Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı yazdı: Tevekkül sandığınız gibi değil

Tevekkül, tembellik ve uyuşukluğun mazereti değil, Kadir-i Mutlak’a olan güvenimizin ve ümidimizin kalbimize ve işlerimize yansımasıdır. “Tevekkül ettim” diyerek sebepleri terketmek, sonra da Allah’tan rızık, başarı vs. beklemek yaratılış hikmetine ve sünnetullaha aykırıdır.

İslâm toplumlarında uzunca bir zamandan beri tevekkül’ün yanlış anlaşılması, bugün yaşanan geri kalmışlığın ve onun yol açtığı birçok sorunun önemli sebeplerinden biri olmuştur.

Bir Kur’an kavramı olan tevekkül, genellikle “bir kimsenin kendisini Allah’ın iradesine teslim etmesi, rızkında ve işlerinde Allah’ı kefil bilip sadece O’na güvenmesi” şeklinde tanımlanır. Kul mütevekkil, Allah vekîl, kulun Allah’a güvenip dayanması da tevekkül’dür. Tevekkül, Allah’a iman ve teslimiyetin ifadesidir. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Musa’nın ağzından “Eğer inanmışsanız, Müslümansanız Allah’a tevekkül etmelisiniz” buyurulur (Yunus 10/84).

İhyâu ulûmi’d-dîn’in 35. bölümünü “tevhid ve tevekkül” konularına ayıran Gazâlî’ye göre tevekkül derin bir bilgi ve zorlu bir amel işi olup, var olan her şeyin gerçek yapıcısı ve yaratıcısının Allah olduğu inancına dayanır. Kişinin, Allah’tan gelene rıza gösterip teslim olması tevekkülün özünü oluşturur. Bu sebeple Tâbiîn döneminin saygın âlimi Hasan-ı Basrî, “Tevekkül rızadan ibarettir” der.

Ancak tevekkül, tembellik ve uyuşukluğun mazereti değil, Kadir-i Mutlak’a olan güvenimizin ve ümidimizin kalbimize ve işlerimize yansımasıdır. Hz. Peygamber’in, “Devemi bağladıktan sonra mı tevekkül edeyim, yoksa bağlamadan mı?” diyen birine, “Önce bağla, sonra tevekkül et” buyurması ilgili kaynaklarda tevekkülden önce tedbir almanın gerekliliğine delil sayılmıştır. Yine Resûl-i Ekrem’in bildirdiğine göre, bir kimse işine gitmek üzere evinden çıkarken, “Bismillâh, Allah’a inandım, O’na dayandım, O’na tevekkül ettim; güç kuvvet yalnız O’nundur” derse Allah o kulunu en hayırlı şekilde rızıklandıracak ve kötülüklerden koruyacaktır.

ALLAH’IN TAKDİRİNE RIZA

Hz. Peygamber “Güçlü müminin zayıf müminden daha değerlidir ve Allah’ın sevgisine daha çok lâyıktır” buyurur; kişinin tam bir azimle faydalı olanı elde etmeye çalışmasını, zor bir durumla karşılaştığında ise Allah’ın takdirine rıza göstermesini öğütler. Halinden şikâyet etmenin, şeytanın tesirine kapı açacağı uyarısında bulunur. Bütün bunlar tedbir ve çalışmayla tevekkül ve takdiri birlikte gözetmemiz gerektiğini ortaya koymaktadır.

Gazâlî’ye göre tevekkülün iş görmeyi ve tedbir almayı terk etme biçiminde yorumlanması cahillerin kuruntusudur ve haramdır. Bu yanlış telakki ilâhî yasayı (sünnetullah) bilmemekten kaynaklanır.

İbn Teymiyye’ye göre yemeden içmeden Allah’ın kendisini doyuracağını söyleyen kimse ahmak, sebepleri terkeden kimse âcizdir. İbn Kayyim el-Cevziyye, İslâm âlimlerinin, sebeplere başvurmanın tevekküle aykırı olmadığı noktasında görüş birliği içinde olduklarını bildirir; Sehl et-Tüsterî’nin, “Tevekkül Peygamber’in hali, çalışıp kazanma da onun sünnetidir. Peygamber’in halini yaşamak isteyen sünnetini terk edemez” dediğini nakleder.

Allah hiçbir şeyi boş yere yaratmamıştır; sebepleri de kullanılsın diye vermiştir. Şu halde “Tevekkül ettim” diyerek sebepleri terketmek, sonra da Allah’tan rızık, başarı vs. beklemek yaratılış hikmetine, eşyanın düzenine ve o düzeni kuran Allah’ın yasasına, sünnetullaha aykırıdır.

Sonuçta tevekkül, nihaî belirleyici irade ve gücün Allah’a ait olduğuna imanın zorunlu bir sonucudur. Bu inanca sahip olan kul, gerekli sebeplere başvurmasına rağmen beklediği neticeyi alamazsa, ilâhî takdirin öyle tecelli ettiğini bilir; kendisini veya sebepleri suçlamaktan kaçınır; moral çöküntüsünden kurtulur. Tecrübeler de inançlı ve mütevekkil insanların başarısızlıklar karşısında daha metanetli davrandıklarını göstermektedir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.

İlgili Haberler

Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı yazdı: İyi müslümanların güzel hasleti
Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı yazdı: Kulluğun alâmeti ibadetin özü dua
Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı yazdı: İmanın en derin hali takva

Ramazan 2017 Haberleri