi olmayacağını gösteriyor. Gelinen aşamada Esed’in gidiş yolunun bulunması önemli. Bu sürede de yumuşak bir geçiş süreci yaşanacak. “