Aung San Suu Kyi, Myanmar’da cuntaya karşı verdiği mücadele boyunca 15 yıl hapis yatmış, Nobel’in yanı sıra Avrupa’nın meşhur Sakharov Ödülü’nü ve ABD Başkanı’nın verdiği Özgürlük Madalyasını kazanmış, uluslararası insan hakları örgütlerince övülmüştü.
Ancak Myanmar’ın Arakan bölgesindeki Rohingya Müslümanlarına karşı şiddet olaylarının arttığı bu günlerde Aung, artık Myanmar’ın fiilen hükümet başkanı olarak pasif kalmakla ve hatta ikiyüzlülükle suçlanıyor.
Birleşmiş Milletler’in şubatta yayınladığı raporda evlerini terk etmek zorunda kalan 101 Rohingya kadını Myanmar ordusunun tecavüz ve cinsel tacizine uğradıklarını söylemişti.
MÜLTECİ KADINLARI SUÇLADI
Nobel Barış Ödülü sahibi 13 ismin imzaladığı, Myanmar’da süren olayları “insanlığa karşı suç ve etnik temizlik” diye niteleyen ve “potansiyel soykırım” uyarısı yapan açık mektuba imza atmayan Aung ise bu kadınları suçladı.
Aung’un makamından yapılan açıklamada kadınlar yalan söylemekle suçlandı, “sahte tecavüz” dedi, ABD Başkanı Donald Trump’ın sık sık kullandığı “yalan haber” ifadesi kullanıldı. Aung’a bağlı Dışişleri Bakanlığı da “uydurma hikayeler, abartılıyor” diye bir açıklama yaptı.
Bugün de binlerce Arakanlı Bangladeş sınırına doğru kaçarken bölge ülkelerinden Endonezya ve Avustralya’daki protestolarda Aung fotoğrafları yakıldı. “Leydi” lakaplı Aung için “İnsanlık dışı leydi” yazılı dövizler taşındı.
New York Times’da bugün yayınlanan analizde Aung’a verilen Nobel ödülünün geri alınıp alınamayacağı tartışıldı.
Nobel Barış Ödülü kazanan en genç insan olan Pakistanlı Müslüman Malala Yusufzay da “Myanmar’daki Müslümanlara yönelik bu trajik ve utanç verici muameleyi yıllardır tekrar tekrar kınadım. Aynı şeyi benim gibi Nobel ödülü sahibi olan Aung San Suu Kyi’nin de yapmasını bekliyorum. Rohingya Müslümanları bunu bekliyor” dedi.
2013’ten beri “Etnik temizlik yok” diyen Aung, ölen Müslümanların Myanmar ordusuna savaş ilan eden ayrılıkçı Müslüman militanlar olduğunu iddia ediyor.