KARAR.COM
Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern, Christchurch'te yaşanan ve 50 kişinin hayatını kaybettiği saldırının ardından önce Müslüman halkın acılarını samimiyetle paylaştı, ardından da ateşli silahlar konusunda ciddi adımlar attı. Ardern'in bu tutumu Türkiye dahil tüm dünyada takdirle karşılandı.
Bugünkü başyazısında Ardern'ün liderliğine vurgu yaparak ülkesinin de böyle bir lideri hak ettiği vurgusu yapan New York Times, ibadet eden 50 Müslümanın Avustralyalı beyaz üstünlükçü bir saldırgan tarafından katledilmesinin sosyal medya ve internette nefret karşıtı paylaşımlarla lanetlendiğini kaydetti.
"SİLAHLARI TESLİM EDİN" ÇAĞRISI
"Ama şimdi dünya, Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern'in dehşete yanıt verdiği yoldan öğrenmeli" diyen gazete, "Saldırının hemen ardından Ardern seçmenlerin öfkesini dinledi ve hükümetin bir kaç gün içinde Chirstchurch'te katliamda kullanılan askeri silahlar konusunda yeni kontroller getireceğini açıkladı. Bu açıklamanın ardından insanlar silahlarını teslim etmeye başladı" diyerek çağrının yanıt bulduğuna dikkat çekti.
HIZLA YASAK GETİRİLDİ
Ardern, bu girişimin ardından bu tür silahları ve yüksek kapasiteli mühimmata (Tek yüklemede 20-30 ve üzerinde atış yapabilen silahlar) dönüştürülebilecek tüm askeri stildeki yarı otomatik ve otomatik silahların yasaklandığını duyurdu. Ardern bunu yaparken çok önemli bir mesaj verdi; "Bu hepimizle ilgili, ulusal çıkarlar ve güvenlikle ilgili" dedi.
SOSYAL MEDYA
Ardern sadece silahlar konusunda adım atmadı. Sosyal medya konusuna da vurgu yaparak Yeni Zelanda Parlamentosu'nda nefretin yayılmasını önlemek için önlemler alınması gerektiğine dikkat çekerek, "Basitçe geriye yaslanıp bu platformların varlığı ve onlar üzerinden söylenenlerin yayınladıkları yerin sorumluluğu olmadığını kabul edemeyiz" dedi.
Ardern, Facebook, Twitter ve diğer internet yayıncılarının erişimini sınırlamak için acil önlemler almadı ancak Christchurch ve son yıllarda yaşanan ırkçı saldırıların meydana gelmesinde bu platformların rolü olduğuna inandığını açıkça belirti.
SİLAHLARIN BELİRSİZLİĞİ
Yeni Zelanda'nın mevcut yasalarında silah edinmek oldukça kolay. Yaklaşık 250 bin kişinin toplamda 1,2 ila 1,5 milyon adet silaha sahip olduğu düşünülüyor. Bu silahların büyük çoğunluğunun ruhsatsız olduğu düşünülüyor. Yeni yasaların ardından kaç silahın ruhsat alacağı, kaç silahın ruhsatsız kalacağı bilinmiyor. Ancak Tarrant'ın yaptığı katliam Yeni Zelanda halkının ve parlamentodaki büyük çoğunluğu bu konuda ikna etmiş görünüyor.
KATLİAMLAR ABD'Yİ UYANDIRAMADI
Yeni Zelanda Hükümeti, yaşanan bu olayın ardından köklü değişikliğe giderken Amerika'da yaşanan olaylar aynı etkiyi yaratmadı. ABD'de durum Yeni Zelanda'nın tam tersine işledi.
Las Vegas'ta bir konserde 58 kişi öldürüldü. Flaman Parkland'daki bir okulda 17 kişi öldürüldü. Orlando'da bir gece kulübünde 49 kişi öldürüldü. Ancak bunlar yeterli gelmedi. Son anketlere göre Amerikalıların yüzde 73'ü silahlı şiddeti durdurmak için daha fazla düzenleme yapılması gerektiği konusunda hemfikir.
ARDERN'İN LİDERLİĞİ
Teröristlerin tercih ettiği silahlara yasak getirmesinin Ardern'in kriz döneminde liderliğini gösterdiği alanlardan sadece bir tanesiydi diyen NYT, "Mesaj vermek yerine siyah başörtüsü taktı ve kurbanların ailelerini ziyaret etti. Politikacıları da aynı şekilde yönlendirdi" diye yazdı. Ardern'in bir okulda düzenlenen anma esnasında hazır bir metin kullanmadan doğaçlama ve içten konuşarak, "Yeni Zelanda'nın ırkçılığa toleransı olmayan bir yer olmadığını gösterin" dedi. Yas tutan ailelere de samimi bir şekilde yaklaşan Ardern, "Kederinizin boyutlarını anlayamayız ancak sizinle her aşamada birlikte olacağız" mesajı verdi.
ADINI SÖYLEMEYİ REDDETİ
Olayın ardından Ardern'in yaptığı en büyük takdiri toplayan ise, Yeni Zelanda saldırganının adını söylemeyi reddetmesi oldu. Ardern, "Sizden rica ediyorum. Teröristin adını değil hayatını kaybedenlerin adını söyleyin. O bir teröristtir. O bir katildi. O bir aşırı uçludur. Ben ondan bahsederken isimsiz diyeceğim" diyerek duruşunu ortaya koydu.
NYT'NİN SON SÖZÜ
New York Times'ın başyazısı şu sözlerle bitti;
Bundan böyle bir acımasızlıktan sonra, dünya liderleri, mağdurların kederini paylaşarak ve silahların nefretlerinden sıyrılarak açıkça ırkçılığa mahkum ederek birleşmelidir. Ardern bu yolü gösterdi...