Onlarrr! Hep onların yüzünden

Geçen asrın en büyük popülistlerinden biri Hitler’dir. Onun ağzında “biz”, “volk” (okunuşu “folk”) idi. Volk, halk, konu-komşu demek. Hani Volks-Wagen’in (Halk Arabası), folk’u. Kaplumbağaya yetişmemiş gençler: İlk VW, ki biz ona “vos-vos” derdik, gerçekten halk arabasıydı, küçük ve ucuzdu. Fakat halk yetmiyordu. Bir de halkı mağdur eden şeytan lâzımdı. Kim? Doğru tahmin ettiniz: Yahudiler!

BİZİ ‘ONLARRR!’ MAĞDUR ETTİ

Kelime sizi yanıltmasın, popülizm halkçılık değil. Popülizm, halkın bir kısmına “biz” deyip, geri kalanını şeytanlaştırmaktır. Sonra da “biz” dediklerimize öbürlerini işaret edip, “işte, bizi mağdur eden bunlar” demektir. Popülist “biz”i tarif ederken her değeri kullanabilir. Biz Almanlar, biz fakir halk, biz Müslümanlar, biz Hristiyanlar… Onlaaar!. “Biz”den olmayanlar. Biz onlar yüzünden fakiriz, zavallıyız. Biz mağduruz.

Geçen asrın en büyük popülistlerinden biri Hitler’dir. Onun ağzında “biz”, “volk” (okunuşu “folk”) idi. Volk, halk, konu-komşu demek. Hani Volks-Wagen’in (Halk Arabası), folk’u. Kaplumbağaya yetişmemiş gençler: İlk VW, ki biz ona “vos-vos” derdik, gerçekten halk arabasıydı, küçük ve ucuzdu. Fakat halk yetmiyordu. Bir de halkı mağdur eden şeytan lâzımdı. Kim? Doğru tahmin ettiniz: Yahudiler!

İkinci Dünya Harbi öncesinde Nazi Almanyası’na gelen bir Japon heyetinden bahsedilir. Malum, Japonya, Almanya’nın müttefikidir. Heyet, tetkiklerini tamamlar, Nazi Dış İşleri’ne veda ziyaretine gelirler. Kanaatleri sorulur. “Fevkalade” derler, “keşke biz de Nazi olabilsek”. “Olun” der Alman Dışişleri Bakanı, “Ne engel var ki?”. Japon heyetinin başkanı üzüntüyle cevap verir: “Fakat maalesef bizde Yahudi yok”.

TANRISIZ OLUR İLLA ŞEYTANSIZ OLMAZ

Bolşeviklerin “biz”i işçi-köylüydü. Onlar, yani şeytan? Burjuva. Şehirliler. Pis kapitalistler.

Kesin İnançlılar’da Erik Hoffer, “Tanrısız hareket olur ama şeytansız hareket olmaz” der. Tanrısız hareket? Komünizm ve başkaları. Şeytansız? Yok. “Onlaaar!” yoksa “Bizz!” de yoğuz.

Özgürlüğün Geleceği/Yurtta ve Dünyada İlliberal Demokrasi’nin yazarı Fareed Zakaria (Ferid Zekeriya), Batı’da popülizmin yükselişini şöyle açıklıyor: Sol yumuşadı… Sağ da eski sağ değil. Birbirlerine yaklaştılar. Sol ve sağ merkeze kayınca uçlar açıkta kaldı ve popülizm işte bu boşalan alandan yükseldi. Ancak bugün, soldan ziyade sağdan yükseliyor bu dalga. 21. asırda “Biz” daha ziyade “aziz milletimiz” ve “dinimiz”.

Mesela Macaristan’da 2010’da Orban, iktidara “Hristiyan ve millî” diyerek geldi. İngiltere’de Brexit’i (AB’den ayrılmayı) savunan popülist Bağımsızlık Partisi Başkanı, oylama sonucunu “Gerçek halkın zaferi” diye değerlendirmişti. “Hayır” oyu veren yüzde 48’i bir kalemde silivermişti! Onlar halk değildi, vatandaş bile değildi.

BİZZZ! ONLARI... BİLİRİZZZ!

Princeton Üniversitesi Siyaset Felsefesi ve Siyasî Düşünce Tarihi hocası Jan Werner Müller, uyarıyor: Ne olduğu apaçık belli sandığınız, “halkımız”, “ihmal edilenler”, “aşağılananlar”, “kültürleri tahrip edilenler” sözlerine dikkat edin. Olan biten bambaşkadır. Müller’e göre olan biten şöyle: Başarısız ve yolsuzluğa bulaşmış bir iktidar var. Halk bıkmış. Seçimde bunlar kaybediyor, popülistler iktidara geliyor. Sonra… İzleyin: “Ülkenin sol eğilimli iktidarı Macarlara hayal kırıklığı yaşatmıştı. Normal demokrasinin tavsiyesine uydular. En büyük muhalefet partisini, Orban’ın Fidesz’ini, seçtiler. Fakat 2014’te tekrar oy vermeye gittiklerinde Fidesz, seçim bölgelerini çoktan kendi çıkarına göre düzenlemiş, medyayı ve sivil toplumu şiddetle sınırlayan “Millî İşbirliği Sistemi”ni yürürlüğe koymuş, adalet kurumunun bağımsızlığını zayıflatmış, kontrol ve denge mekanizmalarını sarsmıştı.”

Müller, “sanki popülistlerin yazılı bir oyun kitabı var, hepsi onu uyguluyor “ diyor. Polonya’da iktidardaki Kanun ve Adalet Partisi başkanı Jaroslaw Kaczynksi, “Varşova’da bir Budapeşte yaratacağız” demişti. Macaristan’ın Viktor Orban’ını adım adım taklit etti.

NEYSE Kİ BİZDE YOK BÖYLE ŞEYLER

Peki dış işleri? Müller, popülistlerin dış ilişkilerde esip gürlediğini fakat eylemin söyleme pek uymadığı kanaatinde. Çünkü “Onlarrr!” ve mağduriyet yurt dışında sökmüyor. Trump Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması’nın (NAFTA) ABD’yi nasıl sömürdüğünü anlatarak seçildi, sonra tıpkı NAFTA gibi yeni bir anlaşma yaptı. Orban, Macar işçisinin emeğini yabancılara yedirmeyeceğiz diye geldi. Ardından işverene yılda 400 saat fazla mesai yaptırma hakkı tanıdı. Bunun ücretinin ödenmesini de üç yıl erteledi. Macar sanayiinin en büyük işvereni Alman otomobil firmalarıdır. Anlaşılıyor ki yabancı karşıtı söylemler iç tüketime yönelik. Popülist içerde kartal, dışarda serçe...

Neyse, çok şükür bizde böyle şeyler yok.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.

Yazarlar Haberleri