[Karar]
Geçtiğimiz hafta EPDK (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu) haziran ayına ait Petrol Piyasası Sektör Raporu'nu yayınladı.
Rapora göre, Türkiye bu yıl Ocak-Haziran döneminde ham petrol ithalatını % 43,76 artırarak 11.198 bin tona yükseltti.
Petrol ithalatındaki bu beklenmedik artış hepimizi şaşırtmış olacak. Ham petrol ithalatında bu kadar büyük artış birden nasıl oluyor? Sonuçta petrol tüketiminin ana kaynağı olan araç sayısı nerede ise her yıl düzenli artıyor, ama petrol ithalatında durum hiçte bu tabloyu yansıtmıyor.
Hatta araç sayısı ile ham petrol ithalatı arasındaki uçurumun uzun yıllardır koptuğunu daha önceki yıllardan da söyleyebiliriz.
Gelin beraber bakalım:
Yıl 2003
TUIK'e göre Türkiye'de ortalama araç sayısı 8.779.507 adet.
EPDK raporuna göre ise ithal edilen petrol miktarı (Ocak-Haziran) 11.601.196 ton.
2003 yılının tamamında ithal edilen ham petrol miktarı 24.028.667 ton iken yıl sonu trafikteki araç stoku 8.903.843 adet.
Neden 2003 yılını verdik? Çünkü araç stoku o yıldan sonra her ne kadar rutin bir artış yaşamış olsa da ham petrol ithalatında bir daha 24 bin tonun üzerine çıkılamadı.
2004 yılı ise Ocak-Haziran dönemi olarak en fazla petrol ithalatı yapılan yıl oldu. 2004 yılında Türkiye'de ortalama 9,6 milyon araç var iken yıl ortasına kadar ithal edilen ham petrol miktarı 12,1 milyon tona ulaşmıştı.
Türkiye ham petrol ithalatında şaşırtıcı bir gelişme yaşıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da yıllar önce dikkat çektiği gibi "nasıl oluyorda araç sayısı artarken ham petrol ithalatı düşüyor? sorusu tabloda net olarak göze çarpıyor (Kaynak: EPDK ve TUIK)
Petrol faturası hızla düşüyor
Ham petrol ithalatında geçmiş yıllarda miktar hızla düşmüş olsa da fatura dünya fiyatlarından dolayı artıyordu. Petrole ödediğimiz fatura en yüksek 2012 yılında oldu. Petrol faturası 2008 yılında 15 milyar 639 milyon dolara ulaşmışken 2012 yılında 16 milyar 133 milyon dolara yükseldi.
TUIK verilerine göre petrole ödediğimiz fatura son 14 yılda 141,3 milyar dolara ulaştı. Hatta bu fatura araç sayısındaki artışa rağmen yaşandı. Eğer araç sayısına bağlı bir petrol ithalatı yaşasaydık ödediğimiz fatura iki katından daha yüksek olabilirdi.
Türkiye petrole ödediği en yüksek fatura 2012 yılı olmasına karşılık birim başına ödediği en yüksek fiyatta 2012 yılında olmuştur. 2008 yılında petrol her ne kadar varil başına 147 dolara yükseliş yaşamış olsa da o yılın başında fiyatlar 90 doların da altındaydı. Yıl içerisinde 147 doları gören fiyatlar yine yıl sonunda 50 doların altına çoktan gerilemişti.
Oysa 2012 yılında petrol fiyatları ortalama olarak 100-115 dolar aralığında seyrettiği için Türkiye'nin ödediği fatura da en yüksek seviyeye çıkmış oldu.
Türkiye 2011-12-13 ve 2014 yıllarında petrole ödediği fatura varil başına 111,1 - 114,1 - 108,1 ve 110,1 dolar düzeyinde olmuştu. Oysa bu yıl varil başına ödenen fiyat 58,21 dolar ile nerede ise yarı yarıya gerilemiş oldu. Bu nedenle petrol ithalatında yüzde 43 artış yaşanmasına rağmen Ocak-Haziran dönemi petrol faturası 6,3 milyar dolardan 4,8 milyar dolara gerileme yaşadı.
Fiyatlar bu hafta da düşer mi?
Petrol fiyatları haftalık bazda incelendiğinde Haziran ayının son haftasından sonra 6 hafta nerede ise sürekli gerileme yaşadı. 63,80 dolardan başlayan fiyatlar 48,20 dolara kadar geriledikten sonra geçen hafta tepki olarak 50 doların üzerine çıkış yaşadı. Fakat petrol fiyatları yine 50 doların üzerinde tutunamayarak haftayı 48,70 dolardan kapadı.
İki hafta önce kritik eşik olarak 52,3 doları aşağıya kırması ile petrol fiyatlarının en azından 40-45 dolar aralığına düşmesi bekleniyor. Bu nedenle bu hafta başında önemli bir hareket olarak 48,0 doların altına bir fiyat düşüşü gözlemlenebilir. Hatta bu hafta petrol fiyatlarının 45 doları görmesi sürpriz bile olmayacaktır.
Dünya ekonomilerinden her ne kadar karışık sinyaller gelmeye devam etse de kalıcı bir büyüme olmayacağı ve genel ekonomik durgunluğun hakim olacağı görüşü petrol fiyatlarındaki düşüşün en belirgin sebebi olarak gösteriliyor.
Özellikle Çin'in büyüme gücünün kaybetmeye başlaması ve devalüasyona başvurması küresel piyasalarda varlık fiyatlarının düşmesine yol açıyor.
Diğer sebep ise yine FED'in faiz artışı ile güçlü dolara yol vereceği beklentisi de varlık fiyatlarını aşağı baskılıyor.
Sonuç olarak petrol fiyatları da düşüş baskısı altında hareketlerine devam ederken aslında bu durum zenginliğin değil fakirliğin verdiği bir avunma olarak ucuzluk getiriyor.
Ve bu fakirlik bir süre sonra araba alanlarında sayısını düşüreceğinden petrol tüketeceklerin sayısında da azalışa yol açabilecektir. Tabloya bakıldığında görünen hal sevindiri mi yoksa üzücü mü zamanla göreceğiz.