İnsan vücudunda bağışıklık sisteminin çok önemli görevleri vardır. Bunlardan biri de vücutta sürekli oluşan veya dışarıdan aldığımız kendinden farklı ve yaşamla bağdaşmayan her türlü hücre ve organizmayı tanıyıp yok edilmesini sağlamaktır. Çoğu hücre de bu mekanizma sayesinde yok edilir. Kanser hücrelerinin bir özelliği bu koruyucu mekanizmadan kaçabilmeleridir. Bu nedenle bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinin kanser tedavisinde kullanılabilecek bir yöntem olduğu uzun yıllardır düşünülmüş ve farklı kanser tiplerine sahip hastaların bağışıklığı güçlendirilerek tedavi çalışmaları başlamıştı.
Sağlığın korunmasında çok önemli yer tutan bağışıklık sisteminin güçlendirilmesine yönelik bilimsel çalışmalar yapıldığını ifade eden Dr. Ahmet Özet, sözlerine şöyle devam etti: “Racotumomab adlı aşının, bağışıklık sistemini uyararak NeuGcGM içeren kanser hücrelerini tanıyıp yok eden antikorlar oluşmasını sağladığı anlaşılmıştır.”
Küba’da geliştirilen aşının ön çalışmalarında, akciğer kanserine karşı olumlu sonuçlar elde edildiğini bildiren Özet, “Ön çalışma sonuçlarına göre aşı, ileri evre akciğer kanserinde kısmi iyileşme sağlamamakla birlikte, ömrü ortalama 2 ay uzatmaktadır” dedi. Özet ayrıca kanser tedavisinin kişiye özel olduğunu ve her hastanın değişen koşullarına göre planlandığını vurguladı.
DİKKATLİ OLUNMALI
Hasta ve hasta yakınlarının kanıta dayalı bilimsel tedavilerden uzaklaşmaması gerektiğinin de altını çizen Özet, bu tür haberler konusunda dikkatli olunması gerektiği belirtti. Türk Tıbbi Onkoloji Derneği olarak kanser tedavisinde alınan her olumlu sonucu merak ve heyecan ile takip ettiklerini belirten Özet, tedavide faydalı olduğu kanıtlanan her yeni ilaç ve yöntemi hızla kullanıma almaya gayret ettiklerini, kanser ile ilgili her türlü gelişme ve yenilik hakkında doğru ve bilimsel bilginin, Türk Tıbbi Onkoloji Derneği’nden öğrenilebileceğini kaydetti.
TEDAVİ KİMLERDE İŞE YARIYOR?
Aşının yalnızca kemoterapiden yarar gören hastalarda etkili olduğunu söyleyen Özet “Yani hastalarda aşının faydalı olması için kemoterapi sonrasında hastalığın gerilemesi veya en azından aynı kalması gerekmektedir. Az sayıda hastayla yapılan çalışmalarda görülen küçük ama olumlu sonuçlar nedeniyle aşıyla ilgili daha ileri çalışmalar yapılmaktadır. İlk sonuçları umut verse de söz konusu araştırmanın henüz klinik çalışmaları tamamlanmadı. Bu sebeple henüz onaylanmamış bir moleküle ilişkin ‘mucize’ gibi ifadelerin kullanıldığı haberler, hasta ve hasta yakınlarına zarar vermektedir” diye konuştu.