Lüks aracıyla polis otosuna çarparak polis memuru İsmet Fatih Alagöz'ü şehit olmasına, polis memuru Emre Tetik'in ise yaralanmasına neden olan ünlü yönetmen Sinan Çetin’in oğlu Rüzgar Çetin tahliye edildi.
"ÇOK ÜZGÜNÜM"
Rüzgar Çetin mahkemede son söz olarak, "Aracım ile trafiğe açık olan orta şeritte hareket ettim. Trafik kurallarını ihlal etmedim. Alkol sınırları içerisinde olduğunu düşünerek hareket ettim. Tahliyemi istiyorum. Çok üzgünüm. Keşke hiç olmasaydı" dedi.
Mahkeme kararını açıklamak için duruşmaya ara verdi. Rüzgar Çetin'in avukatları, 9.2 promil alkolün müvekkillerinin güvenli sürüş yeteneğini etkilemediğini, düşürmediğini İfade etti. Avukatlar ayrıca, Çetin'in otomobilini yüksek hızda kullanmadığını, basit taksirle ölüme ve yaralamaya sebep olmak suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezasıya cezalandırılabileceğini, bilinçli taksir suçunun unsurlarının oluşmadığını söyledi. Avukatları, tutuklu kaldığı sürenin de dikkate alınarak Rüzgar Çetin'in tahliyesine karar verilmesini talep etti.
TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINA KARAR VERİLMESİ TALEP EDİLDİ
Cumhuriyet savcısı mütalaasında, Rüzgar Çetin'in bilinçli taksirle bir kişiyi öldürmek ve bir kişiyi yaralamak suçundan kanununun üst hatten cezalandırılmasını ve tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti.
Savcı mütalaasında, iddianamede olduğu gibi Rüzgar Çetin hakkında 2 yıldan 22,5 yıla karar hapis cezası talep etti.
Şikayetlerinden vazgeçen şehit polis Fatih Alagöz'ün anne babası, 2 kardeşi, eşi Özlem Alagöz ve avukatları duruşmaya katılmadı. Duruşmaya sadece, sanık Rüzgar Çetin ile avukatları katıldı.
8 AYDIR TUTUKLU YARGILANDI
29 Ocak 2016 tarihinde tutuklan Rüzgar Çetin, 8 aydır tutuklu olarak yargılanıyordu.
EHLİYETİNE EL KONDU
Rüzgar Çetin'in 1 yıl 6 ay ehliyetine el kondu.
TAHLİYE EDİLDİ
Rüzgar Çetin'e 6 yıl 3 yıl hapis cezası verildi. Rüzgar Çetin, tutuklu kaldığı 8 aylık süre de dikkate alınarak tahliye edildi. Mahkeme başkanı tahliye kararına muhalefet etti. Tahliye kararı oyçokluğuyla alındı.
Mahkeme başkanı muhalefet gerekçesi için şunları söyledi:
"Her ne kadar mahkememiz sayın hakimlerince TCK’nın 85/2 maddesi gereğince temel ceza 5 yıl olarak belirlenmiş ise de olayın oluş şeklinin kamu hizmeti yapan müteveffa (şehit polis) ve mağdurun (yaralı polis memuru) görevi esnasında meydana geldiği, oluşa uygun Adli Tıp Kurumu’nun 9 Eylül 2016 tarihli raporunda kusurunun tamamının sanığa ait bulunduğu, sanıklar müdafilerinin araç sürücüsünün kemer takma yükümlülüğü bulunduğuna dair 2918 sayılı yasaya ait yönetmeliğin 150/4 maddesindeki 2015 yılında yapılan değişiklik olduğu sunulmuştur. Ancak belirtilen şekilde bir değişikliğin olmadığı, bilakis 2918 sayılı yasanın 71. Maddesinde hizmet aracını kullanan ve içinde bulunanlar yönünden görev sırasında bu tür araçların Kara Yolları Trafik Kanunu ve yönetmeliğindeki yasaklardan muaf olduğu, başka bir ifadeyle "kemer takma zorunluluklarının bulunmadığı", dolayısıyla kusurun yoğunluğu, olayın oluş şekli, meydana gelen tehlike ve zarar dikkate alındığında, TCK’nın 61 maddesi gereğince temel cezanın takdiren ve teşdiden 10 yıl hapis olarak tayin edilmesi, keza TCK’nın 22/3 maddesi gereğince attırımın yine teşdiden bir bölü iki oranında arttırılması suretiyle netice cezanın 15 yıl hapis olarak tayin edilmesi, başkaca artırma ve indirme yapılmasına yer olmadığına karar verilmesi, keza sanığa ait dosyadaki, İstanbul 36. Sulh Ceza Mahkemesi ve İstanbul 9. Asliye Ceza Mahkemesi’ne ait Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması bulunan mahkeme kararlarının CMK 231/11 maddesi gereğince mahkemelerine karar kesinleştiğinde ihbarda bulunulmasına karar verilmesi, netice cezasının 15 yıl olduğu nazara alınarak da sanığın tutuklu kaldığı sürenin 8 ay gibi bir süre bulunması nedeniyle, bu nedenlerle de sayın hakimlerin tahliyeye yönelik kararlarına da tutukluluk halinin devamı görüşü ile karşıyım. Bu nedenlerle çoğunluk görüşüne katılmıyorum"