Avrupa edebiyatının başyapıtlarından birinin, İlahi Komedya’nın yaratıcısı olarak anılan Dante’nin Monarşi başlıklı metninde evrensellik düşüncesini ilk kez ortaya atan bir politik düşünür olduğu çoğu kez unutulur. Claude Lefort’un da vurguladığı üzere, şair Dante’nin şöhreti politik düşünür Dante’yi gölgeler. Bunun tarihsel koşulları da var aslında.
Dante ondördüncü yüzyıl başlarında yazdığı Monarşi’de Papalığın politik otoritesini eleştirmiş, evrensel monarşiyi savunmuştu. (Dante, Monarşi, çev. B.Yiğit, Pinhan Yayıncılık, 2017) Kitap Kilise’den sert bir tepki almış, yakılmış, yasak kitaplar listesine konulmuş ve bu yasak 1881 yılına değin sürmüştü.
Floransalı şair-düşünür modern siyaset felsefesinin kurucu metinlerinden biri olarak kabul edilen Monarşi’de esasen politik olanı teolojiden ayırmaya girişmiş, politik makam ve kurumlarda sekülerleşmeyi haber veren argümanlar geliştirmiştir.
***
Öncelikle imparatorluk ve Papalık makamlarının birbirinden bağımsız olduklarını vurgulamıştır. Buna göre ikisinin de kaynağı Tanrı’dır ve ikisi birbirinden bağımsızdır. Bir başka deyişle, Papalığın aracılık işlevi ve yetkisi yoktur; imparatorluk makamının oluşmasına aracılık etmemiştir.
İmparator tıpkı Papa gibi doğrudan Tanrı’ya bağlıdır. Buna göre Dante Kilise’ye sadece ruhları cennete doğru yönlendirme, öte dünya için rehberlik etme görevini bırakıyordu. İnsanlar başka insanlarla barış içinde yaşama gibi bu dünyayla ilgili amaçlarını kendileri gerçekleştirecek, dünyevi mutluluğu ve iç huzuru kendileri bulacaklardı. Evrensel monark dünyevi amaçları doğrultusunda onlara yardımcı olabilirdi,
***
Kantorowicz dünyevi ve tanrısal iktidar, siyaset felsefesi ve teoloji arasındaki ilişkileri beden metaforu üzerinden ele aldığı kapsamlı ve ayrıntılı incelemesi Kralın İki Beden’inin “İnsan Merkezli Krallık: Dante” başlıklı VIII bölümde Monarşi’yi de analiz eder ve Dante’nin bu metninde insanı öne çıkardığını vurgular.
Kantorowicz’e göre Floransalı hümanist imparatorluk makamının egemenliğini ve otonomisini analiz ederken hem birey olarak insanı hem de tür olarak insanlığı öne çıkarıyor, özgün sonuçlara ulaşıyor, böylelikle “tamamen yeni bir şey yapıyordu”. (Kantorowicz, Kralın İki Bedeni, s. 583). Özetle, Dante’nin siyaset felsefesinin temelinde insan ve insan onuru yer alıyordu.
***
Floransalı hümanist özellikle Monarşi’nin üçüncü kitabında imparatorun otoritesini doğrudan doğruya Tanrı’dan kaynaklandığını ispatlamaya çalışmıştı; bu aynı zamanda Papanın imparatorluk makamı üzerinde herhangi bir vesayetinin söz konusu olmadığı anlamına gelir.
(Dante, Monarşi, s. 145-189). Kantorowicz’in ifadesiyle bu argümanını kuvvetlendirmek, evrensel monarkın Papalıktan bağımsız, papanın yargısından muaf olduğunu ispat edebilmek için “yalnızca Papadan değil, aynı zamanda Kiliseden ve hatta neredeyse Hıristiyan dininden bile bağımsız bir dünya bölgesi” kurmak, bir tür “yeryüzü cenneti” tahayyül etmek zorundaydı. (Kantorowicz, Kralın İki Bedeni, çev. Ü.H.Yolsal, BilgeSu Yayıncılık, 2018, s. 584).
***
Papalık ve imparatorluk arasındaki gerilim ve güç mücadelesi Dante’nin çağına damga vurmuştu. Kantorowicz’in de belirttiği gibi Dante bu çatışmayı insanı öne çıkararak değerlendirmiş, buna uygun bir çözüm ortaya koymuştu. Dante sürekli barışın tesisinin Kilise’nin otoritesinden bağımsız tek bir monarkın evrensel egemenliğiyle sağlanabileceğini ileri sürmüştü.
Bir başka ifadeyle, Dante imparatorluğun Papalıktan bağımsızlığını ve onun evrensel egemenliğini savunmakla kalmamış çağının ilerisinde sayılabilecek yaklaşımla “bir bütün olarak insanlık” anlayışını da benimsemiştir. İmparatorluğun değerlendirilmesinde, Papalık kurumuyla karşılaştırılmasında insani ölçütleri, insani özellikleri ve insan unsurunu dikkate almıştır. (Kantorowicz, Kralın İki Bedeni, s. 586).
Daha açık bir anlatımla, Dante’nin insana verdiği bu önem ve değer politikada sekülerleşmenin köklerini oluşturmaktadır. Monarşi kurumları, makamları yöneticileri kutsallıktan arındırma yönünde ciddi bir adımdır; bu niteliğinden dolayı sekülerleşme üzerine politik bir söylem olarak okunmalıdır.
***
Monarşi yazarın papanın imparator üzerindeki egemenlik iddiasını çürütmek için başvurduğu metot ve stratejilerden dolayı karmaşık bir metindir. Floransalı hümanist tek bir hat üzerinde yol almaz, Kantorowicz’in çok isabetli tespitiyle akıl yürütmeleri “kesinlikle çizgisel değil”dir.
