CHP Adıyaman İl Başkanlığı'nda düzenlenen basın toplantısında konuşan Faik Öztrak , 104 emekli amiralin bildirisinin 'darbe iması' olarak görünmesine ilişkin iktidara sert tepki gösterdi.
"Sayın Erdoğan, halen bir darbe korkunuz varsa, bunu dışarılarda aramayın, sarayınızın içine ve en yakınlarınıza daha dikkatli bir bakın" diyen Öztrak, "Hatta sarayınıza bekçi yaptıklarınıza bir bakın. Millet iradesine darbe; TBMM’nin oy birliğiyle kabul ettiği bir sözleşmeden, tek bir imzayla çıkmakla olur. Millet iradesine darbe milletin Meclisi’nde reddedilen bir yasayı Meclis’in kayyum başkanı eliyle tüzüğe aykırı bir biçimde yeniden vekillere dayatarak olur. Millet iradesine yapılan bu darbelerin hiçbiri askerlerin postalıyla yapılmamıştır. Bu darbelerin hepsinde Erdoğan’ın mokasen izleri vardır" ifadelerini kullandı.
“BİLİMLE, AKILLA KAVGALI BİR YÖNETİM”
Dün Malatya’daydık bugün de Adıyaman’dayız. Bugün Türkiye’nin her yanından feryatlar yükseliyor. Milletimizin sıkıntıları, dertleri, arş-ü alaya ulaşmış, ama bu dertlere derman olması gereken, Erdoğan’ın şahsım hükümeti milleti görmüyor, duymuyor. Milletimizin sağlığına, cebine, mutfağına, sofrasına, işine, geleceğine, darbe üstüne, darbe yapıyor. Bugün ülkemizde bilimle, akılla, adaletle kavgalı bir yönetim var. Bunun bedelini de milletimiz, canıyla, boşalan cüzdanı arasına sıkışarak, kaybettiği huzuruyla ödüyor.
“VAKA SAYILARI AK PARTİ KONGRESİ SONRASINDA PATLADI”
Erdoğan’ın şahsım hükümetinin tedbirleri zamanında almaması, Bilim Kurulu’nu dekor yapması, aşı tedarikinde gecikilmesi sonucunda geldik. Elbette Ak Parti Genel Başkanı’nın; milletin sağlığını hiçe sayıp, partisinin kongrelerini lebalep doldurması, bir de üstüne caka satarak, millete kötü örnek olması sonucunda bu noktaya geldik.
Gezdiğimiz bazı ilçelerde vaka sayılarının Ak Parti kongresinden sonra patladığı söyleniyor. Ak Parti’nin büyük kongresini yapmasının üzerinden tam 15 gün geçti. Son 15 günde aşısı, yani çaresi olan bir virüs yüzünden 2 bin 739 yurttaşımızı kaybettik. Memlekette darbe mi arıyorsunuz? Darbe işte budur. Bu milletimizin sağlığına, canına yapılan bir darbedir. Virüs Allah’tan, ama tedbir almak da kuldan.
“SORUMLU ERDOĞAN”
Aşılamada da büyük adaletsizlikler yaşanıyor. Kim öncelikli, kim ayrıcalıklı, bunlar birbirine karıştı. ‘Apartman görevlilerine aşılamada öncelik tanınsın’ dedik. Ekmeğimizi getiren, kapıdan çöpümüzü alan görevliye aşı yok. Her gün belediye otobüsüyle okula giden öğretmene aşı yok, ama futbol antrenmanına Ferrari’siyle giden futbolcuya aşı çok.
Bu mudur hak, adalet? Bunun sorumlusu kim? Bu ülkede hükümet yok mu? Elbette sorumlu yaptıklarıyla ve yapmadıklarıyla Erdoğan Şahsım Hükümeti’dir. Erdoğan şahsım hükümeti, bir darbe de esnaflarımıza karşı yapıyor. Lokantalar, restoranlar, kafeler, kahvehaneler bir yılı aşkın süredir belini doğrultamıyor. Kongre salonlarını lebalep dolduranlar, kahvehane ve düğün salonlarını, salgın gerekçesiyle boşalttıkça boşaltıyor.
“PAKET SERVİSLE BU İŞLETMELER DÖNMEZ”
Kahvecilerimiz her türlü tedbiri almak koşuluyla yasaklar gevşetilsin istiyor, maçları yayımlayan yayımcı kuruluş ‘paramı iade etsin, paramın üstüne yatmasın’ diyor. Yanında çalıştırdığı elemanın sigorta primlerini, şu salgın döneminde devlet ödesin istiyor.
Madem devlet olarak benim işimi sınırlıyorsun, ‘kaybımı telafi et, en az asgari ücret kadar destek ver’ diyor. Lokantacı esnaflarımız da çok dertli. Bu yılın ilk iki ayında 1561 lokanta ve restoran bir daha açılmamak üzere kepenk indirdi. Önümüz mübarek Ramazan ayı. Ramazan’da tüm lokanta ve restoranlar bir kez daha kapanacak.
