HAMİDE HANGÜL / EKONOMİ SERVİSİ
İstanbul’un en eski ve değerli semtlerinden Piyalepaşa’da 800 milyon dolarlık yatırımla hayata geçirilen Piyalepaşa İstanbul’da sona yaklaşıldı. İçerisinde konut, ofis, rezidans ve alışveriş sokağının da bulunduğu proje ile aslında bir mahalleyi inşa ettiklerini söyleyen Piyalepaşa Genel Müdürü Kaan Yücel, teslimlere 2018 yılının haziran ayında başlayacaklarını ve yaklaşık 500 aileyi ev sahibi yapacaklarını açıkladı. Türkiye’de konut sektörü ve Piyalepaşa İstanbul’un geldiği son durumu Kaan Yücel’le konuştuk. Projenin, başladığı 2012 yılından bu yana önemli bir getiri sağladığına işaret eden Yücel, “Bizim o dönemde 7 bin 500-8 bin 500 liradan satışa çıktığımız dairelerimiz şu anda 11 bin -12 bin bandında. Dolayısıyla bizden ev alanlara iyi bir artış sağlamış durumdayız. Bu kapsamda da ilerliyoruz. Teslim olduğunda en az iki katına çıkacak buradaki değer artışı. Her ev alanın yüzde 100 kazanç sağlayacağını düşünüyorduk, tamamlandığında bunu gerçekleştireceğiz bilgisini verdi. Haziran 2018’de ilk etabın ardından, 2019’un ortalarında da ikinci etap teslimlere başlamayı planladıklarını açıklayan Kaan Yücel, “Hemen akabinde, ticarilerin teslimlerine başlayacağız. Planlarımıza uygun bir şekilde gidiyoruz” diye konuştu. Satışların yüzde 55’inin gerçekleştiğine işaret eden Kaan Yücel, “Bizden ev alanlar son derece memnun” dedi. Talebin en fazla 2+1, 3+1 konutlara ve oturum amaçlı olduğuna işaret eden Yücel, “Biz burada yaşamak isteyenlere uygun evler inşa ettik. Yüksek tavanlı, balkonlu, rahat kullanım alanlarıyla evler dizayn ettik. Yatırım için ev almak isteyenler de kolay kiralayabilsinler istedik. Mağazalar, restaurantlar ve alışveriş sokağı da çok büyük avantaj sağlayacaktır buradaki popülasyona. Çünkü aslında bir mahalleyi inşa ediyoruz. Eski mahalle kültürü de yaşanılacak bir yer olarak inşa ediyoruz” ifadelerini kullandı. Kentsel dönüşüm konusunda ise bunun bir gereklilik olduğunu belirten Kaan Yücel, ancak iyi anlatılamadığını düşündüğünü, bu durumun bazı sıkıntılara neden olduğunu ve başlarda İstanbul’un çeşitli kesimlerinde tepki oluştuğuna işaret etti. Kendilerinin Piyalepaşa’da layıkıyla bir kentsel dönüşüme niyetlendiklerini dile getiren Yücel, bu süreci şöyle anlattı: “O nedenle tek tek, sokak sokak dolaşarak anlattık insanlara. Birebir temas ettik. İnsanların sıkıntılarını, sorunlarını da çözerek bir kere yaklaştık burada oturanlara. İşin bu kısmı için iki yıl uğraştık. Projede oturan 170 civarında hak sahibi olacak. Bunlar daire karşılığı oturacak. Hala da buradaki etkileşime devam ediyoruz. İşin sosyal sorumluluk tarafı için de ciddi çaba sarf ediyoruz. Bunu yaparken sadece oturanlara değil, etrafa da katkı sağlamak için hareket ettik. Bölgeden çok sayıda kişiye burs veriyoruz. Birçok kişiyi projede istihdam ettik. Başta sıkıntılar olsa da bugün bunları geçmiş durumdayız. Piyalepa’nın önümüzdeki 5 yılda şehrin en önemli yeri olacağını düşünüyorum.” Dönüşümde nüfus yoğunluğunu artırmamak için bazı modeller geliştirilebileceğini söyleyen Kaan Yücel, “En azından 2 yıl geri ödemesiz, 10 yıl vadeli kredi sağlayabilseniz düşük faiz oranlarıyla kişiler de kendi evlerini yapabilir. Kira sertifikalarını kullanabilirler. Farklı farklı modeller olabilir. O zaman yeni bir kat yüksekliğine, imar artışına ihtiyacınız kalmaz.”
