Türk Gastroenteroloji Derneği İkinci Başkanı Prof. Dr. Kadir Bal, safra taşlarının yüzde 80’inin kolesterol taşı olduğunu, pigment ve karışık yapıdaki taşların ise daha düşük oranda görüldüğünü belirterek, “Batı toplumlarında görülme sıklığı genellikle yüzde 10’un üzerindedir. Yakın tarihte ülkemizde yapılan bir çalışmada ise bu sıklık yüzde 7,5 olarak bulunmuş ve kadınlarda, erkeklere oranla daha fazla safra taşı saptanmıştır” diye konuştu.
YUMURTA TETİKLİYOR
Bal, safra kesesi taşının yemeklerden yarım saat sonra karın sağ üst-orta tarafında kaburgaların altında, giderek şiddetlenen, omuza ve sırta yayılabilen, bulantı ve kusmayla birlikte hissedilen bir ağrı oluşturduğuna dikkat çekti. Özellikle yumurtalı ve yağlı yiyeceklerin ağrıyı uyardığını belirten Bal, safra yolunun geçici veya tam tıkanmasıyla idrar renginde koyulaşma, dışkı renginde açılma gibi bulgular ortaya çıktığını aktardı.
KADINLARDA SIK GÖRÜLÜR
Safra taşlarının orta yaşlı, beyaz tenli, kilolu ve çok doğum yapmış kadınlarda daha sık görüldüğünü belirten Bal, şu bilgileri verdi: “60 yaş üzerindeki insanların yaklaşık üçte birinde safra kesesinde taş veya çamur saptanmaktadır. Hızlı kilo vermek bazı insanlarda safra kesesi taşı oluşumuna yol açabilmektedir.
Alyuvarların parçalanmasıyla giden kan hastalıklarında, karaciğer sirozunda ve safra yollarında doğumsal bir bozukluk olanlarda taş oluşma sıklığı artmıştır. Bunların yanında, ırk, genetik faktörler, cinsiyet, yaş, şişmanlık, alkol kullanımı, diyet, hormonal değişiklikler ve kullanılan bazı ilaçlar (doğum kontrol hapları kullanımı gibi) safra kesesi taşı oluşumunda etkili olabilir.”
‘PANKREAS KANALINI TIKAR’
Prof. Dr. Kadir Bal, safra taşlarının daha ciddi hastalıklara neden olabileceğini belirterek, şöyle devam etti: “Safra taşları bulunduğu ortamlarda iltihaplanmaların oluşmasını kolaylaştırır. Ayrıca ülkemizde pankreas iltihaplarının oluşmasındaki rolü yaklaşık yüzde 50 oranındadır.
Safra taşları, safra kesesi ve safra yolları kanseri oluşmasında önemli faktörler arasında sayılır. Bu dikkatle takip ve tedavisi gereken ciddi bir durumdur. Safra taşları safra yollarına düştüğünde safra kanalıyla pankreas kanalında tıkanmaya yol açarak pankreas iltihabına sebep olabilir. Hastanın hastaneye yatırılarak izlenmesi ve tedavi edilmesi gerekir ve tedavi edilmediğinde ölümcül olabilir.”
‘TANI İÇİN RÖNTGEN ÖNEMLİ’
Safra taşı tanısının daha çok ultrasonografi ile koyulduğunu belirten Bal, endoskopik olarak safra yollarının röntgen altında incelenmesinin de önemli bir teşhis yöntemi olduğunu söyledi. Bu yöntemle tanı konulurken safra yollarına düşen taşların da çıkarıldığını dile getiren Prof. Dr. Kadir Bal, hastanın şikayeti yoksa ameliyat olmasına gerek görülmediğini, hastanın altışar aylık aralıklarla laboratuvar testleri ve ultrasonografik olarak izlenmesinin yeterli olacağını belirtti.
Bal, ancak safra taşı nedeniyle şikayetleri oluşan hastalarda cerrahi yöntemin tavsiye edildiğini, açık veya kapalı yapılan operasyonlarla safra kesesinin alındığını ifade ederek, kapalı operasyonda hastanın hızla iyileştiğini, hastanede kalma süresinin kısaldığını söyledi.