Paket servisle, bu işletmelerin çarklarını döndürmesi mümkün değil. İşletmeler, doğru dürüst çalışmayacak, ama banka borçlarının faizleri çalışacak. Hiçbir şey yapamıyorsanız bari bu işletmelerin banka borçlarının faizini birkaç ay boyunca dondurun. Lokanta ve restoranlarda çalışanlar zaten kaç aydır işsiz. Hepsinin borcu gırtlağı aşmış. Tam da böyle bir dönemde yapılmayacak olanı yaptılar kısa çalışma ödeneğini kestiler.
“BÖYLE İSTİBDAT ANCAK DARBE REJİMİNDE GÖRÜLÜR”
Mübarek Ramazan öncesinde milletin cüzdanına, tenceresine gencecik insanların umuduna yapılan bu darbe hangi akla, vicdana, izana sığar? Peki, bu darbenin sorumlusu kim? Emekçilerimizi, sefalet aylığına mahkûm eden kim? Elbette Erdoğan şahsım hükümeti. Esnafa, emekçiye darbe yapan Erdoğan, şimdi çıkmış Ecevit döneminde atılmayan 'daktiloyu' soruyor. Onun hesabını sen önce yanında gezdirdiğin sarayın sadık bekçisine sor bakalım o, sana ne cevap verecek?
20 yıl önce esnafımız, daktilo değil ama yazar kasa atabiliyordu. Bunu yaptıktan sonra da ne kendisine ne de ailesine bir şey oluyordu, ama bugün bıraktık yazar kasa atmayı, bir tweet atan, bir bildiri yayımlayan dahi içeri atılıyor. Yetmiyor ailesiyle beraber suçlanıyor. Böylesine bir istibdat, ancak darbe rejimlerinde görülür.
“SABİT GELİRLİ HER KESİME DARBE YAPILIYOR”
Esnafla konuştuğumda gelen ‘malın fiyatı çok daha fazla ama vatandaş alsın diye sineye çekiyoruz’ diyor. Esnaf daha ne kadar sineye çekecek? Milletimiz her şeyin farkında halkımızın yarısı, mutfaktaki enflasyon yüzde 40’ın üzerinde diyor. Çünkü millet çarşıda, pazarda ne harcadığını biliyor. Milletin cebi yalan söylemiyor. Erdoğan şahsım hükümeti, enflasyonu düşük göstererek, başta emekliler ve memurlar olmak üzere, sabit gelirli her kesime darbe yapıyor.
“EMEKLİYE EN AZ 1500 TL İKRAMİYE”
Saray beslemelerinin yönetim kurulundaki ücretlerini, avroya endekslemeyi biliyorlar. Yandaşların geçilmeyen köprü ve otoyolu ücretlerini, dövize endekslemeyi biliyorlar. Madem öyle, emeklinin de bayram ikramiyesini dolara, avroya endekslesenize.
Emekli ikramiyesine üç yıldır zam yapmıyorlar. Hiç mi enflasyon olmadı? 2018’den bu yana 1000 liralık bayram ikramiyesi, enflasyon karşısında eriyip, kuş oldu. 1000 liranın yarısını enflasyon canavarı kaptı götürdü. Biz onun için diyoruz ki; Ramazan Bayramı’nda emekliye en az 1500 lira ikramiye verin. Emeklilerimiz torunlarına bayram harçlığı verebilsin. Çocuğuyla, yalandan da olsa, bir bayram edebilsin.
“KASADA PARA KALMAMIŞ”
Kayınpeder damat bir oldular. Merkez Bankası kasasındaki 128 milyar doları buharlaştırdılar. Daha dün açıklandı, 2 Nisan itibariyle Merkez Bankası döviz kasasında 45,3 milyar dolar açık var. Kasada para kalmamış üstüne de 45,3 milyar dolar borç yapılmış. Bugün Türkiye’nin durumu benzer ekonomilerden daha kötüyse, kırılgan ekonomiler içinde, en başa güreşiyorsa sebebi işte bu. Dışarıdan para gelmezse her şey alt üst oluyor.
“128 MİLYAR DOLARI SORAN BÜROKRATIN BAŞI GİDİYOR”
Bu arada 128 milyar doları soran bürokratın başı gidiyor. Önceki Merkez Bankası başkanı ‘buharlaşan 128 milyar doların hesabını bir araştırın’ deyince 132 günde koltuğundan oldu. 128 milyar doların akıbeti araştırılmasın diye başkan değiştirildi. Başkan yardımcısı değiştirildi. Şimdi de Para Politikası Kurulu üyeleri ve banka meclisi üyeleri değiştiriliyor. Anlaşılan 128 milyar doları buhar edenler, arkada iz bırakmamak için, mıntıka temizliği yapıyor. Bu da ancak Afrika’daki darbe rejimlerinde olur.
Milletimize sözümüz söz ne yaparsanız yapın CHP iktidarının ilk icraatlarından birisi bu 128 doların ne olduğunu sormak, sorumluları yargı önüne çıkarmak olacak. Çünkü o rezervlerin her bir sentinde, tüyü bitmemiş yetimin hakkı var.