(Kantorowicz, Kralın İki Bedeni, s. 580). Aristoteles’ten etkilenmişti ama onu takip etmeyi bir yerden sonra bırakıyordu. Aristoteles’in düşüncelerini ve metodunu basit ve doğrudan bir biçimde yaşadığı dönemin önemli sorununa uygulamıyordu. Dante, Kilise öğretisini etkileyen, skolastik düşünceyi biçimlendiren Hıristiyan yazarlara, özellikle Aziz Aquinolu Thomas’a da başvurmuştur.
Ancak ilginç olan onun düşüncelerinden Papalığın savunucularının argümanlarını çürütmek, Kilise öğretisinde gedik açmak için yararlanmıştır. Kantorowicz, Dante’nin Roma’nın hukuk düzenine, siyasi kurumlarına olumlu yaklaşımından hareketle monarkı (imparatoru) bir pagan olarak düşündüğünü, Papalığı pagan bir temelde eleştirdiğini ileri sürer.
Bu konuda öne sürdüğü bir başka kanıt Dante’nin Roma İmparatorluğu’nun kuruluş destanı sayılan Aeneis şiirinin yazarı pagan şair Vergilius’un düşüncelerine duyduğu yakın ilgidir. Gerçekten Dante klasik dönem sonrasında Vergilius’dan en çok etkilenen şairdir. İlahi Komedya’da ona bir karakter olarak yer vermiştir.
Monarşi’de de Roma İmparatorluğu’nu ve İmparator Augustus’u desteklemiş olan pagan şairin Aeneis destanının ve Çoban Şiirleri’nin etkisi okunur. Klasik çağın Roma İmparatorluğu ile Kutsal Roma İmparatorluğu arasında Vergilius aracılığıyla bağlantı ve süreklilik kurulur.
***
Claude Lefort da Monarşi’nin 1993’de Fransızcaya yeni çevirisine yazdığı “Dante’nin Modernitesi” başlıklı önsözde bu metnin özgün bir yorumunu sunar. Monarşi’nin modern siyasete yön veren metinlerden biri olduğunun altını çizer.
Esasında kendi politik düşüncesini geliştirirken de Monarşi’den hayli yararlanmıştır. Lefort’a göre Dante’nin metni politik hakikatin tekelini elinde bulundurduğunu iddia eden eğilimlerin, politik tekelciliğin ve dogmatizmin üstesinden gelebilmek için yeniden okunmalıdır. (Claude Lefort, Dante’s Modernity: Introduction to the Monarcia, çev. J.Rushworth, ICI Berlin Press, 2020)
***
Dante Floransa’nın kamusal hayatına aktif olarak katılmış, bazı görevler üstlenmiş, politik çekişmelerde taraf olmuş ve tavır almıştı. Gerçeğe aykırı bir yolsuzluk suçlamasıyla yargılanmış ve ceza almış, verilen ceza uyarınca Toskana’dan sürülmüştü. Floransa’ya haklı olarak küskünlük ve kızgınlık duyuyordu. Şehirde düzenin bozulduğunu görüyordu.
1220’de Roma’da taç giyen ve hukuk reformlarına girişen, ortaçağ için oldukça gelişmiş bir hukuk düzeni kuran Kutsal Roma İmparatoru II. Frederick’in ölümünden sonra büyük bir istikrarsızlık baş göstermişti. Dante, Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu’nu onarmak isteyen VII. Heinrick’i destekledi. Onu II. Frederick’in takipçisi olarak görüyor, imparatorluk karşıtlarını sindireceğini, istikrar getireceğini düşünüyordu.
Monarşi’nin yazılmasında bütün bu olayların etkisi gözardı edilemez. Ancak, Lefort’un da belirttiği gibi Monarşi salt “tarihsel bir belge değil”dir. (Lefort, Dante’s Modernity, s.3). Fransız düşünür birbirini izleyen kıyas ve benzetmeler dolayısıyla yer yer sıkıcı bulmakla birlikte yenilikçi ve çığır açıcı bir nitelik taşıdığını yazdığı Monarşi’nin etkisinin geç ortaçağ politik dünyasıyla sınırlı kalmadığını vurgular.
Şöyle söylenebilir: Dante bu metni sadece yaşadığı dönemin olay ve çatışmalarının dayatmasıyla yazmamıştı; sonraki çağlar için de rehber olmasını istemişti. Öyle de olmuştur. Monarşi uzun süre yasaklanmış olmasına rağmen ilerleyen yüzyıllarda Avrupa’da politik kurumları oluşumuna, hukukun gelişmesine ışık tutmuş bir metindir.
***
Ondördüncü yüzyıl başlarında yazılmış ve evrensel monarşiyi savunan bu metin günümüz açısından ne anlam ifade edebilir? Lefort Dante’nin metninin modern siyasete yön verdiğini ileri sürerken söylemek istediği nedir? Lefort da Monarşi ’de savunulan “Kiliseden bağımsız evrensel monarşi” ve “evrensel egemenlik” düşünceleri üzerinde duruyor, önemini vurguluyor.
Buna göre Monarşi evrensellik düşüncesinin tarihsel olarak gelişimine inkar edilmez katkıda bulunmuş bir politik risaledir. Dante evrensellik düşüncesini humanitas kavramıyla birlikte ele almıştır. Bir diğer anlatımla insanlık ve insan onurunun önemini kavramış, buradan kalkarak “evrensel politik toplum”u ve tekil bireyleri de evrensel toplumun üyeleri olmalarından dolayı aynı dünyanın yurttaşları olarak tahayyül etmiştir. (Lefort, Dante’s Modernity, s. 2 ).