PROF. DR. MUSTAFA ÇAĞRICI
Sözlük anlamıyla “arıtmak, saflaştırmak, kurtarmak” demek olan ihlâs, din, tasavvuf ve ahlâk kültürümüzde “ibadetleri ve her türlü iyiliği gösterişten, menfaat hesaplarından arındırıp, yaptığını sadece Allah için yapmak” şeklinde açıklanır. İhlâs kalbimizi şirkten, riyadan ve bâtıl inançlardan uzak tutmaktır; içimizi kötü duygulardan, bencilce istek ve niyetlerden, gösteriş arzusundan arındırmaktır. İhlâs, egoist duyguların etkisinde kalmamak, içi başka dışı başka olmamaktır. İhlâs, inancımızın, aklımızın ve vicdanımızın iyi ve faydalı gördüğü işlere iyi niyetle yönelmek; bunları dünya hesaplarına alet etmemektir.
İslâm âlimlerine göre, ibadetlerin farzları dediğimiz dış kurallarından biri veya bir kaçı yapılmayınca –mesela abdest almayınca- nasıl ki ibadet geçerli olmazsa bunun gibi ibadetin iç şartı, asıl “kalbimizin ibadeti” demek olan ihlâs olmayınca da ibadet makbul olmaz. Çünkü ibadet ve iyilik yalnız Allah için yapılır. Bu sebeple ilk dönem sufilerinden Fudayl b. İyâz, “İnsanların hatırı için ameli terketmek riya, insanları memnun etmek için amel etmek şirk, bu iki durumdan kurtulmak ihlâs’tır” der. Her vesileyle Allah rızâsı için ihlâsla amel etmenin önemini ve faziletini vurgulayan Hz. Peygamber, ihlâslı bir kalple iman etmiş kişinin âhiret kurtuluşuna ereceğini müjdelemiş kendisi de, “Yâ rabbi! Beni sana karşı ihlâslı bir kul yap” şeklinde dua etmiştir.
GÖSTERİŞSİZ DİNDARLIK
Yüce Kur’an’da “halis (saf, ihlaslı) dindarlık, yalnız Allah için olandır” buyurulur (Zümer 39/3). Buradaki ihlâs da dini, ibadeti ve iyiliği Allah için yapmak; dindarlığı, ibadeti ve iyiliği başka hesaplarla lekelememektir. Yine Kur’an’da “muhlisîne lehü”d-dîn” şeklinde bir ifade tarzı tekrarlanır.
Buradaki muhlisîn kelimesi “ihlâslı kimseler” demektir ve bu kullanımda ihlâs şu manalarda açıklanır: “Yalnızca Allah’a yönelip her zaman ve şartta O’na kulluk etmek, O’na güvenip O’ndan dilekte bulunmak, sadece Allah’ın dinini tanıyıp din konusunda kendini Allah’a adamak, kısaca saf, samimi ve gösterişsiz dindarlık.”
Âyetlerde bildirildiğine göre şeytan ihlâslı kişilere zarar veremeyecek. Bu sebeple Kur’an’da ihlâs peygamberlerin başlıca niteliklerinden sayılmıştır. Ayrıca 112. sûrede İslâm’ın ana esası olan tevhid inancı en hâlis ve öz olarak dile getirdiği için bu sûreye İhlâs adı verilmiştir.
DÜNYA İŞLERİNDE DE İHLÂS
Gerek Kur’an-ı Kerîm ve hadis-i şeriflerde gerekse diğer İslâmî kaynaklarda ve bilhassa tasavvuf kitaplarında amel ve ibadetleri, hayır ve hasenatı gizli yapmanın önemi üzerinde durulur. Özellikle tasavvuf düşüncesinde sadece ibadet türünden olan davranışlarda değil, dünya işlerinde de ihlâs aranır. İhlâsın anlamını oldukça derinleştiren mutasavvıflar, kulun işlediği iyi amellerin Hakk’ın bir lütfu olduğunu söylemişler; bunları kendisinden bilmesini, hatta karşılığında sevap istemesini ihlâs eksikliğine bağlayarak tasavvufî edebe aykırı bulmuşlardır.
Sonuç olarak İslâm ahlâk ve terbiyesine göre ibadetin özü ve ruhu, bütün iyiliklerin dinî ve ahlâkî bakımdan makbul sayılmasının şartı ihlâstır, bu anlamda samimiyet ve dürüstlüktür. İhlâs olmadan amel makbul olmaz, amel olmadan da ihlâs iddiasında bulunulamaz; bu bakımdan sırf gösteriş olsun diye iyilik ve ibadet ediyor görünmek de; ibadetsiz, iyiliksiz ihlâstan, kalp temizliğinden bahsetmek de hem dinen hem de ahlâken boş ve anlamsız tutumlardır.
Yüce Rabbimizden dileğimiz, ibadetlerimizi ve her türlü hayırlı faaliyetlerimizi kendi rızasına en uygun şekilde yapma çabamızda bizleri muvaffak kılmasıdır.