İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca; yargılaması devam eden Askeri Casusluk davasında “kumpas yapıldığı” iddialarının araştırıldığı yeni soruşturmanın ucu Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na uzandı. Soruşturmada, hakkında ihbar yapılan şüpheli Yüzbaşı G. ile ilgili yürütülen idari ve adli soruşturmada İzmir Emniyeti İstihbarat Şubesi ile HKK Hava Teknik Okullar Komutanlığı’ndaki görevlilerin beraber hareket ettikleri konusunda değerlendirmeler yapıldığı belirlendi. Yüzbaşı G'nin konuşmalarında geçen 'tabak' ve 'peluş' kelimeleri örgüt şifresi olarak değerlendirildi. Ancak gerçek ortaya çıkmasına rağmen belgeler soruşturma dosyasına konmadı.
Hava Kuvvetleri'ne sızma girişimi
İzmir’de gözaltıların yaşandığı kumpas soruşturmasına göre Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na uzanan süreç Milliyet gazetesinin haberine göre şöyle gelişti:
Adli dinlemeler sırasında daha önce TSK’dan atılan bazı kişilerin neden atıldığına ve kendisini atan kişiden intikam alması konusundaki görüşmeler, “TSK içine sızma ve bilgi alma” faaliyeti olarak yorumlandı ve algı yaratılarak konu, “Casusluk” suçuymuş gibi zemin hazırlanarak yeni dinleme kararları alındı.
Adli dinlemelerde bir çok ismin geçtiği ancak “B. ve G. isminin önemsenerek” ön plana çıkarıldığı, soruşturmanın ileri aşamasında öğrenildiği gibi bu isimlerin geçtiği aşamada aynı zamanda Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na da TSK içinde ahlaksızlıkların yapıldığı yönünde ihbar geldi. Bu ihbarda da; dinlemelerde geçtiği gibi Yüzbaşı G. isminin bulunduğu ve Yüzbaşı G. ismi Hava Kuvvetleri’nde ön plana çıkarılarak TSK’dan bilgi ve belde sızdırdığına dair rapor düzenlendi.
Pandora'daki bilgilerle örtüşmesi normal değil
Her ne kadar HKK’na gelen ve Yüzbaşı G. isminin geçtiği ihbar ve dinlemelerde aynı zamanlarda Yüzbaşı G.’nin adının geçmesinin ve soruşturmayı yapan yetkililerce bu ismin öne çıkarılması “tesadüfmüş” gibi gözükse de bunların “birbirlerinden habersiz ve bağımsız” olarak değerlendirilemeyeceği görüşü ortaya çıktı.
Yine HKK’na gelen ihbarda ismi geçen ve ahlaksızlık yaptıkları iddia edilen kişilerin çoğunun aynı zamanda yaklaşık 1,5 yıl sonra yapılan aramalarda elde edilen Pandora veri tabanındaki kişiler ve bilgiler ile örtüşmesinin birbirinden habersiz ve tesadüfi olarak değerlendirilemeyeceği anlaşıldı. HKK’ne bu ihbarı gönderen kişinin Pandora veri tabanın hazırlanmasında görev alan kişilerle doğrudan bağlantılı ya da merkezinde olabileceği değerlendirildi.
‘Grup örgütle bağlantılı’
Gelen ihbarla ilgili HKK’nin kendi içinde 9 Haziran 2011’de idari rapor hazırlayarak ihbarda adı geçen A.G.K. adlı yüzbaşının içinde olduğu 4 kişiden oluşan bir suç örgütünün bulunduğu ve bu örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri’nden bilgi ve belge sızdırdıkları yönünde değerlendirmeler yapıldı.
Tam bu aşamada İzmir Emniyeti İstihbarat Şubesi, 13 Haziran 2011’de re’sen bir bilgi iletim formunu Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’ne (KOM) gönderdi. Bu formda Yüzbaşı A.G.K.’nın içinde bulunduğu yedi kişiden oluşan bir grubun halen dinlemesi devam eden örgütle bağlantılı olduğu belirtildi.
Bu tespitler birarada değerlendirildiğinde, her ne kadar dosya kapsamında irtibatların olmadığı gözükse de; Hava Teknik Okullar Komutanlığı’nda raporu düzenleyen kişiler ile KOM Şube’ye iletim formu gönderen İzmir Emniyeti İstihbarat Şube görevlileri, bilgilerin gönderiliş zamanı ve içeriği dikkate alındığında, birbirlerinden habersiz olduğunun değerlendirilemeyeceği belirlendi.
Peluş ve tabak şifre gibi gösterildi
KOM, soruşturmanın yönünü fuhuş ve insan ticareti kapsamından “Casusluk” soruşturması kapsamına kaydırdı. 4 Temmuz 2011’de mahkemeden casusluk suçundan adli dinleme kararları alındı. Dolayısıyla bu aşamada HKK’de raporu hazırlayan kişilerin, İzmir Emniyeti İstihbarat ve KOM birimleri ile aynı hedefler doğrultusunda ve aynı verilerle birlikte hareket ettikleri saptandı.
Adli soruşturmanın casusluk suçuna çevrilmesi ve sözde örgütün yurtdışı bağlantısı algısının yaratılmasını sağlayan, ayrıca sözde örgüt yöneticileri arasında bağlantı kurtulması açısından “köprü” görevi yapan yabancı uyruklu kadınların, dinleme kararları alındıktan sonra söz konusu GSM hatlarını kullanmayı bıraktıkları gerekçesiyle dinleme işlemleri sonlandırıldı.
Bu aşamada, Yüzbaşı A.G.K.’nın konuşmalarında yurtdışına hediye olarak gönderdiği peluş ve tabak konularının “şifre” olduğu değerlendirilerek “yurtdışına bilgi ve belge servisi yapılıyormuş” algısı yaratıldı. Bu durumun tespitinin imkansızlıklar nedeniyle yapılamadığının belirtilmesine karşın tabakların gönderildiği PTT merkezine İstihbarat Şubesi’nden personel gönderilip kontrol yaptırıldı.
Bu kontrolde gönderilen kargonun tabak olduğunun tespit edilmesine rağmen şüphelinin lehine olabilecek bu durum tutanağa bağlanmadı.
Yüzbaşı A.G.K.’nın konuşmalarında HKK tarafından hakkında hazırlanan soruşturma ile ilgili bilgilerin geçtiği, bu bilgilerin öğrenilmesine rağmen HKK’dan bu raporun istenmediği, arama işlemlerinden sonra soruşturmanın güçlendirilmesi için raporun HKK’dan istenerek dosyaya eklendiği ve dosyadan “yeni haberdar olunmuş” gibi hareket edildiği öğrenildi.