MELEK GEDİK | KARAR
İYİ Parti Meclis Grup Başkanı Prof. Dr. İsmail Tatlıoğlu, KARAR TV ekranlarına konuk oldu. Özel Röportajlar programının konuğu Tatlıoğlu, Elif Çakır ve Yıldıray Oğur'un sorularını cevapladı.
Bütçe görüşmeleri, Osmangazi Köprüsü ve ekonomi yönetimi ile ilgili önemli açıklamalar yapan Prof. Dr. Tatlıoğlu, Türkiye ekonomisindeki yapısal sorunlara da değindi.
Merkez Bankası'nın rezervleri ile ilgili Tatlıoğlu "Türkiye'de ilk kez hem Hazine hem de Merkez Bankası boş. Türkiye tarihinde ilk kez böyle bir şey aynı anda yaşandı. Türkiye'nin verilerine inanılmıyor, dünyada artık veri ekonomisi diye bir şey var. Ama dünya, Türkiye'nin verilerine inanmıyor. Güvenilen bir şey kalmadı" diye konuştu.
ERDOĞAN NEDEN BÜTÇEYİ SUNMUYOR?
Elif Çakır'ın 'Cumhurbaşkanı Erdoğan neden bütçeyi sunmuyor?' sorusu üzerine Tatlıoğlu "Bence Erdoğan'ın bütçe görüşmelerine gelmesi gerekiyor. Sunması da gerekiyor, bütçe çok ayrı bir şeydir. Bütçe aynı zamanda hükümet demektir. Eskiden Bütçe Kanunu reddedildiğinde hükümetler düşerdi. Böyle olduğunda o zaman Cumhurbaşkanı'nın bu çevirme hakkı yoktu. Bugün hükümet yerine Cumhurbaşkanlığı olduğu için bütçenin sahibi Sayın Erdoğan'dır ve gelip Meclis'e sunması gereken de odur. Çünkü bütçenin siyasi muhatabı Erdoğan'dır.
Fuat Oktay bu anlamda siyasi bir kişilik değildir. Cumhurbaşkanı Yardımcısı atanmıştır, siyasi bir kişilik değildir. Parlamento siyasi bir yapıdır, temsilcisi de millettir. Bütçe ile toplayacağınız vergilerin iznini alıyorsunuz? Daha önceki harcamaların da denetimi ile ilgili izin alacaksınız. Eğer sisteme ve parlamentoya saygınız varsa ve ciddiye alıyorsanız orada olması gereken kişi Sayın Erdoğan'dır. Hiç başka birisi değil..." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin 3'üncü bütçesinin görüşüldüğünü hatırlatan Tatlıoğlu "İlk bütçesini Berat Albayrak sunmuştu, Fuat Oktay yerine orada olması gereken Sayın Erdoğan. Kanunen de olması gereken bu, gelmemesi durumu istisna olmalı. Cumhurbaşkanı'nın yıllık programı oluşturulurken bile bütçeden sonra diğer şeyler konulmalıdır. Saygı ve kanuni bir sistemin temeli budur" dedi.
"TOPLUMA AİT OLMAYAN SORUNLARI DÖNDÜRÜYORUZ"
'Erdoğan neden gelmiyor' sorusuna da cevap veren Tatlıoğlu "Sayın Erdoğan parlamentoyu sevmiyor. Onun siyasi yapısında bu yok. Bunları bürokratik işlemler olarak görüyor, benim anladığım o. İşin müzakere edilmesini sevmiyor, esasında baktığımızda Türkiye'nin sorunlarının konuşulmasını sevmiyor. Bakıyoruz, Türkiye'de 10 yıldır bir kapanma var.
Türkiye'nin sıkıntıları konuşulmuyor, bugün medyada konuşulan hiçbir şey vatandaşımızın gündeminde yok. Sorunları konuşmadığımız için de çözemiyoruz. Toplumsal sorunları kamuoyu önünde konuşamıyoruz ve bunlarla ilgili sağlıklı çözümler bulamıyoruz. Topluma ait olmayan sorunları da belli bir çerçevede döndürüyoruz. Türkiye çok zor şeyler atlattı ve o zamanlarda bile hiçbir şeyi müzakere etmekten çekinmedi" diye konuştu.
OSMANLI KÖPRÜSÜ KAÇA SATILDI?
