ABD’nin saygın dergisi Atlantic’te çıkan yazısında, gazeteci Jeffrey Goldberg, ABD Başkanı Barack Obama’nın Ortadoğu politikasını ele alırken en önemli kırılma noktasının 24 Ağustos 2013’te Suriye’nin başkenti Şam’ın doğusundaki Guta’da yaşanan kimyasal silah saldırısı olduğunu belirtti. Obama’nın daha önce Suriye’de kimyasal silah kullanılmasını ‘kırmızı çizgi’ saydığı halde Suriye’yi vurmayı reddetmesinin Amerikan dış politikasının kalıplarını yıkmak anlamına geldiğini savundu ve Obama’nın “Bundan gurur duyduğunu” aktardı.Obama, saldırıdan sonra Pentagon’a Suriye’deki hedefleri belirleme talimatı vermişti.
Beş adet Arleigh-Burke sınıfı savaş gemisi Akdeniz’deydi, seyir füzeleri rejim hedeflerini vurmaya hazırdı. Beyaz Saray yetkilileri, Beşar Esad’ın insanlığa karşı savaş suçu işlediği tezi üzerine hazırlık yapıyordu. Obama ise rahatsızdı. ABD kamuoyu, Obama’nın saygı duyduğu Merkel gibi müttefikler pek hevesli değildi. Kongre’ye gitme kararı aldı.
Obama, “Washington’da başkanların riayet edecekleri varsayılan oyun kuralları vardır” diyor şimdi. Goldberg’e göre kırmızı çizgilerini ihlal edip Suriye’yi bombalamama kararı aldığı gün Obama bu kurallara uymadı. Ve bu Obama’nın özgürleştiği gün oldu. Goldberg, “Tarih belki 30 Ağustos 2013 tarihini, Obama’nın ABD’yi felaket bir Müslüman içsavaşına sokmadığı ve İsrail, Türkiye ve Ürdün’e yönelik kimyasal saldırı riskini ortadan kaldırdığı gün olarak kaydedecek. Ya da Ortadoğu’yu ABD’nin elinden, Rusya, İran ya da IŞİD’in eline bıraktığı gün olarak hatırlayabilir” yorumunda bulundu.
IŞİD DOĞRUDAN TEHDİT DEĞİL
ABD Başkanı Barack Obama, terör örgütü IŞİD için ise Goldberg’e “IŞİD, ABD’ye doğrudan bir varlık tehdidi değil” dedi. Onun yerine küresel ısınmanın daha önemli bir sorun olarak gördüğünü belirten şu sözleri sarf etti: “Eğer bu konuda biz bir şey yapmazsak, iklim değişikliği tüm dünyaya yönelik potansiyel bir varlık tehdidi.”
Makale, Obama’nın ABD için halen bir varlık tehdidi olarak görmediği IŞİD’e bakışının değişmesindeki dönüm noktasının ise 2014 Haziran’ında Musul’un düşmesi ve Suriye’deki üç Amerikalı’nın kafalarının kesilmesini olduğunu aktarıyor. ABD istihbaratı Musul’un düşeceğini öngöremezken öldürülen Amerikalılardan sonra IŞİD’i yenmek Obama için Esad’ı devirmekten daha acil bir iş haline geldi.
IŞİD JOKER GİBİ
Goldberg, danışmanlarının ifadelerine dayanarak Obama’nın IŞİD’i Batman filmindeki kötü karakter Joker’e benzettiğini söylüyor: ‘Filmin başında Gotham kentinin çete liderlerinin buluştukları bir sahne vardır’ diyor Başkan. ‘Bunlar kenti aralarında paylaşan adamlar. Hepsi gangster ama bir tür düzen de var. Herkesin kendi bölgesi var. Ve sonra Joker geliyor ve bütün kenti ateşe veriyor. IŞİD, Joker. Bütün bölgeyi ateşe verme kapasitesi var. O yüzden savaşmamız lazım.”
