15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminde darbeci Tuğgeneral Semih Terzi’nin ve yanındaki darbecilerin karşısına çıkarak gözünü kırpmadan beylik tabancasını çıkarıp Terzi’yi orada öldüren Halisdemir, Terzi’nin yanındaki darbeciler tarafından kurşuna dizilerek şehit edilmişti. Peki Özel Kuvvetler Komutanlığını ele geçirmek için gelen darbeci başı Semih Terzi’yi öldüren Ömer Halisdemir kimdir ve nasıl şehit oldu? İşte Ömer Halisdemir’in hayatı…
ÖMER HALİSDEMİR KİMDİR?
20 Şubat 1974’te Niğde'nin Bor ilçesinde hayata gözlerini açan Ömer Halisdemir, yedi çocuklu bir ailenin üyesiydi. Doğup büyüdüğü ilçenin Çukurkuyu beldesinde çocukluğunu geçiren Ömer Halisdemir, okul zamanlarının ardından çobanlık yaparak ailesine katkı sağlıyordu. Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde Türkiye sınırları içinde ve dışında olmak üzere çeşitli askerî görevlerde bulunan Halisdemir, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin gidişatını değiştirerek, 15 Temmuz’un simge isimleri arasına girdi.
ŞEHİT EDİLİŞİ
Katıldığı operasyonlar ve başarılarıyla ‘Efsane Paşa’ olarak bilinen Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'nın emrine, sonunda şehadet olduğunu bile bile itaat eden Ömer Halisdemir, Özel Kuvvetler Komutanlığı'nı ele geçirmek isteyen darbeci Tuğgeneral Semih Terzi’nin binaya girişi sırasında yanındaki darbecilere rağmen karşısına dikilerek, Terzi’yi vurarak öldürmüş, ardından darbeciler tarafından oracıkta kurşun yağmuruna tutularak şehit edilmişti. Ömer Halisdemir, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin seyrini değiştirmesiyle, sonradan ‘Demokrasi ve Millî Birlik Günü’ ilan edilen darbe girişiminin engellenmesinde büyük rol oynadı.
ÖMER HALİSDEMİR'İN EŞİ VE ÇOCUKLARI
Şehit Ömer Halisdemir’in eşi Hatice Halisdemir ile evliliğinden 2 çocuğu vardır.
HALİSDEMİR'İN MEZARI NEREDE?
Piyade Astsubay Başçavuş Ömer Halisdemir'in kabri Niğde'nin Bor ilçesine bağlı Çukurkuyu beldesinde bulunuyor. Kent dışından kabrine gitmek isteyenlere ilçe ve belde sakinleri yardımcı oluyor.
Has Yiğit
Şehid Ömer Halisdemir’e
Kınından çıkan kılıç,
Bir rüzgâr ötelerden…
Safını belli eden,
Şüheda ile aynı tastan şerbet içen,
Bu topraklardan bir arslan…
Niğde’den…
Kavruk teni yüce yüreği ile bir yiğit,
İtaat eden,
Vatanı baş üstünde gören,
Helallik veren,
Vatan, toprak ve namus uğruna tetiği çeken,
Haini halleden yiğit…
Son kaleyi vermeyen,
Sancağı düşürmeyen,
Can veren…
Yolu Cennet’e giden yiğit…
Has yiğit HALİSDEMİR
İlker Yılmaz
15 Temmuz günleri…
------------------------------------------------------------------
OTUZ KUŞ ŞİİRİ - DURSUN ALİ ERZİNCANLI
Ben, babamın en hüzünlü yanıyım.
Ben, babamın aslan kahramanıyım
Öyle değil mi baba!
Gözlerin kıpkırmızı.
Çok mu ağladın?
Baba, o geceyi birde benden dinle.
Ama her zamanki gibi dinle,
Tebessümle.
Rüyamda kanat sesleri duydum, mevsim yazdı.
Kanat seslerinin ardından,
Muhteşem bir koku yayıldı etrafa.
Sanki biraz gül biraz leylaktı.
Sonra otuz kuş gördüm, hepsi beyazdı.
Otuz kuş, gökyüzüne şehadet diye yazdı.