“DARBECİ ARIYORSA SARAYINDAKİ VARAKLARA BAKACAK”
Milleti inim inim inletenler son bir haftadır artık kabak tadı veren bir komedyayı sahneliyor. Ununu elemiş, eleğini asmış amirallerin kaleme aldıkları bir açıklama üzerinden darbe mağduriyeti çıkarmaya uğraşıyorlar.
Mağduriyet çıkarmaya çalışsalar neyse, bir de bu emekli amiraller ‘Kılıçdaroğlu’ndan emir aldı’ diyerek bize iftira atıyorlar. Yetmiyor bir de bu amirallerin ailelerini fişliyorlar bu fişlemeleri de basına sızdırıyorlar bunu ancak darbeciler yapar. Erdoğan, komplo ve kumpas uzmanı darbeci arıyorsa, sarayındaki altın varaklı aynalara bakacak.
“FETÖ TARZI BİR KUMPAS KURULDUĞU AYAN BEYAN GÖRÜLÜYOR”
Dün, emekli amirallerin açıklamasını basına sızdıran hükümete yakın gazeteci önemli bazı itiraflarda bulundu. Bu duyuru, yayımlanmadan önce, Erdoğan’ın bir bakanının da elindeymiş. Yani ortada sarayın dehlizlerine kadar uzanan FETÖ tarzı bir kumpas kurulduğu ayan beyan görülüyor.
“HALA DARBE KORKUNUZ VARSA EN YAKININIZA BAKIN”
İktidara tavsiyemiz emekli amirallerden değil, sarıklı amirallerden, generallerden korkacaksınız. Son darbe girişiminde bulunanların 2014’e kadar Erdoğan’a yol arkadaşlığı yapan sarıklının generalleri olduğunu unutmadık. Zaten saray rejimlerinde darbeler dışarıdan değil, içeriden olur. Darbe en yakınınızdan gelir. İşte Ürdün’de yaşananlara bir bakın.
Ürdün Kralı kendi canından, kendi kanından kardeşini, eski veliaht prensi darbe yapacak diyerek eve hapsetti. Pek çok Ürdünlü yetkili gözaltına alındı. Veliaht prens, krala sadakat yemini ederek kurtulabildi. Kral da ‘fitnenin başını erken ezdik’ diyerek, prensi şimdilik affetti. Sayın Erdoğan, halen bir darbe korkunuz varsa, bunu dışarılarda aramayın, sarayınızın içine ve en yakınlarınıza daha dikkatli bir bakın. Hatta sarayınıza bekçi yaptıklarınıza bir bakın.
“DARBELERDE POSTAL İZİ DEĞİL MAKOSEN İZİ VAR”
Tek adam vesayet rejiminin düğmesine basıldıktan sonra hep beraber gördük ki millet iradesine darbe sadece asker postalıyla olmaz. Millet iradesine darbe sivillerin mokasenlerle de oluyor. Millet iradesine darbe 2015’te 7 Haziran seçim sonuçlarını tanımayarak milleti mal ve can güvenliğiyle korkutarak ve seçimleri tekrarlatarak olur. Milletin seçtiği bir başbakanı parti içi oyunlarla alaşağı ederek olur. Tek adam vesayet rejimine geçmek için 20 Temmuz’da OHAL ilan edip sarıklı darbecilerin bombaladığı gazi meclisi devre dışı bırakarak olur.
Millet iradesine darbe, OHAL koşullarında referandum yapıp bir de oylama devam ederken mühürsüz oyları geçerli sayarak olur. 2019’da İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerinde kaybettiği seçimi mızıkçılık yaparak yandaş hâkimler eliyle iptal ettirerek olur.
Millet iradesine darbe; TBMM’nin oy birliğiyle kabul ettiği bir sözleşmeden, tek bir imzayla çıkmakla olur. Millet iradesine darbe milletin meclisinde reddedilen bir yasayı meclisin kayyum başkanı eliyle tüzüğe aykırı bir biçimde yeniden vekillere dayatarak olur.
Millet iradesine yapılan bu darbelerin hiçbiri askerlerin postalıyla yapılmamıştır. Bu darbelerin hepsinde Erdoğan’ın mokasen izleri vardır. CHP’nin darbelere karşı tavrı çok nettir. Biz darbelerin her türlüsüne karşıyız. Adıyaman’dan bir kez daha tekrarlıyorum. Türkiye’de askeri darbe dönemi bitmiştir. İlk seçimlerden sonra, milletimizin oylarıyla da 20 Temmuz 2016’dan beri süren sivil darbe dönemi de bitecektir.
Cumhuriyetimizi güçlendirilmiş demokratik parlamenter rejimle taçlandırmak Erdoğan şahsım hükümetinin bu buhran sürecinde aziz milletimizin elinden aldığı her şeyi milletimize geri vermek esnafımızı, çiftçimizi, KOBİ’lerimizi, tüm çalışanlarımızı salgın sonrasında ayağa kaldırmak ve milletimizi hak ettiği huzur ve refaha kavuşturmak, bizim boynumuzun borcudur.