Tatlıoğlu, özellikle Osmangazi Köprüsü ile ilgili ayrı bir parantez açtı, "Osmangazi Köprüsü'ne 2 milyar 100 milyon dolar fazladan ödendi. Bizim hesabımıza göre o da 160 ton altına denk geliyor" dedi.
Tatlıoğlu şunları kaydetti: "19 tane şehir hastanesi yapıldı, yapılsın tabii de... Bursa milletvekiliyim, Bursa'ya da hastane yapılacak. Bir firmaya hastane yaptırıldı ve Sağlık Bakanlığı bunu kiraladı. Diyorum ki, 'Bunu kaça kiraladınız? ya da 'Sağlık Bakanlığı'nın kira bedelleri nedir?' Bakan dedi ki bütçede yazıyor. Fakat bütçede açık yazmıyor. Tahmin etmemiz isteniyor, böyle bir yönetim olmaz.
"35 LİRA OLMUŞ, 45 LİRA OLMUŞ..."
Bu nedenle Osmangazi Köprüsü'ne (İstanbul-İzmir Köprüsü) baktık, 2008'de ihaleye çıkılmış, ilan edilmiş. Geçiş 35 lira, 'Bu köprünün yapımı için 35 bin garanti veriyoruz' denmiş. Köprü tabii yolun bir parçası. 426 kilometrelik yol bir de köprü. Sonra bunun üzerinde değişiklikler yapılıyor. 35 lira, 45 lira olmuş. Sonra 26 dolar olmuş, sonra 30 dolar olmuş. En sonunda 35 dolar, geçiş garantisi de 40 lira olarak 2009 yılında ihale edilmiş. 2008'deki ilandan sonra.
"ABD'DEKİ ENFLASYON ORANI BAZ ALINMIŞ..."
İhale 2009'da edilmiş, 2010'da da sözleşme yapılmış ve 2013'te yürürlüğe girmiş. Yani iş başlamış. O dönemde de basın, maliyeti 1,2 milyar dolar olarak yazmış. Buna finans maliyetini, ilave yolları ve kamulaştırma maliyetlerini de koyuyoruz. Böylece rakam oluyor 1,430 milyar doları buluyor. Sonra edindiğimiz bilgi, köprüyü yapan firmanın-ki bu firma FSM'yi de yapan firma- Osmangazi'de de tedarikçi Japon firması.
1,475 milyar dolar teklif vermiş. Bu yolların ortalaması esasında 5 milyar dolardır. Toplam aslında 4 milyarı geçmeyecek bir yaptırım. Bir de köprü ile ilgili iki tane husus var. Birinci şu, 'Fiyat Amerika Birleşik Devletleri'ndeki enflasyon rakamı kadar artırılır'. Peki, ne zamandan itibaren? İlan tarihinden itibaren.
"ERKEN BİTERSE ERKEN ÖDEME YAPILIR FAKAT..."
Mesela 2020 fiyatı 42 dolar. Köprüden bir geçiş esasında 42 dolar. Bir kısmını vatandaş veriyor, üstünü devlet veriyor. Tabii geçenlerin, geçmeyenlerin tamamını devlet veriyor. Bir de ikinci madde var, diyor ki 'Bu projenin tamamı 5 parçadan oluşur ve firma bunu erken teslim edebilir'. İhalede '7 yılda yaparım, 15 yılda da öderseniz' deniliyor. Yani çalıştırırım, 35 dolardan geçiş başlıyor. Eğer köprü biterse, ödeme de erken başlar diyor. İş, 2020 yılında bitecek diyelim, erken bitti. İşletme süresi, ödeme süresi.
NEDEN ÖDEME TARİHİ ÇEKİLMEDİ?
Diyelim, bitti. Bu tarihten itibaren 15 yıl ödenmesi lazım ama öyle olmuyor. İş erken bitse de ödeme 2020 yılından başlıyor. Açılış sürecinden 2020'ye kadar ilave ödeme var. 3 yıl 8 ay. Bu ne demek? 2 milyar 100 milyon dolar ödeme yapılmış oldu. Köprü 1 milyar 475 milyon dolar. Dünyada bu tip bir köprü 4 yılı geçmemiş ki... Erken teslim edilirse, erken ödenir. Normal olarak 2016'da bittiyse köprü, 15 yılı başlatırsınız 2035'te bitecek ödeme 2031 yılına kadar çekilir. Olay bu."