Bir ses duydum, sala sesiydi.
“Hayırdır” dedim.
“Hayırdır” dediler.
Çukur Kuyu’daki gökyüzü gibiydi uçtukları yer.
Ve beni tutup gökyüzüne yükselttiler.
Kanatlarında kan vardı.
“Hayırdır” dedim.
Hadi sende uç,
Bizden hızlı uçabilirsin dediler.
Otuz kuş, beni boşluğa bıraktı Baba.
Birden uyandım.
“Hayrolur” dedim.
Meğer, gecesi vatanım için kâbus olacak bir güne uyanmışım.
Gökyüzünün yıldızlarını çalıp omuzlarına takan hain yüzler gördüm o gece.
Ruhları yoktu.
Korkar mı senin oğlun, korkmaz..
Korkmadım!
Zekai paşamı aradım.
“O makam senin namusundur Ömer.
Ben gelene kadar namusunu koru.
Gerekirse o vatan hainini vur.
Vazifenin sonunda şehadette var Ömer.
Hakkını bana helal et..”
Paşam, şehadet der demez,
Yine kulağıma kanat sesleri geldi.
Rüya değil bu kez.
Uyanıktım.
Muhteşem bir koku yayıldı odaya.
Bir şey oldu o an..
Sanki Ellerim, omuzlarım çeliktendi.
Sanki tek başıma tüm dünyayla savaşabilirdim.
Vatan hainine döndüm,
Arkasında karanlık yüzlü adamları vardı.
“Giremezsiniz!” Dedim.
Bir aslanın karşısında duran çakallar gibiydiler.
Ve saldırdılar.
Silahımı çekip baş haini alnından vurdum.
Yine kuşları gördüm baba.
Bana doğru uçuyordu.
Otuz kuş, kanat sesleri, vücuduma dokunan..
Ve kanatlarında kan.
Sala sesi, gökleri yırtan.
Muhteşem bir koku.
Gül mü? leylak mı? içime yayılan
Ve Çukur Kuyu’nun gökyüzü,
Masmavi, Bulutsuz ve sessiz.
Ve sessizlik…
İçimde huzur, Gökyüzündeyim.
Ama artık kuşlar beni tutmuyor baba.
Uçuyorum.
Ve onlardan hızlıyım.
Meğer ben, şehit olmuşum baba.
Bil ki yalnız değilim burada.
Yine ordudayım,
Şehitler ordusunda.
Baba, ne oldu biliyor musun?
Peygamber alınlarımızdan öptü.
Şehitlere dedi ki;
“Kardeşlerinizi tebrik edin,
Bunlar benim garip şehitlerimdir.
Çünkü sizler düşmanla savaşırken şehit oldunuz,
Onlar kardeş bildikleri hainlerle savaştı.
Sizlerin silahları vardı,
Ama bunlar silahsızdı.
Sizler tanklarla savaştınız,
Bunlarsa kendi tanklarının altında ezildi.
Sizler uçaklarla düşmanı bombalarken şehit oldunuz,
Ama bunlar kendi uçaklarından atılan bombalara göğüslerini siper etti.
Bunlar benim gariplerimdir.
Tebrik edin kardeşlerinizi.”
Baba, milletime söyle;
Al bayrağın dalgalandığı her yerde biz varız.
Paşama söyle;
Namusumu çiğnetmedim.
Anama, çocuklarıma, eşime, kardeşlerime söyle;
Deki Ömer size bir vatan bıraktı.
Çekinmeden, bu vatan bizim diyebilirsiniz.
Çünkü bedelini ödedim.
Baba, ben oğluma, Ertuğrul’a bu vatan için ölmeyi öğrettim.
Sende bana öğrettiğin gibi,
Vatan için yaşamayı öğret.
Bu vatan sizin baba!
Otuz kurşun yedim,
Bedelini ödedim.
Babacığım;
Hürmetle ellerinden öperim.
Ben, babamın en hüzünlü yanıyım,
Ben, babamın aslan kahramanıyım
Ben, vatanımın asil kahramanıyım…
DİĞER GELİŞMELER İÇİN TIKLAYIN