SURİYELİ MUHALİFLERE İNANMADI
Obama ayrıca Goldberg’e göre baştan beri Suriye’de sıradan halktan oluşan muhaliflerin, iki büyük ülke (İran, Rusya) tarafından desteklenen profesyonel ordu karşısında duramayacağına inandı. Ancak buna rağmen Amerikan istihbarat raporları çerçevesinde Esad’ın Mübarek gibi düşeceğini düşündü. ABD’ye doğrudan bir tehdit olmadığı sürece de Amerikan askerlerini insani bir durumu engellemek üzere konuşlandırmayı reddetti. Baştan beri sloganı ‘Aptalca şeyler yapmayın’ oldu: ‘Don’t do stupid shit’.
HEDEFTE BAĞDADİ VAR
Goldberg’e göre, Beyaz Saray’ın çalışma ofisi West Wing’te çalışanlar, Obama’nın kendisinden önceki başkanlardan bir finansal kriz, iki de savaş devraldığını ve görevden ayrılırken de “binayı temiz bırakmak” istediğini söylüyor. Bu açıdan Obama’nın ulusal güvenlik ekibinin en öncelikli hedeflerinden biri IŞİD’in lideri Ebu Bekir El Bağdadi’yi öldürmek. Obama, 2017 ocak ayında başkanlığı bırakacak.
LİDERLER İÇİN NE DEDİ
Yazının çarpıcı kısımlarından biri de Obama’nın 2011’deki NATO müdahalesinin ardından kaosa teslim olan ve başta IŞİD, yasadışı yapıların güçlendiği Libya’dan bahsederken, yakın çevresine “b.k çukuru” dediğini anlatan bölüm. Obama, “Neyin yanlış gittiğini sorduğumda eleştiriye yer olduğunu görüyorum, çünkü Libya’ya yakınlıklarından dolayı Avrupalılara sonrası için daha fazla güvenim vardı” diyerek İngiltere Başbakanı Cameron ve dönemin Fransa Cumhur başkanı Sarkozy’yi eleştiriyor. Öte yandan röportaj sonrası ABD, İngiliz basınından eleştiriler dün Cameron’ın ‘yakın bir ortak’ olduğu açıklamasını yaptı.
Goldberg, izlenimine göre Obama’nın Putin’i ‘çirkin, kaba ve güdük’ olarak düşündüğünü söylüyor. Sonra Obama’nın Putin hakkında kötü bir şey söylemediğini ekliyor ve Obama’dan şunları aktarıyor: “Gerçek şu ki, Putin toplantılarımızda çok dikkatli biçimde kibar ve son derece samimiydi. ”
KARL ABDULLAH’A: YÜZÜME SÖYLE
2014’teki NATO zirvesinde Obama, Ürdün Kralı Abdullah’ı kenara çeker. Kral’ın ABD Kongresi’ndeki dostlarına liderliğiyle ilgili şikayette bulunduğuna dair duyumlar olduğunu ve bir şikayeti varsa yüzüne söylemesini ister.
ABD’DEN YALANLAMA BEKLİYORUZ
Goldberg’in Başkan Obama’ya atfen makalede Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili eleştirilere yer vermesi Ankara’nın tepkisini çekti. Goldberg, Obama’ya atfen şu satırları yazdı: “Başlarda Obama, Erdoğan’ı Doğu ve Batı arasında bölünmeye köprü olacak bir tür ılımlı Müslüman lider olarak gördü, ama Obama şimdi onu bir başarısızlık ve Suriye’ye istikrarı getirecek güçlü ordusunu kullanmayı reddeden bir otoriter olarak düşünüyor.” AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik dün röportajı okuduğunu belirterek, “Tırnak içinde bazı ifadeleri vermiş. Fakat Sayın Cumhurbaşkanı ile ilgili ifadeler kendisinin yorumu olarak ifade ediliyor. Bu ifade kabul edilemez doğru da değil. Bunu kınıyoruz. Daha güçlü bir yalanlama gelmesini süreç içinde bekliyoruz” dedi.Anadolu Ajansı da dün röportajın çarpıtıldığını iddia etti. A.A., ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Mark Stroh’un tepki gösterdiğini belirttti. AA’ya göre Erdoğan ve Obama’nın sık sık konuştuklarına dikkat çeken Stroh, “Erdoğan, DAEŞ karşıtı koalisyonumuzda önemli bir ortaktır ve bu yönetim NATO müttefiki olan Türkiye’nin güvenliğine kesin olarak bağlıdır” dedi. ABD Dışişleri Sözcüsü Mark Toner ise bir soru üzerine röportajla ilgili yorum yapmazken, “Direkt olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili olmasa bile, Türk hükümetinin attığı bazı adımlar konusunda oluşan kaygılarımızı açıklama konusunda çok açık olduk” dedi.