MERKEZ'İN REZERVLERİ NEDEN DÜŞTÜ?
Elif Çakır'ın, 'Merkez Bankası rezervleri neden eksiye düştü' sorusuna cevap veren Tatlıoğlu, bunun 'yapısal bir tıkanma' olduğunu belirterek şunları söyledi:
"2002 krizi bir finansal krizdi, ödemeler bilançosu kriziydi. 1994'teki kriz de öyleydi. Türkiye'nin uzun süredir içinde bulunduğu durum, yapısal bir tıkanma. Kolektif tıkanma. Rezervlerin azalması, işsizlik ve adaletteki çöküş bunların ayakları. Her dönemi kendi fotoğrafı ile değerlendirmek lazım. 2019 bütçesi hakkında konuşurken hükümete '2007'in gerisine düştünüz, böyle giderse 2002'nin de gerisine düşersiniz' demiştim. Faizde şu an ikinci sıradayız, o zamanlar 4'üncü sıradaydık.
"DÜNYA BEDAVA PARAYA BOĞULDU AMA..."
Bakın, Türkiye'de ilk defa hem Hazine hem Merkez Bankası boş. Türkiye, hiçbir zaman ikisini bir arada yaşamadı. Yine Türkiye ilk defa hem cari açıkta koşturuyor hem de bütçe açığında koşturuyor. Türkiye'nin yapısal sorunu şuydu: Büyürken cari açık verirdi, küçülürken bütçe açığı. Dünya özellikle 2000'den 2015'e kadar bu sorunları çözdü. Çünkü dünya hiç olmadığı kadar paraya boğuldu. Bedava paraya boğuldu, o büyük para ana kütleyi değiştirdi.
"MALEZYA'DAN BİLE GERİYİZ..."
Böyle bir dünyada Türkiye'nin ekonomisinin sorunu yapısaldır. 2000'lerin başında Çin, Güney Kore bizi geçmişti ama Romanya, Macaristan, Polonya ve Malezya'nın önündeydik. Bugün onların fersah fersah gerisindeyiz. Milli gelir 2008'in gerisinde, fakirleşen bir Türkiye var. Ekonomi dibe vurmuş, neden? Çünkü siz ülkeyi kurallarına göre yönetmiyorsunuz? Kurum kaldı mı? Kural peki?"
"BİR KİLİT VAR AMA HER TARAF AÇIK"
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ilgili de görüşlerini paylaşan Tatlıoğlu, şunları kaydetti:
"Bizim yürütülebilir bir sisteme ihtiyacımız var. 150 yıldır staj yaptığımız sistemi bıraktık, Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne geçtik. Yasak olsun mu olmasın mı Cumhurbaşkanı karar veriyor, maskenin nereden dağıtılacağına Cumhurbaşkanı karar veriyor. Faize de Cumhurbaşkanı karar veriyor. Ben bu sistemi Nasreddin Hoca'nın türbesine benzetiyorum. Bir kilit var ama her taraf açık.
Erdoğan'ın başbakanlık gücünü birleştirdik, başka da sistemsel bir düzenleme yapmadık. Kanun yapma kalitemiz yerlere düştü. Önceden muhatap vardı, o da hükümetti. Şimdi mahcup milletvekili arkadaşlarımız var. Bugün bürokrasi yüzümüze mahcup bakıyor. Kanun yapan milletvekili arkadaşlarımız yüzümüze mahcup bakıyor. Çünkü onlar yapmıyor bu kanunları. Çünkü sistem de buna uygun değil. "
Tatlıoğlu'nun açıklamaları şöyle:
Türkiye, Zambiya'dan sonra en büyük enflasyona sahip ülke. Çünkü dünya artık enflasyonu yedi. Faizlere de bakalım, işsizlik rakamları ortada.
Ekonomiyi güven yönetir, bunu hep söylüyoruz. Bunun için de hukukun üstünlüğü şart. Parti olarak hep söylüyoruz: Kalkınmanın Bismillah'ı, hukukun üstünlüğüdür.
İYİ Parti, merkez sağ bir partidir. Külliyen evetçi ya da külliyen hayırcı bir parti değiliz. Kalkınmacı ve demokrat bir partiyiz. Bunlarsız dünyalı olmak bir mümkün değil.