‘KUR OTURSUN’ DİYEN ÇOK TALEP BEKLEMEDE
Konutta beklemeye alınan bir talep olduğunu da düşündüğünü dile getiren Kaan Yücel, “Bu kur değil, değişkenlikten kaynaklı bir sıkıntı. Döviz kuru çok oynadığında bir sıkıntı yaratıyor, aslında bu yatırımcının aklını karıştırıyor. Burada bir talebin beklemeye alındığını, ‘bir dengeye otursun ondan sonra bakayım’ diyen çok sayıda kişi olduğunu düşünüyorum” dedi. Faizlerin yükselmesinin konut satışlarına yansımasına ilişkin bir soruya Kaan Yücel, “Mutlaka etkisi oluyor, ancak şöyle şeyler de var. Kampanyalar düzenleniyor. Bizim şu anda 60 ay sıfır faizle kampanyamız var mesela. Bu ilgi görüyor. Maliyetleri biz üstleniyoruz ve faizleri aşağı çekiyoruz.”
ARZ FAZLASI DEĞİL AÇIĞI VAR
Türk insanının konutu iyi bir yatırım aracı olarak gördüğünü, konutta arz fazlası olduğunu ise düşünmediğini dile getiren Kaan Yücel, “Tam tersine Türkiye’de halen ciddi bir konut açığı olduğunu düşünüyorum. Zaten bunu da TÜİK rakamlarından görüyoruz. Bu yıl da 1 milyon 300 bin civarında bir satış bekleniyor. Markalı konut daha çok küçük. Hepsini toplasanız yılda 25 bin konut üretiyoruz. Halbuki 1 milyon 300 bin konut satılıyor. Bunun 25 bini markalı üretiliyor. Markalı konut üreticileri kısmında fiyatlar biraz daha yüksek olduğu için sanki orada bir arz fazlası varmış gibi görünüyor. Ancak rakamlara baktığınızda bunun böyle olmadığı çok aşikar aslında.”
ARSA MALİYETİ DÜŞERSE UCUZ KONUT ÜRETİLİR
Konut fiyatlarının arsa ile birebir ilgili olduğuna işaret eden Kaan Yücel, “İnşaat maliyetleri bir yerlere oturmuş durumda. Ancak asıl arsa... En büyük belirleyici durumunda. Bunu daha aşağılara çekebildiğinizde, o zaman çok daha büyük kitlelere markalı konut üretme imkanımız olacaktır. O zaman arz fazlasından bahsetme imkanı olmayacaktır” dedi.
BİLEN, BİLMEYEN HERKES MÜTEAHHİTLİK İŞİ YAPIYOR ‘YETERLİLİK’ ŞART
Türkiye’de herkesin taahhüt ya da kat karşılığı işi yapabildiğine işaret eden Piyalepaşa Genel Müdürü Kaan Yücel, bu durumun regüle edilmesi gerektiğini vurguladı. Yücel, şöyle devam etti: “Bugün Bağdat Caddesi’ne baktığımızda iki daire için koskoca apartmanı yapan firmalar var. Hak sahipleri de sadece 3-5 metrekare daha fazla alabilmek için kim olduğunu bilmediği firmalara bu işleri çok rahat verebiliyorlar. Bunlar da aslında arsa fiyatlarını yukarıya çekiyor. Çünkü bilen-bilmeyen herkes bu işi yaptığında sonuç hüsranla sonuçlanıyor. Bağdat Caddesi’nde yüzde 60-70’den aşağıya iş almaya imkan yok… Mümkün değil ki bu oranlarda bu işlerin yapılabilmesi. Bunu bilmek ve ona göre hareket etmek lazım. Belki bu işi yapacakları da bir elekten geçirmekten geçiyor. Tabii ki serbest piyasa herkes yapabilir, ancak bazı firmalar da teknik adam bile olmadığını duyuyorsunuz, bir mühendis bile bulunmuyor. Teknik bir yeterlilik mutlaka olması lazım. Duyuyoruz, binayı almış bir müteahhit, yıkmış da bir güzel. Yokmuş ortada…”