İSLAM’DA REFORM TAVSİYESİ
Goldberg, Başkan Obama’nın 2008’de seçildikten sonra Kahire’de İslam dünyasına yaptığı tarihi konuşmayla ilgili şimdi ne düşündüğünü sorduğunda ‘Müslümanları kendi mutsuzluklarının kökenlerine inmeye ikna etmek istediğini, ancak başarısız olduğunu” söylediğini aktardı. Yine röportajcıya göre Obama, dünya liderlerine özel konuşmalarında, İslam’ın moderniteye uyum sağlamaması, Hıristiyanlıkta olduğu gibi bir reformdan geçmemesi halinde İslami kökenli terörizme kalıcı bir çözüm bulunamayacağını söylüyor.
SUUDİLER VE İRAN
Obama’ya göre Suudiler ile İran arasındaki rekabet, bölgede vekalet savaşlarını ve kaosu körüklüyor. ABD, hem bölgedeki dostlarına hem de İran’a bölgeyi paylaşmaları ve bir çeşit barış sağlamaları gerektiğini telkin ediyor. Obama, Suudilerin Ortadoğu’yu İranlı hasımlarıyla paylaşması gerektiği görüşünde.
SUUDİLER DOST MU?
Obama’nın Suudi Arabistan’a ilişkin söyledikleri ise makalenin diğer bir can alıcı kısmı. Goldberg’e göre Obama, Avustralya’nın yeni başbakanı Malcolm Turnbull ile sohbet ediyor. Ve Turnbell’e Endonezya’nın nasıl rahat ve birleştirici bir İslam anlayışından köktendinci bir aşamaya geldiğini, daha çok kadının başını örttüğünü söylüyor. Turnbull neden olduğunu soruyor. Obama da Suudiler ve Körfez ülkelerinin buraya para ve çok sayıda imam, öğretmen yolladıklarını anlatıyor. Turnbull, “Suudiler sizin dostunuz değil mi” diye sorduğunda da Obama şu yanıtı veriyor: “Orası karışık.”
BIDEN: VİETNAM SENDROMU
Yazıda Dışişleri Bakanı John Kerry’ye dair de çok çarpıcı bir gözlem var. Son bir yıldır Kerry’nin Suriye’deki bazı rejim hedeflerine füze saldırıları düzenlenmesi için Beyaz Saray’ı defalarca ziyaret ettiğini söyleyen Goldberg, bunun da her seferinde Obama’nın itirazıyla karşılaştığını aktarıyor. Yazara göre Kerry bunu Esad’ı devirmek için değil, ama Esad’ı ve ortakları İran’la Rusya’yı barış müzakerelerine zorlamak için istiyor. Ancak Obama, Kerry’nin önerilerinden o kadar sıkılıyor ki, onu elinde bir kağıtla gördüğünde “Oh, yine başka bir öneri mi” diyerek itiraz ediyor. Başkan Yardımcısı Joe Biden da “Vietnam nasıl başladı hatırlıyor musun John” diyerek Dışişleri Bakanı Kerry’nin önerilerine karşı çıkıyor.