İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 9 Nisan'da yapılacak erken seçimde meclisteki çoğunluğun sağ partilerin elinde bulunması için "katillerin avukatı" olarak bilinen ve aşırı sağcı görüşleriyle öne çıkan Itamar Ben Gvir'in milletvekili olarak meclise girebilmesinin yolunu açtı.
Son kamuoyu yoklamalarına göre, Netanyahu'nun partisi Likud'un seçimde ikinci sıraya düşmesi öngörülüyor. Buna rağmen Netanyahu, meclisteki sağ partilerin çoğunluğu sağlaması için bazı girişmelerde bulundu. Koltuğunu kaybetmek istemeyen İsrail Başbakanı, yüzde 3,25'lik seçim barajını aşamayacağı tahmin edilen sağ partilere birleşme çağrısı yaptı. Hatta bunu bir adım öteye taşıyan Netanyahu, muhtemel sağ ittifaka, seçimi kazanması halinde kuracağı hükümette iki bakanlık sözü verdi.
Bu çağrının ardından aşırı sağ görüşleriyle öne çıkan ve barajı aşamayacağı öngörülen Yahudi Evi ve Yahudi Gücü Partisi seçime ortak listeyle girme kararı aldı.
Böylece Netanyahu'nun, Arap karşıtlığı ile öne çıkan ve kurduğu parti 1998'de İsrail'de yasa dışı ilan edilen Haham Meir Kahane'nin müritlerinin partisi Yahudi Gücü'ne meclisin yolunu açtığı ifade ediliyor.
AŞIRILIK YANLISI YAHUDİLERİN DESTEKÇİSİ GVIR
Netanyahu'nun aşırı sağcı İsrail Gücü Partisine meclis yolunu açması tepkiyle karşılanırken, partinin milletvekili adaylarından İtamar Bin Gvir ismi öne çıkıyor.
Aşırılık yanlısı Yahudi yerleşimcilerin desteklediği için 'katillerin avukatı' ve 'şeytanın avukatı' şeklinde anılan Gvir, işgal altındaki Kudüs'te Yahudi yerleşimcilerin eylemlerini haklı çıkarmaya çalışıyor. Gvir, 2018'de başsavcıdan, ırkçılığı yaydığı gerekçesiyle 1988 yılında yasa dışı ilan edilen Kach'ın bir terör hareketi olarak kabul edilmesine yönelik kararın iptal edilmesini istemişti.
Gvir'in, seçimleri kazanması halinde de Filistin'e onlarca saldırı gerçekleştiren "dağ çocuğu" gruplarında aktif olan Yahudi yerleşimcileri savunmayı bırakmayacağı belirtiliyor.
Bin Gvir, 21 Şubat'ta Yedioth Ahronot gazetesine verdiği röportajda, Kach'ın kurucusu İsrailli aşırı sağcı Meir Kahane'nin fikirlerine hala inandığını ancak farklı bir rota izlediğini, gösterilere katılmak yerine gerçeği değiştirmek için yargıya döndüğünü ifade etmişti.
Haaretz gazetesi ise 20 Şubat'taki haberinde, Gvir'in Milli Eğitim Bakanlığına gelebileceği uyarısında bulunmuştu.
"NETANYAHU'NUN İDEOLOJİSİ GVIR İLE AYNI"
İsrailli uzman İsmet Mansur, yaptığı değerlendirmede, "Netanyahu, sağ partileri Yahudi güçleriyle ittifak yapmaya itti. Başbakanın, yargılama süreci ve hapis cezası alma korkusu, görevde kalmak için sarf ettiği çabaları açıklar nitelikte. Bu nedenle yaptıkları hiç şaşırtıcı değil." dedi. İttifakın zamanlamasının arkasında seçimlerin olduğunu dile getiren Mansur, Netanyahu'nun ideolojisinin aşırılık yanlısı Gvir ve diğerlerinin ideolojilerinden farklı olmadığını, iki devletli çözüme inanmadığını ve Araplara karşı Yahudileri kışkırtarak yerleşim yerlerini boşalttırdığını ifade etti.
Mansur, "Likud ve diğer sağcı partiler, ideolojik amaçları ve Gvir'in aşırılık yanlısı fikirleriyle örtüşen birçok ırkçı yasa çıkardı." diye konuştu.
GOLDSTEIN VE KACH TERÖR ÖRGÜTÜ
İsrail'in 1967 yılından bu yana işgal altında tuttuğu Batı Şeria'da bulunan Harem-i İbrahim Camisi, 25 Şubat 1994'te sabah namazını kılan Müslümanların üzerine ateş açan Baruch Goldstein adlı Yahudi fanatiğin eyleminden sonra kapatılmış ve yeniden açıldığında ise yarısından fazlası Yahudilere tahsis edilmiş şekilde ikiye bölünmüştü.
Tarihe "El Halil Camisi (Harem-i İbrahim) Katliamı" olarak geçen saldırıda 29 Filistinli şehit olmuş, 150'den fazla kişi yaralanmıştı. Olayın ardından aşırı sağcı görüşleriyle öne çıkan İtamar Bin Gvir, Goldstein'a destek vermişti.
Goldstein, Müslümanlara karşı eylemleriyle bilinen ve İsrailli aşırı sağcı Meir Kahane önderliğindeki Kach terör örgütünde 1990'a kadar aktif olarak bulunmuştu.
ABD doğumlu Kahane'nin İsrail'de kurduğu Kach partisi, Avrupa Birliği (AB), ABD ve hatta İsrail tarafından terör hareketi olarak kabul edilmesinin ardından ırkçılığı yaydığı gerekçesiyle 1988 yılında yasa dışı ilan edilmişti.
Yahudi şeriatının uygulanmasını savunan Kahane, tüm Filistin topraklarını İsrail olarak tanımlayarak burada yaşayan Yahudi olmayanlara üç seçenek sunulmasını istiyordu. Bunlardan ilk ikisi İsrail'de "yabancı vatandaşlar" olarak birçok haktan mahrum yaşamak veya İsrail'i terk etmeyi kabul ederek geride kalan malları için tazminat almak. Üçüncü seçenek ise ilk iki seçeneği reddedenlerin tazminat verilmeden zorla sürülmesi.
KUDÜS/AA